Paylaş
Eşimle severek evlendik. İlk 6 ayımız çok güzel geçti. Ancak sonrasında eve geç gelmeye, işleri bahane ederek beni ihmal etmeye başladı. Ama arkadaşları aradığında işini rahatlıkla erteleyebiliyordu. Birlikte hiç zaman geçiremez olduk. Buna kahvaltı ve akşam yemekleri de dahil. Kısacası kendimi evliliğimde çok yalnız hissettim. Evliliği bu şekilde sürdürmek istemediğimi söyledim. Bana çok sert tepki verdi ve ailemin yanına döndüm. 4 ay ayrı kaldık. İki kere yanıma geldi ama tavrı çok net ve ciddiydi. Hiç alttan almadı. Sadece “Hazırlan gidiyoruz” dedi. Ben bu şekilde dönemeyeceğimi söyleyince gitti. En son gelişinde tekrar deneme kararı aldık. Eve döndüm ama bir
terapistle görüşmemiz gerektiğini belirttim. Çünkü bana “Sen hastasın, kötü fikirlisin” gibi ağır kelimeler kullanıp kavga çıkarıyordu. Öyle ki doğru dürüst konuşamaz olduk. Normal bir konuda bile kavga etmeye başlıyoruz. Ama kabul etmedi ve terapiste yalnız gittim. Eşim iş yoğunluğunu bahane edip ısrarlarıma rağmen gelmedi. Ama terapist “Kesinlikle eşinizi görmem gerekiyor” dedi. Eşim bana karşı aşırı tahammülsüz. Gün içinde beni aramıyor. Sorunlarımızı konuşup çözelim dediğimde “Ne sorunu, sorunumuz mu var bizim?” diyor. Beni kırdığını, çok üzüldüğümü dile getirdiğimde, cevap bile vermiyor. O ne zaman isterse birlikte vakit geçiriyoruz. Benim isteklerimi zoraki yapıyor. “Artık bana karşı sevgi hissetmiyorsan, beni aramayı unutacak kadar sevmiyorsan ayrılalım” dediğimde “Hayır ben seni seviyorum, sadece çok yoğunum” cevabını alıyorum. Artık anlayamıyorum, ona nasıl davranmalıyım? Her yolu denedim; kızmayı, küsmeyi, tatlı dili ama hiçbir değişiklik olmadı. Evlilikten beklediğim bu değildi. Sosyal medyada çok aktif ve yabancı bir kızı hesabına eklediğinde “Bir akrabam” diyor. Rahatsızlığımı dile getirince de o yabancı insanı benden üstün tutuyor. Hayatında ben değil de herkes daha önemliymiş gibi davranıyor. Ne yapmam gerekiyor, lütfen yardım edin. ◊ Rumuz: Hayatımı mahvetti
YANIT
Sevgili kızım, ne yalan söyleyeyim, eşinle ilgili bütün bu anlattıkların Türk erkeğinin tipik bir örneğini yansıtıyor. Ve ben bunu ilk kez duymuyorum... Bu yakınmaların ülkemizdeki evli kadınların hemen hemen hepsinin şikayeti. Eşlerinin ilgisizliği, kendilerinden çok başkalarıyla ilgilenmesi, iş ya da yorgunluk bahanesiyle eşleriyle dışarı çıkmamaları, eve geldiğinde bilgisayara ya da telefona sarılıp hiçbir şekilde sohbet etmemeleri, önemli günleri unutmaları, başkalarının yanında onları küçük düşürecek sözler söylemeleri... Ve belki sen dile getirmemişsin ama en önemlisi de hemen hemen hiç cinsel hayatlarının olmaması.
Evet, bana gelen bu yakınmalarda eminim kendinden bir parça bulabilirsin. Maalesef ülkemizde insanlar bir evliliği mutlu ve huzurlu şekilde yürütebilmek için nasıl davranmaları gerektiğini bilmiyor. Bunun için ne ailelerinden ne de eğitim hayatlarında bilgi edinebiliyorlar. Oysa günümüzde kötü giden ve kısa sürede boşanmayla sonuçlanan bunca evliliği
kurtarabilmek için aile eğitim merkezleri çoğaltılmalı, gençler evlilik öncesi mutlaka hem cinsel eğitim almalı hem de evlilik hayatının püf noktalarını öğrenmeli. Aile olmanın ve birbirini mutlu etmenin yollarını öğrenmiş olarak evliliğe adım atarlarsa, bugünkü gibi boşanmaların hızla artması önlenebilir. Sen kendine düşeni fazlasıyla yapmışsın. Hele bir terapiste başvurman çok yerinde bir kararmış. Ama o birçok bencil erkek gibi kendini yeterli buluyor, senin bu şekilde de mutlu mesut yaşayabileceğini düşünüyor. Onu mutlaka bu terapiyi almak konusunda ikna etmelisin güzel kızım. Umarım edersin
Paylaş