Sevgili Güzin Ablacığım, ben 31 yaşında iki çocuk annesi genç bir kadınım.
Eşimle iyi kötü günlerimiz oldu. Eşim aslında iyi bir insandır; ancak en kötü yanı kadınlara karşı zaafıdır. Biraz da her şeye kolaylıkla inanan, saf ve çocuk ruhlu bir adamdır.
İşte bu yüzden başımız hep derde girdi. Şimdi o da ben de ne yapacağımızı bilemiyoruz. Çünkü eşimin bundan bir süre önce birlikte olduğu bir kadın vardı. Eşim, onunla dört ay kadar beraber olmuştu. Sonra benden özür dileyip pişman olduğunu söyleyince, ben de onu affetmiştim.
Gerçekten de o günden sonra, aramızda her şey çok güzel gidiyor. Artık düzenli çalışıyor. Parasını olduğu gibi bana getiriyor. İçki ve sigarayı bıraktı. Geceleri eve geliyor, asla dışarıda kalmıyor. Sanırım o kadının iyi biri olmadığını anlayınca, benim kıymetimi bildi. Ama işte bundan bir süre önce aldığımız bir haber bizi yıktı. O kadın, gizliden gizliye eşimden olduğunu iddia ettiği bir çocuk doğurmuş. Çocuk şimdi birkaç aylık olmuş. Nüfus kağıdı çıkarmak istediğini söyleyerek eşime haber göndermiş. Eşim bu habere inanmadı. Telaşlanıp bana ne yapması gerektiğini soruyor şimdi. Gerçekten ablacığım, biz kendi çocuklarımızla kendi hayatımızı zar zor götürürken; bir de bu çocuğun bakımını üzerimize nasıl alacağız? Ne yapacağız? Acaba kadın doğru mu söylüyor? Çocuk gerçekten eşimden olabilir mi?
RUMUZ: BAŞIMIZ DERTTE
Görüyor musun kızım, erkeklerin bu kaçamakları zaman zaman ne işler açıyor insanın başına. Yine de eşin senin gibi bir kadına sahip olduğu için çok şanslı. Eşinin çocuk ruhlu, saf bir erkek olmasından yararlanıp hayatına giren bu kadın, belki doğru söylüyordur. Yine de çocuk eşinden olmayabilir. Bunu anlamanın tek yolu, çocuğa kan ve DNA testleri yaptırmaktır. Böylece babasının gerçekten o olup olmadığı ortaya çıkar. Eğer çocuk eşindense, o zavallı yavrucağın ne suçu var? Elbette eşin onu nüfusuna kaydettirmek zorunda. Bakımına da bir miktar katılmalı tabii. Ne yapacaksın, hatasının cezasını çekecek ve bu çocuğa da bakabilmek için daha fazla çalışacak. Ancak kadın belki de eşinin senden boşanıp, onu alması için böyle bir yalana başvurmuştur. Bunu düşünerek yine de dikkatli olmalı, gerekli araştırmaları yaptırmalısınız.
"Doğum kontrol hapı rahmi küstürür" diyorlar
Güzin Abla, umarım sizden yakın zamanda bir cevap alabilirim. Sekiz aylık evli bir genç kadınım. Doğum kontrol hapı kullanıyorum ve çocuk isteyinceye kadar kullanılacağını biliyorum. Ama sağdan soldan çeşitli sözler duyuyorum. Kimisi "Bir seneden fazla kullanılırsa rahmi küstürür" diyor; kimisi "Bir şey olmaz, ama çocuk istediğin zaman bir sene önce bırakacaksın" diyor. Bir başkası da "Altı ay önce bırakmalısın" diyor. Bu konudaki fikrinizi almak istiyorum
RUMUZ: KİME İNANAYIM?
Ah şu sağdan soldan gelen ukalalıklar yok mu, deli ediyor beni! Herkes bilir bilmez bilgiçlik taslamaya bayılıyor. Herkes uzman kesiliyor. Bunca yıldır sağlık haberleri yapan ve bu konularda sürekli okuyan ben bile, bilmediğim konuları uzmanına danışmadan yazamazken; birileri çıkıp da böyle saçma sapan konuşmuyor mu! Rahim neden küssün? Sen bana sabır ver Ya Rabbim!
Sonuçta kızım, doğum kontrol hapı vücudumuzun salgıladığı bildiğimiz dişilik hormonlarından oluşuyor. Bunların ufak bir dozu bile döllenmeyi önlüyor. Yani kadının yumurtası aşılanmıyor, hamilelik oluşmuyor senin anlayacağın. Tam tersine, bıraktığın andan itibaren daha kolaylıkla hamile kalabiliyorsun. Hatta uzun kullanımda çoğul gebelik oluşma ihtimali bile artıyor. Yüreğini ferah tut, endişe etme.
Erkekle kadının her konuda eşit olduğu söylenemez
Merhaba Güzin Ablacığım. Kadınlarla erkeklerin cinsel yönden de eşit olduğunu yazanlara kısmen katılıyorum, ama bazı saptamalar doğru değil. Öncelikle iş alanında ve diğer alanlarda kadınlar hızla ilerleseler de, cinsellik konusunda eşit olmadıkları su götürmez bir gerçek. Erkek çapkınlık yapınca "Elinin kiri" deyimi kullanılırken, kız yapınca ona hiç hoş olmayan lakaplar takılıyor. Ben de bu geri düşünceye karşıyım.
Zaten bugün kızların önceden ilişkiye girip girmediğini anlamak da hemen hemen imkansız. Ters ilişki durumları, diktirmeler derken eski ilişki örtbas edilebiliyor. Bu nedenle bu bekaret olayını artık aşmamız gerek.
Gelelim "Eşitlik Arayışı" rumuzlu arkadaşımıza katılmadığım noktaya... Erkeklerin bekaret araması bir şımarıklık ya da bencillikten ziyade, yaygın inanışın bir eseri. Bunca yıl böyle sürüp gelmiş bu düşüncelerden erkeklerin kurtulması zor, ama imkansız değil. Yalnız şunu da hatırlatmak gerekiyor. Erkekle kadının yapısı bir değildir. Erkek farklı ilişkiler yaşadığında bunu atlatabiliyor belki, ama kadınlar için bunu söylemek zor. Farklı ilişkiler kadını erkeğe göre daha çabuk yıpratabiliyor.
Erkeklerin ise evlenmeden evvel daldan dala konması yararlı olabilir. Belki erkeğin evlilik öncesi bu tür ilişkileri yaşaması evliliği için hayırlı olabilir. Ama buna kimse garanti veremez. Çünkü her insan farklıdır.
RUMUZ: S.Ö
Sevgili oğlum, bunları genç bir erkeğin kaleminden okumak gerçekten hoş. Hemen hemen benim gibi düşünüyorsun. Böyle genç "Güzin Abla"lar "Ağabey"lerin yetiştiğini görmek çok umut verici. Tarafsız gördüğüm düşüncelerin için seni kutluyorum.