Paylaş
Bugün sözümüz annelerin fedakarlığı üzerine...
O benim tek rakibim
Hayatta, dalları olmaktan her zaman gurur duyduğumuz sevgili ebeveynlerimizin, anne-babalarımızın hakkını nasıl öderiz bilmiyorum. Sizinle anneme ait, oldukça duygusal bir anımda kaleme aldığım bir yazımı aktarmak istedim.
ıtiraf ediyorum: O, benim tek rakibim. Rakiplerin en zorlusu. Rakiplerin en erişilmezi... Ve rakiplerin en saygıdeğer, en şereflisi... Sakın kızmayın bana ama hayatım boyunca hep onun bir adım önünde olmayı, olabilmeyi hayal ettim... Ondan daha akılcı kararlar alabilmeyi, ondan daha cesur olabilmeyi hedefledim. Yarıştım onunla, hâlâ da yarışıyorum. Ama o bambaşka...
O zengin bir ağanın kızıymış... Üç erkek kardeşin en büyüğü. Babasının, malı-mülkü çok ama okutulmamış. Henüz 14’ündeyken özel idare müdürü babamla evlendirilmiş.
Tam 7 çocuk sahibi olmuş, altı kız bir erkek. Ben 3,5 yaşımdayken babam vefat etmiş. Annem yedi çocukla yalnız kalmış. Ablalarım, Ankara’da üniversiteyi kazanınca annem, aile büyüklerine “Ben evi Ankara’ya taşıyorum” demiş. Aile karşı çıkmış tabii... Ama o bütün sözleri arkasına alıp babamın, “Çocuklarımızı okut” vasiyetini yerine getirmek yola çıkmış...
Çok zorlu günler geçirdiğimizi hatırlıyorum. Annem bütün çocuklarını bir emekli maaşı ile okuttu.
Okulunu bitiren, işini eline alan çocuklarını, namusuyla evlendirdi.
Onun hayatı boyunca aldığı bütün kararlar, bizim kaderimiz oldu. ılericiliği, azmi, yılmaz yüreği bizim rotamızı belirledi... Nasıl ki, Kurtuluş Savaşı’nda o ağır mermileri, “KADINLARIMIZIN” nasıl taşıdığına inanmakta zorluk çekiyorsak ben de annemin yedi çocuğu sırtına alırken, çektiği acıları algılamakta zorluk çekiyorum. Ve, ben büyüdükçe ona daha büyük bir hayranlık duyuyorum...
Tüm annelere en derin saygılarımla... Nevin Polat
Annem Gülfidan, ilk kadın gardiyanlardandı
Analara selam olsun... Anneler Günü’nde bütün mümtaz ve sevgili analara selam olsun derken, elbette 80 yaşlarında kaybettiğim 12 çocuk annesi anam Gülfidan’dan söz etmek istedim.
Anam Gülfidan, Kilis eşrafından Karafazlı ailesinden olduğunu söylerdi. Babasını çok küçük yaşlarda kaybeden anam, amca vesayeti altında yaşamını sürdürmüş ve bir gün Halep vilayetinden Kilis’e amcam merhum Dr. Muhittin Sağlık ailesiyle göç eden babamla anahtar deliğinden bakışıp görücü usulü ile evlenmiş.
Kilis ilinin kurtuluşundan ve Cumhuriyet’in ilanından sonra Arap idadisini bitirmiş olan anam, öğretmen olan babam Osman Nuri’nin yardımlarıyla imzasını atmayı ve okumayı öğrenmiş sonra da gardiyan olarak işe başlamış.
Babamın bir süre sonra görevini bırakması sebebiyle anam kendi görevine dört elle sarılmış çünkü geride altı yaşayan çocuğu varmış.
Bu görevi 15 yıl sürdürmüş ve daha sonra bir idam mahkûmu kadının duvardan atlayarak bir gece vakti Suriye’ye kaçmasından onu sorumlu tutan zamanın Cumhuriyet Savcısı, anamı görevden almış.
Böylece altı çocuk ve bir de babam artık aç ve açıkta kalmış.
Bense, ilkokulu yeni bitirdiğim o yıllarda ailemin yüküne ortak olmak için bir kamyon üstünde Gaziantep’e taşınan babam ve iki kardeşimle birlikte Gaziantep Kalesi üstündeki bir handa yaşam savaşına başladım. Ve bugünlere geldim...
Anam şimdi ıstanbul Küçükyalı aile mezarlığında yatıyor. Mutlu evlatlar yetiştirmiş olmanın huzuru içinde mutlaka rahat uyuyordur... Evlatlarının ulusuna faydalı olması için çırpınan tüm anaları yürekten selamlıyorum. Nejat TAşKIN
Paylaş