Paylaş
Sevgili Güzin Ablam, sizi takip eden, yurtdışında yaşayan bir kadınım.
Üç evladım var, ikisi evli. İki de torunum var. Ev hanımıyım.
Genç yaşlarda sağlık sorunlarım başladı. Şeker hastası oldum. Tansiyon da var ve artık 50 yaşına merdiven dayadım.
İstediğim tek şey huzur ve mutluluk. Sıkıntı strese gelemiyorum.
Yıllar yılı eşimden eziyet ve ihanet gördüm. Hayat beni erkenden yordu yıprattı...
Uzun lafın kısası eşimin telefonunda bir uygulama gördüm; bu burada ne geziyor diye düşünürken, bir gireyim dedim. Ama keşke girmeseydim...
Uygulamayı anlamadığım için bir odaya düştüm. Orada tanıştığım bir gençle ilişkim var şu an. Tabii bu zamanla oldu, aniden değil. Şimdi bu adam Türkiye’de, ben yurtdışındayım. Ona bağlandım, onu seviyorum. Benden 14 yaş küçük. Hayvancılıkla uğraşıyor. Ben yanına gitmek zorunda kaldım. Önce kendi memleketime gittim. Türkiye’de teyzem ve kardeşim yaşıyor. Onun yanına gitmek kolay olmadı, çevremdeki herkes hesap sordu. Özellikle de çocuklarım...
Sevdiğim kişi bekar, hiç evlenmemiş. 36 yaşında. Ben üç çocuk doğurmuş kadınım. Benimle evlenmez, hem ailesi istemez, hem yaşı bakımından. Üstelik ben hâlâ evliyim.
Bana net bir şey söylemediği için boşanamıyorum ama kocamdan aşırı derecede kıskanıyor. Bu yüzden sürekli kavga ediyoruz. Yıpratıyor beni kıskançlıklarıyla...
“Gel evlenelim, boşanayım” dediğimde de sessiz kalıyor.
Tek dediği, “Sen burada yapamazsın”. İnsan sevdiğiyle her yerde yapabilir.
Mutluluğum onun elinde sanki.
Onu yurtdışına getirsem diye düşünüyorum ama gözünü açmak da istemiyorum. Malum kendisi genç adam, burada genç kadınlara ilgi duyabilir...
Boşansam, 30 senedir evliyim, doğru mu yaparım bilmiyorum. Mutlu değilim, olsaydım sanırım bu adama âşık olmazdım...
Aslında eşimle aramda alışkanlık var, şu güvende hissetme duygusu... Ve belli bir düzenim var, maddi açıdan çalışmak zorunda değilim; eşimin maaşı hesabıma yatıyor, istediğimi alabiliyorum.
Tek sorun, ona hissettiklerimin hiçbirini eşime karşı hissetmiyorum.
Eşim “Beni seviyor musun?” diye sorduğunda, “Evet seni seviyorum” diyemiyorum, içimden gelmiyor.
Ne yapacağım, akıl verin...
Sonumuzun olmadığını görüyorum ama onsuz da olmuyor.
Eşimden ilgi sevgi, şefkat, güzel söz duymadığımdan mı oluyor acaba?
Heyecan yok, hayat monoton...
Ama böyle de mutlu değilim.
Ben de kendime yakıştıramıyorum bu durumu. Yine de ondan vazgeçemiyorum.
◊ Rumuz: Sonumuz yok
YANIT
Sevgili kızım, bu yaptığın hiç hoş değil. Bak sen de farkındasın. “Kendime yakıştıramıyorum bu durumu” diyorsun. Elbette eşinin ihanetleri, beklediğin ilgiyi, sevgiyi görememen, 30 yıllık evliliğin getirdiği monotonluk seni bir arayışa sürüklemiş olabilir. Ama torun sahibi bir anneanneye ben de bu yaşadıklarını hiç yakıştıramadım.
O adamdan hiçbir beklentin olamaz; bu ortada. Eşinden boşansan da o seninle evlenmez, sen de bunu biliyorsun. Üstelik çok haklı olarak, “Sen buralarda yapamazsın” demiş.
Bir süre sonra ilk heyecanlar bitip, bu beraberlikte de monotonluk başlayınca ne yapacaksın? Yurtdışında alıştığın o ortamdan sonra köy hayatına uyum sağlayabilecek misin? Bence bu olmayacak ilişkiye, çocuklarına mahcup olmadan, hayatını iyice karartmadan hemen son vermelisin...
Paylaş