22 yıllık eşinden 14 Şubat Sevgililer Günü, onun isteği üzerine boşanmak için başvuran "Akgünlere" rumuzlu okuruma birçok tepki geldi.
Cumartesi yazılarım arasında oldukça ilginç bir evlilik ve boşanma öyküsüydü bu. Adam kendisini suçsuz ve sadece eşini çılgınca seven biri olarak gösteriyordu. Oysa farkında olmadan eşini yaralayan olayları bir bir sıralıyordu, önemsizmiş gibi... Oysa kadın unutmaz, unutamaz demiştik. İşte okurlarımın bu konudaki düşüncelerinden birkaçı...
Kadın eşine saygısını ilk tokadı yediği gün yitirmiş olmalı
16/02/2008 tarihli "Akgünlere" rumuzlu okuyucunuzun mektubunu okurken suratım asıldı; çünkü bir aile daha, dile kolay 22 sene sonra yıkılmıştı. Üstelik iki güzel kız çocuğuna rağmen. "Akgünlere" rumuzlu beyefendi, olayları hep kendi yönünden düşünerek yazmış. Belki de haklıdır; ancak şuna eminim ki; eşini de dinlesek kendisinden fazla haklı göreceğimiz noktalar mutlaka vardır. Evlilikte hiçbir sorun tek taraflı değildir bence; her türlü ilişkide bir sorun varsa, iki tarafın da sorumluluğu vardır.
Bu beyin başka bir hanımla görüşmüş olması büyük bir hataymış, sonra şiddete başvurması, affedilir gibi değil. Her ne kadar eşine rahat bir hayat vermesi, tatmin edici gibi görünse de bu yeterli değildir, kadın için. Kadın bir sıcak gülümsemeyle, evde baş başa yenen romantik bir yemekle, ufak tefek hediyelerle, saygı görmekle de mutlu olur. Belki günümüz toplumunda zenginlik rahat yaşamak önemli gibi görünse de sevgi, saygı, güven tohumları atalarımızdan bize miras olarak geçmeye devam etmekte. Kadın güvenini, eşinin başka bir kadınla buluştuğunu öğrendiği gün yitirmiş olmalı, saygıyı ise ilk tokadı yediği gün... Belki biraz olsun sevgisi kaldıysa da onu da son tokat yitirmiştir.
Çocuklara gelince; büyük kızın böyle davranması, ailede yaşanan şiddet girişimleri ve saygısızlıktan kaynaklanıyor bence. Ergenlik çağında olan bir kızın böyle davranması demek ailenin ona iyi örnek teşkil edemediğini gösteriyor. Çocuklar için daha çok üzülüyorum; evet anlaşma olmayan evlilikler bitmeli ama çocuklar sorun yaşamamalı. Her şey saygı içinde olmalı. Pek çok eşin yaptığı gibi çocuklar birinde kaldığında, kin ve nefret öğretilmemeli. Onlarla "Her ne olursa olsun, o sizin babanız/anneniz, sevgi, saygı gösterin" şeklinde konuşulmalı. Erkeğin duyguları da önemli elbette ama asıl boşanmanın çocuklarda yapacağı tahribat önlenmeli.
n RUMUZ: MELEK KALPLİ
İnsan önce kendisine karşı açık olabilmeli
"Akgünlere" rumuzlu beyin mektubunu okuduktan sonra aklıma takılan birkaç konuyu sizinle paylaşmak istedim. Ben de bu beyin kızı gibi 21 yaşındayım ve ailemde oldukça sıkıntılı günler geçirmekteyim. Bu mektupta "Akgünlere" rumuzlu bey, yaptıklarını ve yaşattıklarını o kadar tatlı bir dille anlatmış ki, insan ilk okuduğu zaman gerçekten bu sonu hakketmediğini düşünüyor.
Ama, olaylara bir başka yönden bakmak gerekiyor; bu bey henüz evliliğinin üçüncü senesinde eski kız arkadaşıyla 4-5 kez görüşmesine rağmen bunu eşinden saklıyor ve bunlar ne kadar önemli buluşmalarsa, bunları not ediyor. Kim eşi ile sorun yaşadığında, kadın gözüyle olayları incelemek için eski sevgilisi ile görüşür ki... Eşine el kaldıran bir erkek, ne olursa olsun buna bir bahane bulmamalı. Kendisi defalarca bu hatayı yapmış ve hálá tahrik sonucu, dayak atmak konusunda kendisini haklı çıkartabilmekte. 4 sene önce yine, "Geçmiş olsun" demek için, eski sevgilisini arıyorsa, aklıma takılan şu ki, beyefendi eski sevgilisinin telefon numarasını nasıl olur da 15 sene sonra hálá bilebilir? Hasta olduğunu da, görüşmediği halde, nereden biliyor? Kızı, bu telefon konuşmasını dinleyince, bu nasıl bir konuşmaysa, sonrasında bu kadını arama ihtiyacı duymuş? Kimse normal bir geçmiş olsun konuşmasını yanlış anlamaz sanırım. Hatalı insanlar çoğu zaman bu hataları kabul etmek yerine, etrafında suçuna ortak edebileceği insanlar arayıp, bu bey gibi kendi evladını bile suçlamaktan çekinmezler. Bir baba eşini dövmesinin suçunu kızına yükleyemez.
Güzin Abla, her birimizin yaşantısının çalkantılı dönemleri var, bunları paylaşmak da hepimizin ihtiyacı. Ama insan öncelikle kendisine karşı açık olmalı ki, gerçekleri biraz olsun görebilsin. Ben sadece bu mektupta kendimce gördüklerimi paylaşmak istedim, umarım bu bey de önce kendine sonra sevdiklerine ve yaşamına kattığı herkese karşı daha açık olmayı başarabilir.
Bize her gün, acısıyla tatlısıyla, gerçek hayatı gösterdiğiniz için teşekkür ederim.
n RUMUZ: H.H.D
Hiçbir kadın hiç nedensiz bunca yıllık yuvasını terk etmez
Güzin Ablacığım. 21 yaşındayım. Sizi uzun zamandan beri takip ederim. Bazen yazılarınızdan kendime dersler çıkarttığım olmuştur. Benim çok şükür bir sorunum yok. 3 haftalık sözlü bir genç kızım. Sözlüm 23 şubatta askere gidecek, tek derdim onu çok özleyecek olmam ve de tabii sağ salim dönmesi.
16.02.2008 tarihli gazetenizdeki rumuzu "Akgünlere" olan beyefendinin yazısı dikkatimi çekti. Eşinin geçmişte yaşanan olayları içine atması sonucu yıllar sonra öfkenin patlak vermesi... Peki beyfendinin eski sevgilisiyle görüşmesi doğru bir şey mi? Hangi kadın bunu kabullenebilir? Ya da eşi böyle bir olayı kendi yapmış, yaşamış olsaydı, beyefendinin tepkisi nasıl olurdu acaba?
22 yıllık evliler ve eşini çok sevdiğini söylüyor ama 4 yıl önce de eski sevgilisine geçmiş olsun telefonu edebiliyor. Demek ki karısından gizlice görüşmeye devam ediyorlar. Hasta olduğundan haberi olduğuna göre, durum bunu gösteriyor. Hiçbir kadın evini, yuvasını, çocuklarını durup dururken terk edip gitmez. Erkekler bazı şeyleri yaparken sonuçlarını düşünmeli. Kadın affeder, evet ama hiçbir zaman neyi affettiğini unutmaz.