Paylaş
Sevgili Güzin Abla, ben 24 yaşında bir genç kızım. Londra’da yaşıyorum. Burada hem okuyor hem de çalışıyorum.
Üç yıldır beraber olduğum bir genç var. O da benim gibi okuyor, çalışıyor.
Birbirimizi çok seviyoruz. Bir de çocukları...
En kısa zamanda erkek arkadaşımdan bir bebek dünyaya getirmek istiyorum.
Bu konuyu açtığımda o da çok sevindi. Ve bana destek olacağını söyledi.
Ama burada önemli bir nokta var: Biz evlenmek değil, beraber yaşamak istiyoruz.
Her ne kadar burada böyle durumlar çok doğal karşılansa da... Ailem buna kesinlikle karşı çıkar. Onlar Türkiye’deler ama nasıl olsa haberleri olacaktır ve ben de ailemi üzmek istemem.
Bu arzumu kimseye sorun yaratmadan, üzüntü yaşatmadan nasıl halledebileceğimi bilemiyorum. Siz ne düşünüyorsunuz?
* RUMUZ: ANNE OLMAK
YANIT
Sevgili kızım, bizim çok önem verdiğimiz, çok titizlendiğimiz bazı örf ve adetlerimiz var. Ve bunlar öyle kolay kolay gözardı edilemez.
Senin söylediklerin, sözünü ettiğim bu örf ve adetlere hiç uygun değil. Ne kadar modernleşirsek modernleşelim, sen ne kadar yurtdışında yaşarsan yaşa, toplumun büyük çoğunluğu bunu kolay kolay kabul etmez. Tıpkı ailen gibi... Biz henüz o kadar modern olmadık. Olmayalım da!
Belki günümüzde bazı gençler evlenmeden önce bir süre “ön evlilik” dedikleri ve giderek yaygınlaşan birlikte yaşama planını gerçekleştirebiliyorlar.
Boşanmaların arttığı günümüzde, bunun bir bakıma evlendikten sonra geçinemeyip ayrılmaktansa, evlenmeden birbirini denemek için gerçekleştirildiğini düşünüyorum.
Üstelik birlikte yaşamak başka, o birliktelikten bir çocuk dünyaya getirmek bambaşka...
Sen şimdi evlilik dışı bir çocuk dünyaya getireceksin. Bu çocuğun karşılaşabileceği sıkıntıları, sorunları hiç düşünmüyorsun herhalde.
Psikolojik açıdan etkilenecek ve hayatını zorlaştıracak bir dizi problemle karşılaşacak, belki de çevresinden tepki görecektir...
Normal bir aileye sahip olmadığı için acı çekecektir.
Sonuçta, bu senin hayatın kızım, eğer aileni de razı edebiliyorsan, sevdiğin gençle dilediğin gibi yaşa. Senin kararın.
Üzülür mutsuz olursan, aileni de üzmüş olursun.
Unutma, bir çocuğa hayat vermek çok büyük bir sorumluluktur.
Söz konusu onun hayatı ise, buna sen karar veremezsin.
Kendi hayatına istediğin gibi yön verebilirsin ama bir çocuğun geleceğini altüst etmeye hiç hakkın yok.
Aldatanlar sadece zengin erkekler değil
Sevgili ablacığım, geçenlerde köşenizde evli erkeklerin ihanetleriyle ilgili bir yazı okudum ve size bir kez daha hak verdim.
O yazıda evli ve oldukça zengin bir erkeğin aldatma olayı konu ediliyordu.
Benim babam da annemi hayatı boyunca sürekli aldattı. Özellikle maddi durumu iyiyken.
Şu an parası olsa belki de yine aldatmaya devam eder!
Ben de ne yazık ki evli bir erkekle beraberim. İlişkimiz hâlâ sürüyor.
Aslında ne kadar hatalı olduğumun farkındayım, çünkü bunu ailemde de yaşamıştım. Fakat bir türlü kopamıyoruz.
Sevdiğim adam 35 yaşında, 5 yıldır evli ama çok mutsuz. Zaten iki yıldır da benimle beraber.
Bu arada, bir yıl önce bir oğlu oldu. Ama genel kanının aksine, o zengin bir adam da değil, benimle aynı işyerinde memur olarak çalışıyor.
Yani herkes bir olmuyor.
Bir erkeğin aldatması için mutlaka zengin olması gerekmiyor demek ki...
Biliyorum beni onaylamayacaksınız ama, ben sizi onayladığımı söylemek için yazdım.
* RUMUZ: HATA BENDE
YANIT
Sevgili kızım, beni sürekli okuyorsan, evli erkeklerle ilişkiye giren genç kızların sonunda nasıl hüsrana uğrayacaklarını sık sık tekrarladığımı da biliyorsundur. İşte bu nedenle sana söyleyeceğimde değişik bir şey yok.
Ancak sende durum daha trajik, çünkü sen anne ve babanın yaşadıkları nedeniyle ihanetin acısını çok daha iyi biliyorsun.
Ayrıca bu genç adamın eşiyle mutlu olmadığı masallarına da inanmamalısın.
Genellikle tüm evli erkeklerin bir numaralı öyküsüdür bu...
Seninle beraberken bir yandan da eşiyle birlikteliğini sürdürüyor ki bir bebekleri olmuş. Bu durum evliliklerinin normal olarak sürdüğünün bir kanıtı değil mi? Sen onun hayatında her zaman ikinci planda kalmaya mahkumsun.
Nedense son zamanlarda evli erkeklerle beraberliğe giderek daha normal yaklaşılıyor gibi geliyor bana.
Bunda acaba dini nikahın yaygınlaşmasının etkisi var mı diye düşünmeye başladım. Ancak sonuçta hem aldatılan eş hem de ikinci kadın mutsuz oluyor...
Hele bir de çocukları sayarsak, gelecekleri kuşkulu birçok mutsuz insan çıkıyor ortaya... Yazık değil mi?
Paylaş