Paylaş
Ben yurtdışında yaşıyorum ve 15 yılımı evli bir adama adadım.
İlk önceleri kendisini gerçekten sevdim. O sırada ben nişanlıydım. Bana, “Eşimden boşanırım, sen yeter ki evlenme onunla” dedi.
Ben de inandım, birlikte yaşamaya başladık. Yani yaşadık ama nasıl yaşadık?
Ben bir ev aldım. Anahtarı alıp eve girdiğimizin akşamı dayak yedim. O günden sonra da bana her gün şiddeti uyguladı. Sarhoş olup bazen gece yarıları eve gelirdi. Eşiyle tartışmış olurdu ve onun sinirini benden çıkarırdı. Hep sustum, hakaret ettiği halde.
Beni hem manevi hem maddi anlamda kullandı.
Hep sustum ve hamile kaldım. O çocuğu doğurdum. Şu anda 14 yaşında bir oğlumuz var.
Bir süre sonra büyük bir hastalık yaşadım, tedavi gördüm.
1 ay boyunca hastanede kaldım. Gerçekten çok zor günlerdi. O dönem oğlumuz 5 yaşındaydı, ne çocuğuma, ne kendime hayrım dokundu.
Konu komşunun yardımıyla büyüdü oğlum.
Ama daha sonra kendimi toparladım. Oğluma hem analık hem babalık yaptım ve başardım. O sırada bizi arayıp sormadı.
O dönemde çalışamadığım için maddi durumum çok kötüydü.
Üstelik ailem hiç destek olmadı. Oysa zamanında aileme binlerce Euro vermişliğim vardı.
Beraber olduğum insana da hep destek oldum, güzel ve mutlu bir yaşantımız olsun diye.
Sonra ondan kurtulayım derken bir başkasıyla tanıştım. Onu çok iyi bir insan zannettim.
Çünkü o beni elde etmek için güzel sözler söylüyor, çocuğuma çok iyi davranıyordu. Ona inandım, güvendim ve evlendik.
Benden para istediğinde verdim. Bir sene geçti geçmedi o da beni dövmeye başladı.
Saçma bir konu için bile beni dövüyordu. Anladım ki, sırf yaşadığım ülkeden oturma izni almak için benimle evlenmiş.
Oturum iznini aldıktan sonra değişti eşim. Anladım ki herkes bir çıkarı olduğu zaman beni arıyor. Kardeşlerim bile, “Bana para lazım verecek misin?” demek için beni arıyor. Şans yüzüme gülmeyecek mi? Artık insanlardan nefret ediyorum.
Ben ne yapmalıyım? Oğlum için her zaman hem ana ve baba olacağım. Ve onun için hayata sarılacağım. Rumuz: Kısmetsiz
YANIT
Mektubun, senin gibi yaşadığı olumsuzlukları şanssızlığa bağlayan, kendini saçma bir sevgi inancına kaptırmış ama sürekli dayak yiyen, onuru kırılan, hayata küsen pek çok kadının örnek öyküsü sanki. İşte gazetelerde, televizyonda sürekli şiddet kurbanı olarak tanıtılan kadınların durumu bu.
Dayak yemeyi alışkanlık haline getirmişler...
Aklımın almadığı bir başka konu da senin gibi parasını kazanan, ayakları üzerinde durmayı başaran bir kadının böyle ahlak yoksunu bir erkeğin eziyetine katlanıp yıllarca onun kölesi gibi yaşamayı kabul etmesi. “Sevdim” diyorsun.
Özür dilerim ama ben böyle sevgiyi kabul etmiyorum.
Ben bu öyküde sadece kaba ve bencil bir adamın 15 yıl boyunca dayağına katlanan, üstüne üstlük ona para yardımı yapan ve aşağılanan bir kadın görüyorum.
Senin durumun bana “yağmurdan kaçarken doluya tutulmak” tabirini hatırlattı.
Birinden kurtulmak için ondan beteriyle evlenivermişsin.
Söylemiyorsun ama umarım bu adamdan boşanmışsındır. Yoksa hâlâ dayak yemeye devam ediyor musun?
Ve dilerim bütün bunlardan ders çıkarmış, akıllanmışsındır.
Bağışla kızım ama böyle öyküler beni çok kızdırıyor, dayak yiyip oturan kadınların durumuna katlanamıyorum.
Mektubunda beni mutlu eden tek sözün şu oldu: “Oğlum için, her zaman hem ana ve baba olacağım. Ve onun için hayata sarılacağım.”
Elbette genç bir kadının hayatına yapayalnız devam etmesi değil amacım.
Ama lütfen bundan sonra biraz daha seçici ol.
Bir daha asla hiç kimseye, acısan da senin o duygusal yanını harekete geçirse de para verme.
Bir kadından maddi çıkar sağlamaya çalışan bir erkekten hayır gelir mi?
Paylaş