Paylaş
Üzgün ve kırgınım erkeklere karşı, çünkü erkeklerin hep bir bahane bularak eşlerini ve sevgililerini aldatmalarına katlanamıyorum. Neden hayatlarında bir kere bile dürüst davranamıyorlar, aldatma konusunda? Neden bahanelerin arkasına sığınıyorlar? Bizim yüzyıllardır Türk erkeği dediğimiz zaman aklımıza ilk gelen mertlik, yiğitlik ve delikanlılık olguları değil mi?
Bu olgular üzerine bir sürü film, dizi, kitap yazılmamış mı? Her zaman kendilerini güçlü, cesur, duygusallıktan uzak olduğunu ifade eden erkekler, er meydanında herkese kafa tutan erkekler, karşılarında sevgililerini, eşlerini görünce boyunlarını büküp, aldattıklarını dürüstçe söylemekten kaçınıyor?
Neden bahaneler buluyorlar? Eğer mertlerse, cesurlarsa neden delikanlı gibi çıkıp “evet, ben seni artık sevmediğim için aldatıyorum” ya da “artık beni tatmin etmiyorsun” demek yerine hep bir bahane buluyorlar?
Neden çocuklarını, hayatlarını, düzenlerinin bozulmasını bahane ediyorlar? Bize hesap vermeye gelince mi duygusallığı, vefayı hatırlıyorlar? Bizi aldatırken korkmuyorlar, utanmıyorlar ama hesap vermeye gelince sütten çıkma ak kaşık oluyorlar. Ben kendimce bu sorduğum sorulara bir cevap buldum: “Bencillik”.
Erkekler genellikle hayatta kendilerinden başka kimseyi düşünmüyor. Biz ne kadar çok onları mutlu etmeyi düşünüyorsak, onlar da bir o kadar kendilerini mutlu
etmeyi düşünüyor.
Erkekler her zaman daha fazlasını istiyor, bir türlü kadına, ilişkiye doymak bilmiyor.
Onlar kendilerine bir bahane bulamasa bile toplum onlara bir bahane buluyor zaten.
Ama, iş bize gelince, biz elimizdekiyle yetinmeyi biliyoruz. Zaten başka türlüsüne hakkımız yok.
Ben bunları dile getirdim çünkü erkeklerin bu bencilliklerine artık katlanamıyorum. Erkeklerden nefret ettiğimi düşünmeyin. Sadece onları eleştiriyorum. Yine de merak ediyorum.
Eğer erkekler hep ellerindekinden daha fazlasını istiyorlarsa neden terk edip gittiğimizde kıymete biniyoruz?
Ellerindekinin değerini anlamaları için illaki onu ellerinden kaçırmaları mı gerekiyor?
Rumuz: Kırgın kız
Sevgili kızım, tam da bugün bu konuda internette çok ilginç bir yazıya rastladım.
Yapılan bilimsel bir araştırmada çapkınlığın ve çok eşliliğin nedenleri bulunmuş. “ınsanlık tarihi kadar eski bir kavram olan çapkınlığın sosyal yaşam, çevresel, kültürel ve psikolojik faktörlerden kaynaklanan, çok yönlü bir durum olduğu uzun yıllardır biliniyordu.
Bugün ise çapkınlığın beyin fonksiyonları ile ilişkisini keşfetmişler.
Beynin merkezinde bulunan D1 (dopamin 1) ve D2 (dopamin 2) reseptörlerinin çalışma şekillerinin kadın-erkek ilişkisinde büyük rol oynadığını belirten nöroloji merkezi doktorlarından ünlü bir uzman çapkınlık ve beyin fonksiyonları arasındaki bu ilişkiyi bilimsel çalışmalarla çok farklı bir şekilde yorumlayarak çapkınlığın bir beyin hastalığı olabileceğini söylemiş.
Beyin merkezindeki reseptörlerin ilişkilerdeki etkisini açıklarken, beyin fonksiyonlarının büyük rol oynadığını belirtmiş.
Bu durumda sanırım artık erkekleri çapkınlık ve ihanetleri yüzünden suçlayamayacağız. Onları beyinlerindeki bir tür hastalık yüzünden bunu yaptıklarını düşünerek sorumlu tutamayacağız.
Yalnız aynı bilim adamının söylediğine göre, aynı şey kadınlar için de söz konusu olabilirmiş.
Paylaş