Paylaş
Bana mektubunu yayınlamamam için ricada bulunan ama benden gelecek birkaç satıra ve teselliye de çok ihtiyacı olduğunu söyleyen bir genç okuruma cevap veriyorum. Ve bu cevabı verirken de hemen hemen aynı şekilde acı çeken, kendini beğenmeyen, sevdiği insana alay eder diye yaklaşmaktan korkan, lise arkadaşları tarafından dışlanan zaman zaman küçümsenen ya da hakaret ve alaylara maruz kalan gençlere de cevap vermiş oluyorum...
“Son Çığlık” rumuzuyla yazan genç okurumu içimden geldiği gibi cevapladım ben de. Umarım bu satırlarım, başkalarının da yüreklerinde yankılanır.
Bir genç okurumun çığlığına ses veriyorum
Ben yayınlamamı istemediğin o çok dokunaklı mektupla içini döktüğün Güzin Ablan olarak, sana hemen cevap yazamadığım için özür dilerim. Çünkü bu yıl ıstanbul’un karmaşasından kaçmak için çok uzun süre Datça’daki yazlığımızda kaldım. Bu nedenle bazı mektuplar, gazetede birikti, bazıları bana ulaşamadı. ışte içten satırlarınla ve üslubunla beni gerçekten etkilediğin o güzel mektubun da onlar arasındaydı...
Dediğin gibi oldukça kültürlü bir genç olduğun ortada. Ancak beni üzen yanın pırıl pırıl zekana rağmen, kendini küçümseyen tarzın oldu. Kendinden çirkin ve itici biriyim, diye söz etmen beni huzursuz etti. Bu herhalde başkalarının seni böyle gördüklerini düşünmenden kaynaklanıyor olmalı. Yoksa bu kadar ailesinden destek alan, ileri görüşlü bir gencin, kendini küçük görmesine ihtimal veremedim.
EĞİTİMLİ İNSANLARIN KAÇI MUTLU OLABİLMİŞ
Ancak diyeceksin ki, bu ülkede okumuş, eğitimli ve kültürlü insanların kaçı mutlu olabilmiştir? Doğrusunu istersen bu soruya verebilecek pek doğru dürüst bir cevap da bulamam. Ama şunu söyleyeyim, ot gibi olup, mutlu olmaktansa, bilgi ve zekayla dolu bir beyne sahip olup, mutsuz olmayı da tercih ederim. Zaten “Ne kadar çok bilirsen, o kadar çok şey bilmediğinin farkına varırsın ve o kadar çok öğrenmek istersin” demiş bir bilim adamı... Acaba Einstein mıydı?
Çevrendeki cahil insanlar ise az bildiklerinden, daha fazlasını bilme ihtiyacı duymayıp, boş beyinleriyle, sözüm ona mutluluğu yakaladıklarına inanıyorlar demek ki...
Sen gencecik yaşta, sana davranışlarından olsa gerek, bazı insanların ne kadar gaddar, ne kadar acımasız ne kadar ilkel olabileceklerini öğrenmişsin.
Ben bunu ancak yılların tecrübesiyle öğrendim. Yıllar yılı, insanların çok iyi olduklarını hem kendime, hem de başkalarına inandırmaya çalıştım. Bazen kendi
kendimi aldattım.
Şimdi iyi bir insan tanıdığım zaman gözlerim doluyor, boynuna sarılıp, öpesim geliyor yanaklarından. Ona minnet duyuyorum sanki.
Oysa insan olmak, iyi ve sevgi dolu bir yürek olmakla eşit anlam taşımalıydı. Tanrı bizi bu şekilde yarattı. Ama yine de şuna inanıyorum ki, büyüklerimiz “Tanrı bu dünyayı güvendiği bu iyi insanlar uğruna ayakta tutuyor” derler. Doğru da söylerler.
Canım oğlum, Güzin Ablan sana teselli vermek için yazmaya başlamıştı. Ama görüyorsun ki, o da biraz karamsarlık içinde... Yine de ben kendimi her şeye rağmen vazgeçemediğim insan sevgisi, bir o kadar da hayvan sevgisiyle teselli ediyorum. Hayvanların dostluğundan ve sevgisinden çok şey öğrendim.
Özellikle köpeklerimin sevgisinden. Bir köpeğin sevgisi gibi karşılıksız ve sonsuz bir sevgiyi ancak anne sevgisinde bulabilirsin. Bu yüzden sana bir köpek edinmeni önereceğim. Emin ol sana en büyük teselliyi, o eşsiz dostluğuyla verecektir.
GENÇLER İÇİN ARTIK PARA VE SEKS ÖNEMLİ
Ayrıca, anlattığın gibi anlayışlı, ileri görüşlü, sana güvenen bir aileye sahip olduğun için de çok şanslısın.
İnan, bu tür aileler sandığından çok daha az, ülkemizde...
Senin satırlarında herkesten farklı bir pırıltı keşfettim. Ve bu genç yaşta, insanların sana acımasız davranışlarından zarar gördüğünü hissettim. Senin kendini bu güzel beyninle böylesine yalnız hissetmene gönlüm razı olmuyor. Belki flört etmek için yaşının (15 yaşındaymışsın) henüz çok genç olduğunu söyleyebilirim.
Sakın bana kızma. Bütün bilgine ve kültürüne rağmen, bu gönül işleri biraz zaman ve olgunluk ister. Bu nedenle bocalıyor olabilirsin. Üstelik çevremde ve okurlarım arasında gönül işleri yolunda giden çok fazla kimse yok gibi. ınan bana, bu konuda yalnız değilsin.
Günümüz gençlerinin öyle eskisi gibi (yani bizim zamanımızdaki gibi) ve senin düşündüğün gibi romantizmle ilgilendikleri bile yok.
Artık her şey maddiyata dayanıyor. Bugün çoğu gencin önem verdiği iki şey var: Para ve seks... Bunları sana aldığım binlerce mektuptan edindiği tecrübeye dayanarak söylüyorum. Aman ne teselli değil mi? Sana iki çift laf edip, gönlünü ferahlatayım derken, sanırım tümüyle içini kararttım.
Bağışla. Ama bazen de gerçekleri görmek gerekiyor.
Sana sevgilerimi ve tüm dualarımı yolluyorum. Umarım, hiçbir zaman aklın yolundan ayrılmazsın. Yüreğindeki sevgiyi gerçekten layık olduğuna inandığın birine verirsin ki eminim o senin değerini anlayabilecek vasıftadır. Sevdiklerinle mutlu ve huzurlu yaşarsın. Sakın bir daha da kendini öyle küçümser gibi konuşma, kızarım bak sonra!.. Eğer ortada küçümsenecek birileri varsa, o sana kötü davranan, seninle alay eden, aslında insan vasfını taşımaya layık olmayan o insanlardır...
Güzin Ablan
Paylaş