Paylaş
30 yaşında, evli, üç çocuk annesi bir kadınım. Eşim ise 34 yaşında. Onunla 19 yaşındayken görücü usulüyle evlendim. Eşim aslında düşünceli, son derece saygılı bir insan. Evliliğimiz boyunca bana hep iyi davranmaya çalıştı.
Mutsuz bir ailede büyüdüm. Zaman zaman aile içinde şiddet gördüm. Birbiriyle sürekli kavga eden cahil bir anne ve baba tarafından yetiştirildim.
Babam çok kıskançtı. Annemi kıskanır, şiddet uygulardı. Aynı kıskançlığı, baskıyı bana da yaptı.
Kendine göre “namus” kavramıydı bu. Tek başıma dışarı çıkmam yasak, o yasak, bu yasak. Cahilliği yüzünden beni okutmadı. Kızlar okumazmış.
Evlenene kadar çok zor şartlara maruz kaldım.
“19 yaşında evleniversin” dediler, evlendim. Hazır bile hissetmiyordum kendimi evliliğe. Hayatımla ilgili her türlü kararı babam veriyordu.
Korktuğum için ne isterlerse yapardım, dayak yememek için de...
Aslında size evliliğim hakkında yazmak istedim. Ailemi de, nasıl bir ruh halinde olduğumu bilmeniz için anlattım.
Böyle bir yaşamdan gelmiş insan ne kadar sağlıklı ve mutlu olur?
Yazının başında eşimin iyi huylarından bahsettim. Böyle olmasına rağmen hiç mutlu değilim.
Eşim de mutlu değil. Çünkü ben hep huzursuzum.
Hayata, insanlara, en önemlisi de eşime karşı çok güvensizim.
Eşimle görücü usulü evlendim ama ilk yıllardan itibaren ona saplantılı bir şekilde âşık oldum. O da beni çok sevdi ya da sevmedi bilemiyorum.
Ben sevgi nedir, bilmiyorum. Çünkü bana öğretilmedi. Geçmiş aklıma geldikçe sanki o günleri yeniden yaşıyor gibiyim.
Oysa bunları düşünmek bile istemiyorum. Eşim beni seviyor mu, hiçbir zaman bilemedim. Ama ben onu çok seviyorum. Bu nedenle de onu çok kıskanıyorum.
Sanki bana her an ihanet edecekmiş gibi geliyor. Çoğu zaman bunları kendi kuruntularım olarak görüyorum ama içim hiç rahat değil.
Bu konuda eşimin suçu yok gibi geliyor. Ama elimde değil, kıskanmadan duramıyorum.
Hayatı ona da kendime de zehir ediyorum. Eşim bu yüzden benden uzaklaşıyor. Bazen çok seviyor gibi görünüyor, bazen de çok uzak. Bana hiç şiddet uygulamadı ama zaman zaman çok bağırıyor.
Biliyorum kıskançlıklarım onu çok bunaltıyor ama elimde değil.
Akıllı telefon kullanmasını bile kıskanıyorum. Bir ara ben istemiyorum diye tuşlu telefon kullanıyordu. Ama sonuçta beni ikna edip telefonunu değiştirdi.
Eskiden de kıskançtım ama yeni telefonu aldı alalı çok huzursuzum.
Telefondan güzel kızlara bakar, beğenir diye korkuyorum.
Hep “ya beni aldatırsa” diye içim içimi yiyor. Eşimi çok boğuyorum.
Bu korkular evliliğimize zarar veriyor.
Onu kaybetmek istemiyorum ama ona huzur veremiyorum.
Ne olur bana yardım edin.
◊ Rumuz: Hiçbir şeyden emin değilim
YANIT
Sevgili kızım bak eşin üzülüyorsun diye akıllı telefon kullanmaktan bile kaçınmış.
Bu, her şeye rağmen sana değer verdiğini gösteriyor. Ama sen de farkındasın, bu aşırı kıskançlık normal değil.
Belli ki ailenle yaşadıklarının bunda büyük payı var. Kendine güvensizliğin yaratıyor bu duyguyu...
Çünkü bak adamcağızın akıllı telefon kullanmasına bile “Güzel kızlara bakarsa, beğenirse” diye tepki veriyorsun.
Böyle bir güvensizlik insanı zorla başka kadınlara ve maceralara itelemez mi? Erkekler genellikle, “Nasıl olsa başkalarıyla olduğumu düşünüyor, yapsam da yapmasam da fark etmeyecek” diyebilir.
Evliliğini kurtarmak istiyorsan, önce eşine daha da önemlisi kendine güvenmeyi öğrenmelisin. İnan bana eşin seni seviyor.
Eşine sevgiyle sarılmalı, ona güvendiğini belli etmelisin.
Bütün bunları kendi kendine yapamıyorsan, bir uzmanın yardımına başvur.
Yuvanın yıkılmasını istemiyorsan başka çaren yok kızım.
Paylaş