Eşim 1,5 aylık hamile. Doktorumuz ve yakınlarımız evdeki kedimizi artık başkasına vermemiz gerektiğini söylüyor.
Güzin Abla, sizin hayvanlarla ilgili yaklaşımınızı iyi bildiğimden, gerçekleri öğrenebileceğimi düşünerek çok önemli bir sorunumuzu size danışmak istedim. Eşim 1,5 aylık hamile. Ancak bizim evimizde çok sevdiğimiz ve bebekken aldığımız üç yaşında bir Ankara kedimiz var. O, çok sevecen bir kedi.. Ancak hem büyüklerimiz, hem de doktorumuz, hamilelik nedeniyle kediyi vermemiz gerektiğini ısrarla söylüyorlar. Gerçekten kedinin eşime ve doğacak bebeğimize zararı olabilir mi? Acaba bize yardımcı olabilir misiniz? Rumuz: İhsan
Ailenize katılacak bebeğiniz hayırlı uğurlu olsun ama, medeni ülkelerde, herkes çocuğunun hayvanla büyümesinin yararını bildiğinden böyle bir sorun yaşamıyor. “Çocuğunuz olunca, kedinizi atın” önerisi dünya literatüründe “Türk Paranoyası” olarak geçiyor ve özel bir alerji dışında bunu gerektirecek bir nedene bağlanmıyor. HAYKOD sağlık danışmanımız Ebru Ünal, Amerika’da yaşıyor ve üç kedi, bir köpek arasında doğmuş, şu an iki yaşında olan dünya tatlısı kızı Karya’nın ne kadar sağlıklı olduğunu açıklasın diye sorunuzu ona ilettim. İşte cevabı: “Amerika’da doğum yaptığımda sürekli doktor gözetimindeydim, evimde ise hem kedilerim hem de köpeğim vardı. Hamileliğim süresince doktorlar, hayvan sahibi olduğumu bildikleri halde, hiçbir uyarı yapmadılar. Hamileler için korkulan Toxoplasma testi bile yapmaya gerek duymadılar. Ben de merakımdan sordum, Türkiye’de hep bu konuda uyarıldığımızı söyledim. Doktorum ise; “Artık Toxoplasma testi yapmaya gerek görmüyoruz, çünkü hamilelikte kedi ile temasın hiçbir sakıncası olmadığı anlaşıldı. Tek dikkat etmeniz gereken, kedinin kumunu değiştirirken eldiven giymeniz. Toxoplasma kediden çok, toprakla çıplak elle uğraşmaktan, iyi pişmemiş etten, iyi yıkanmamış meyve-sebzeden geçiyor, bunları da zaten biliyorsunuz.” dedi. Yine doğum sonrası çocuk doktoruma da danıştım. Çocuğun hayvanla büyümesinin sakıncası olmadığı gibi, büyük bir avantaj olduğunu, söyledi. Ruhsal gelişmesi bir yana bağışıklık sistemi açısından destekleyici olduğunu belirtti. Amerika gibi medeni bir ülkede bu konu üzerinde hiç durulmazken Türkiye’de hâlâ ısrarla hayvanların evden uzaklaştırılması öneriliyor. Hayvan zararlı olsaydı, neden burada istisnasız her evin bir hayvanı, hayvanlarla büyüyen çocukları var? Bunu düşünmek lazım... Amerika vicdan ve merhamet açısından bizden geri olsa da, tıp bilgisi ve sağlık konusunda araştırmalarda oldukça ileride...” Daha fazla bilgi için:www.haykod.org sitesine başvurabilirsiniz.
Anne olmak için çırpınan bir hanımın yardıma ihtiyacı var
Güzin Abla, size bu mail’i evlat özlemi ile yanan yengem Nimet Hanım için yazıyorum. Yengem, 20 yıllık evli, bir kez tüp bebek girişimine rağmen anne olamadı. Maddi imkanı olmadığı için de tekrar tüp bebek deneyemeyen bu okurunuza yardımınızı bekliyorum. Tüm okurlarınıza sesleniyorum: “Anne olmak her kadının hakkı, lütfen ilgisiz kalmayalım.” Kırklareli-Pınarhisar’da yaşayan 42 yaşındaki bu ev hanımı, kamyon şoförü eşiyle, maddi imkanları kısıtlı. Her bebek gördüğünde ağlıyor. Yaşı gereği tüp bebekten başka çaresi yok. Sürekli dua ediyor, elinden başka bir şey gelmiyor. Lütfen son bir umut olarak bu mail’i yayınlayın, belki hayırsever bir okurunuz yardım eder, ben de sebep olduğum için dünyanın en mutlu insanı olurum. Bana ulaşmak isteyenler için mail adresim; dilbedem@hotmail.com
Sizin bu çok hayırlı girişimizi takdir ediyorum, anne olmak için dualar eden o hanımın da dualarının kabul olmasını diliyorum. Hayırsever bir okurum umarım kendisiyle ilgilenir, sizi arayıp, durumu araştırır, yardımcı olur. Ancak ben hiçbir şeyin üzerine çok fazla düşülmemesi gerektiğine inanırım...