İlişkilere çok katı yaklaşıyoruz

Evli birini seven bir kadına yahut bir erkeğe katı yaklaşmak kiminin doğrusu. Üçlü ilişkileri tasvip etmiyor ve katı yaklaşıyorsunuz.

Haberin Devamı

Arada yazılarınızı okuyorum ve birtakım ilişkilere çok yargılayıcı yaklaştığınızı görmekteyim. Aslında karşıdaki insana yardımcı olurken, biraz da zalim bir bakış açısından çıkıp o insanın penceresinden de bakabilmeliyiz.
Genel olarak söylüyorum bunu.
İnsanız, şu yaşam denen döngüde her şey bizler içindir kuşkusuz. Ne siz ne de ben “Asla böyle bir ilişkinin içine düşmem” diyebiliriz. Yarın ne olacağını bilemeyiz.
Belki “Benim amacım doğru yolu göstermek” dersiniz. Doğrular aslında görecelidir.
Evli birini seven bir kadına yahut bir erkeğe böyle katı yaklaşmak da kiminin doğrusu.
İçinde sevginin ya da samimi duyguların olduğu birçok ilişki sert üslubu hak etmiyor.
Belki yine dersiniz, “İnsanları yanlış yoldan geri döndürmeliyim” diye. Ama ben yine aynı fikirdeyim, doğrular ve yanlışlar görecelidir.
Hayat elbette ne getirir bilinmez ve bilinmeyecektir.
Evli erkeği seven her kadın öyle cinsellik temelli bir ilişkide değildir.
Birbirini seven kadın ve erkek de vardır.
Ayrıca siz dışarıdan yorum yapıyorsunuz, her insan yüreğindeki yangını kendi bilir.
Aşkın içine düşünce o yasal eş dediğiniz kişiye karşı da öfke olabiliyor.
Ama siz bu durumu anlayamıyorsunuz.
Evren öyle bir döngü ki kınadığımız her şey başımıza gelebilir bunu da unutmamalı.
◊ Rumuz: Yargılamak

YANIT

Haberin Devamı

Haklısınız, ben bu tür ilişkilere pek de sıcak bakamıyorum. Bunu hem aldatılan yasal eş hem de o ikinci kadın açısından üzüntüyle karşılıyorum.
Çünkü kadının kadına yaptığı zulüm bir yana, her iki kadının da yaşadıkları ve yaşayacakları acıları düşündüğüm için bu gibi ilişkilere karşıyım.
Çünkü şu bir gerçek ki, yasal eş bu ilişkiden haberdar olursa büyük bir acı yaşayacaktır.
Haberdar olmazsa da, eşindeki değişikliğin farkına elbette varacaktır.
Ama asıl en büyük acıyı, en derin utancı, toplum tarafından da kınanacak ve dışlanacak o ikinci kadın yaşayacaktır.
Ayrıca yasal olarak hiçbir hakkı olmayan, sadece adamın arada sırada cinsel ilişki için yanına geldiği, yıllarını ve gençliğini yediği o ikinci kadın, olayın asıl kurbanı olarak en büyük zararı görüyor.
Ve erkekler, arada birkaç istisna olsa da tüm vaatlerine, yeminlerine rağmen, bir gün bir bahane ile o kadını terk ederler. Eşlerine ve alışkanlıklarına, yani yuvalarına döneceklerdir.
İşte bütün bunlar yüzünden ikinci kadınlara, evli erkeklerle ilişkinin zararlarını göstermeye çalışıyorum.
Ve en katlanamadığım da bu ikinci kadınların utanmaz bir şekilde, belki de hiçbir suçu olmayan, yıllarca o erkeğe bakmış, fedakarlıklar etmiş, belki en zor günlerinde destek olmuş, ona evlatlar vermiş eşine karşı saygısızca, hatta merhametsizce davranması, ona hakaretler yağdırmasıdır.
Dayanamayıp katı ve sert sözler sarf etmiş olabilirim satırlarımda.
İstemeden ucu size de dokunduysa bağışlayın.
Bakın işte bu mektup da sıcağı sıcağına geldi... Tam da demek istediklerimi anlatıyor.
“Güzin Abla, tesadüfen yazınızı okuyunca tüm olayların üstüne geldi. Sormuşsunuz ya beyefendiye ‘2’nci kadının anne olma arzusuna ne oluyor’ diye. Yanıt vereyim, 2’nci kadın olarak anne olmak için tüp bebek tedavisi bile yapamıyorsunuz. Çünkü adam yanaşmıyor. Onun zaten çocukları var.
Aynı evde boşanamadığı eşi ile yaşamalarına rağmen, ipler o kadının elinde. Ve siz çocuk konusunda ısrarcı olduğunuzda ‘bana gelinceye kadar yapsaymışsın, yapmamışsın, şimdi günah keçisi ben miyim’ deniyor. Bu arada 5 yıllık ilişkimde maddi olarak hiçbir beklentim olmamış, evimin faturalarına kadar kendim ödemiş biriyim. Ne hayallerim vardı, ne yaşadım...”

Yazarın Tüm Yazıları