Kalbinin yarısı bana yeter fazlasını istemiyorum

Konu yine aynı konu...

Şu benim bir türlü kabullenemediğim, kınadığım, üzüldüğüm, hatta öfkelendiğim konu... Evli ve çocuklu bir erkekle beraber olan yine evli ve çocuklu bir kadın... Bana gerçekten oldukça ilginç öyküsünü anlatmış.

Yaşam bazen insanın başına ne işler açıyor, insan ne garip olaylarla karşılaşıyor... Kader mi demeli, rastlantı mı, yaşamın bir oyunu mu? Ne demeli bilemiyorum...

Mutsuz bir evlilik ve ilginç bir rastlantı sonunda eşinin eşcinsel olduğunu öğrenmesi... Hemen hemen aynı anda, iş yerinde evli ve çocuklu bir adamla tanışması... İki mutsuz insan, iki mutsuz evlilik ve kaçınılmaz bir beraberlik... Her ne kadar her şeyi kabul ettiğini söylese de, her şeye razı olduğunu belirtse de bu sözlerinde samimi olsa da yıllar boyu böyle ikinci kadın olarak yaşamını sürdürmesi mümkün mü? Hangi sevgi, hangi aşk bu ikinci planda yaşamakla, gerçek eşten kalan zamanla yetinmeye razı olmakla yitirilip gitmez... Hangi aşk bu zaman aşımına karşı gelebilir sorarım size... Sonuçta insanoğlu zaaflarına yenik düşmez mi? "Neden benimle bir tatile çıkmıyorsun? Neden her hafta sonunu ben yalnız geçirmek zorundayım. Neden göğsümü gere gere senin yanında istediğim yere gidemiyorum"lar fazlalaştıkça, o yalnızlık ve suçluluk duygusu kahredici boyutlara ulaştıkça, aşk da biter, sevgi de, umut da...


KOCAMIN EŞCİNSEL OLDUĞUNU ÖĞRENDİM

Güzin Abla, bunları sana hayatımdan şikayet etmek veya yardım almak için anlatmayacağım; sadece içimdeki yoğun duygularımı seninle paylaşmak için anlatıyorum. Abla, ben 5 senedir evliydim. Bir çocuğum var. Yalnız evliliğimizin 2 yılı boyunca eşimle aramda düzgün bir karı-koca münasebeti olmamıştır. Hatta aylarca eli elime değmedi diyebilirim. Ama ne o ne de ben asla birbirimize bu konuyla ilgili bir şey söyledik. Tartışmadık. Ben başlarda birkaç kez cinsellik istedim ama açık açık söyleyemedim. Sonra bu isteğim de kayboldu. Ondan da hiçbir talep gelmedi. Bu arada hayatımızda birçok maddi olumsuzluklar oldu. Ama inan ki bu zaman zarfında, yani 1 yıl boyunca kesinlikle kimseye karşı bir ilgim olmadı; açıkçası sanki bir güç duygularımı kalın bir örtüyle örttü. Aradan geçen 1 yıl sonunda işimi değiştirdim. Ve yeni işimde birisine ilgi duyduğumu hissettim. Ben biraz kaderci insanımdır. Hep kızdım kendime, daha önce böyle duygular yaşamadığım için, ne olduğunu ben de anlayamadım çünkü. Ama zaman geçtikçe duygular netleşmeye başladı. Evet aşık olmuştum. Hem de sırılsıklam.

BANA GÖRE SEVGİ FEDAKARLIK DEMEK

İnanın bunları yazarken asla utanmıyorum. Çünkü ben utanılacak bir şey yapmadım. Ama bu kadar aşık olacağımı bana iki üç yıl önce söyleselerdi güler geçerdim. Daha sonra da karşımdaki kişinin de bana ilgi duyduğunu hissettim. Onunla o kadar rahat konuşabiliyordum ki sanki yıllarca ben onun eşiymiş gibiydim. Ben bile kendime şaşırıyordum. Onun her şeyi beni etkiledi. Konuşması, kokusu; bunu size anlatamam. Hep kendime derdim "Acaba çok sevmek nasıl bir şey, aşık olmak birini deli gibi sevmek nasıl bir duygudur?" diye. Gerçekten hepsini yaşadım. Karşılıksız sevdim.

Ama o da evli ve çocukları da var. Ben onlara zarar vermeyi hiç istemedim. Hatta dışardan bakan biri asla anlayamaz aramızda bir ilişki olduğunu. Eşi de çok sorunlu bir insan. Bu nedenle asla kimseyi mutsuz etmek istemediğimden, onun hayatında ikinci eşliği kabul ettim. Çünkü sevginin fedakarlık demek olduğunu biliyorum.

Bu arada, ilginç bir gerçekle karşılaştım... Dolaylı yollardan kendi eşimin de kendi cinsindekilere karşı ilgi duyduğunu öğrendim. Kırılmasın diye ona hiçbir şey söylemedim. Ama yıllarca bir paravan gibi kullanılmak beni üzmedi desem yalan olur. Onu kınamadım da... Çünkü ben asla böyle şeyleri ayıplamam. Bunu bir hastalık veya yapısal bir şey gibi düşünürüm. Bu konuyla alakalı kimseye bir şey söylemedim. Daha sonra aradan geçen 2 yıl sonunda eşim bana benimle yeniden beraber olmak istediğini söyledi. Ama ben artık eski ben değildim ve hayatımda asla iki kişi birden olamazdı. Bunu ona da makul bir dille anlattım ve boşandık. Çünkü ona aşık değildim. Karı koca gibi değildik. Sadece arkadaş gibiydik. Şimdi çok mutluyum; belki biraz maddi zorluklarım var ama onları da halledersem daha mutlu olacağım. Şu an ilişkim çok düzgün gidiyor. Erkeğimi çok seviyorum ve onunla ilgili her şeyi itirazsız kabullendim.

KİMİN NE DEDİĞİ UMURUMDA DEĞİL

Kalbinin yarısı bana yeter. Güzin Abla kim ne derse desin ben doğru olanı yaptığıma inanıyorum. Ve de çok sevdim, evli olsun, ne olursa olsun gönlüm onu sevdi. Kimseye zarar vermeyecek şekilde. O da eşini kırmamak için elinden geleni yapıyor, beni de üzmüyor. Zaten ben onun, benim onu sevdiğim kadar sevmesini bekleyemem. Çünkü sevgi anlayışı herkeste farklıdır. Ben onu bu şekilde kabul ettim. Sahip olduklarıyla ve her şeyiyle beraber.

Ayrıldığım eşimle çok iyi dostuz görüşüyoruz. Ama halen onun hakkında bildiklerimi bilmiyor. Kimse de bilmiyor. Herkese boşanma nedenini farklı söyledik. Çünkü toplumda bu tür ilişkilere bakış açısı farklı; o yüzden onun zarar görmesini de istemem, inşallah karşısına sevebileceği birisi çıkar da mutlu olur, bu durumu da belki yenebilir. Güzin Abla işte böyle, yaşadıklarımı seninle paylaşmak istedim. Biliyorum, sen evli erkeklerle ilişkiyi asla kabul etmezsin çok kızar, ayıplarsın. Ama gördüğün gibi benim durumum çok farklı. Umarım bana biraz olsun hak verirsin. Maddi sıkıntılarım olsa da şu an mutlu olduğumu sana anlatmak, bu mutluluğumu da seninle paylaşmak istedim. Hayat olumsuzluklar yaşansa da çok güzel. Kimsenin hayatı da dört dörtlük değil önemli olan bu hayatta herkesin mutlu olduğu gibi yaşayabilmesi, zor da olsa alması gereken kararları alabilmesi. O zaman mutluluk çok yakın. İnsan elindekilerle mutlu olmayı bilmeli, başkalarının sahip olduklarına bakıp mutsuz olmamalı diye düşünüyorum. Beni dinlediğin için teşekkürler. Seni seviyorum.

RUMUZ: HERKES MUTLU OLSUN
Yazarın Tüm Yazıları