’Erkekler evlilikten korkuyor’ yazısına tepkiler

Geçen hafta "İmzadan Sonra" rumuzlu bir okurum, birlikte yaşamanın çok daha iyi sonuç verdiğini, çünkü imzadan sonra kadınların değiştiğini yazmıştı.

Tahmin ettiğiniz gibi pek çok tepki geldi. Hatta kendisi de bir kez daha yazdı, cevabıma karşılık... Gelin tepkilerden bazılarını birlikte okuyalım.

Kadınlar da genellikle baskı yüzünden evleniyor

Biz erkekler evlilikten korkuyoruz... Başlıklı yazı bence bir cevap istiyor. Ben yurtdışında yaşıyorum, 6 senedir de evliyim. Biz kadınlar neden evlilik için can atıyor durumundayız; erkekler bir düşünsünler bakalım.

Bekar kadın, dul kadın, toplumun en korktuğu, dışladığı, arkasından dedikodu yaptığı kesimdir. Ayrıca bekarsan (dulsan), erkek arkadaşın varsa, potansiyel kötü kadınsın. Hele bir de erkek arkadaşınla beraber oluyorsan, potansiyel değil mutlak kötü kadınsın, güvenilmezsin.

Biz de bayılmıyoruz erkekleri çekmeye; her türlü sorumluluğu omuzlarımıza yüklemelerine... Aynen sizin yazdığınız gibi evlendikten sonra umursamaz, ruhsuz ve duygusuz oluyorlar çünkü. Hem para kazanmak, hem ortak denilen her işi tek başımıza üstlenmek zorunda olmak, evliliği bayılınacak bir kurum olmaktan çıkarıyor. Evlilik toplumumuzun baskısı; sanki bir mecburiyet...

Benim de çok hoşuma giderdi ayrı evlerde yaşamak ve bağımlı olmamak, kendime ait alanımın olması... İnsanlar evlenmeden de tek eşli ve sadık olabilirler, aile olabilirler. Ama, evli olmayanlar ülkemizde kötü görülüyor, bu bir gerçek...

Evlilik süper bir müessesedir falan gibi şeyler söylenebilir mi, bilemiyorum. Evli insanlar ne haldeler görüyoruz. Bilirsiniz kadınlar, bekareti kocaya saklamak zorunluluğu nedeniyle, evlenmeden önce her şeyi yaparlar ama sonra bakire olarak evlenirler. Tabii bunda kadınların suçu yok, töre/namus cinayeti sonucu öldürülen zavallı kadınlar, baba evine gönderilen, mimlenen, dışlanan güvencesiz bir sürü kadın, hem evlenmeye, hem bakire olmaya mecbur.

Yanlış anlamayın, "evlilik kötüdür" demiyorum ama ülkemizde pek çok kadın mecburiyetten, toplum baskısından evleniyor. 

RUMUZ: ALTUNA S.

O halde erkekler metres tutsunlar kendilerine

Değerli Güzin Abla, ellerinize yüreğinize sağlık. Ama ben de "İmzadan Sonra" rumuzlu arkadaşa bir cevap yazmak istedim. Öncelikle bir şaka ile başlayayım; oh ne güzel bahane, erkekler kadınlarla evlenmeden yaşamanın yollarını bulmak için organize olmaya başladılar demek!

Çok genç olduğunu ve henüz "doğru kadın" ile tanışmadığını sandığım okurunuz, evlilikten korkmakta haklı, çünkü evliliğin tüm keyfini yaşarken, en ufak bir sorumluluk almak istemiyor. Üstelik de hemcinslerine iki ayrı evde yaşamanın güvenli olduğunu belirtiyor, "metres tutun daha iyi" dercesine.

Beyefendi unutuyor, evlilik bir insanın, yaşlanmayı hayal edebildiği, aşık olduğu kişi ile "iyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta" birlikte olmaya, birbirine sadık kalmaya söz verdiği kurumdur. Ve bu kurumda sorunlar olsa da bunlar sevgi, anlayış ve sabırla aşılabilir.

Eşler birbirini çantada keklik görür, kadın kendine bakmaz, erkek de kabalaşırsa, hele alkolizm, şiddet, birikmiş husumetler, kumar ve aldatma varsa, elbette yürümez. Evlilik sorumluluğunu taşıyamayacak olanlar evlenmemeli. Ama doğru nedenlerle ve karşılıklı sevgiyle yapılmış bir evlilik, eşlere sonsuz hazlar sunar.

RUMUZ: HAMAMA GİREN TERLER

Olmazsa boşanırız diye evlenmek çok yanlış

Çağımızda hálá genç hanımlar, kocalarını "Bana bakacak, bol paralı, yakışıklı biri olsun" diyerek; erkekler de eşlerini "Kölem, cariyem gibi olsun" diyerek seçiyorlar. Üstelik "evlenelim de, olmazsa ayrılırız" anlayışındalar.

Boşanmayı düşünerek evlenmek bir hatadır. Cinsiyet gözetmeksizin bu anlayıştaki insanlara ve "İmzadan Sonra"ya ekonomik özgürlüklerini kazanana kadar beklemelerini ve kendilerine kafaca/kalben denk insanlar bulmadan evlenmemelerini tavsiye ederim.

Ayrıca ciddi bir birliktelik içinde olan herkesin Sn. İlkim Öz’ün "Evlilik Aşkı Öldürür mü?" kitabını okumasında fayda var.

RUMUZ: DENGİ DENGİNE

Evlilikte de rekabet faydalı bir şeydir

Bugün size yazmak istediğim şey "rekabet" ile ilgili... Evet rekabet; ama evlilikle alakası ne? Biliyorsunuz rekabet hizmetin güzelleşmesi için en güzel araçtır. Bu sihirli güç, evlilikte de belki yapabilir bunu. "Bir erkeğin birden fazla eşi olsun, rekabete girsinler" demiyorum. Tersi kadınlar için de geçerli olurdu o zaman.

Rekabeti ortadan kaldıran şey nikah, yani "imza"... Bu "imza" olmasa, eşler diğerini kaybetmemek adına ne kadar iyi davranırlardı birbirlerine.. Oysa "Nasıl olsa benim" diyor diğer eş; "O halde verdiğimle (buna seks ve her türlü insani ilişkiler dahil) yetinmek zorunda"... Demek istediğim "eşlerin birbirini kaybetme duygusu"nun daima var olması gerektiği... Birbirlerini "çantada keklik" görmelerinin engellenebilmesi...n RUMUZ: İMZADAN SONRA
Yazarın Tüm Yazıları