Köşenizi saygıdeğer annenizden beri takip ediyorum. Geçenlerde erkek arkadaşından yaşça büyük bir hanım yazmıştı size. Ben de kendimden 13 yaş küçük olan biriyle farklı bir ilişki yaşıyorum. Bizim de yaş farkı aramızda hiç sorun olmuyor.Daha önce benden yaşça büyük erkek arkadaşlarım tarafından aldatıldım, saygısızlık gördüm. Bence bir erkekle bir kadının arasındaki en büyük sorun kültür farkından kaynaklanıyor. Eğer eğitim ve kültür düzeyi sizden aşağıysa çok sabırlı olmalısınız. Tabii o da ufku geniş olmalı. Kolaylıkla öğrenebilen, öğrenmek isteyen biri. Her ilişkide istisnasız aileler çok önemli. Özellikle erkek analarını oğullarına ‘aşık olmamaya!’ davet ediyorum. Lütfen oğullarınızı eşlerinizin uzantısı yerine koymayın. Oğullarının ilişki kurdukları kadınlarla, ‘analık’ kavramını karıştırmasınlar. Erkekleri seçim yapmak zorunda bırakmasınlar. Bazen o anaların uygun buldukları kadın tipleri, erkeklerin evlilikte en büyük kabusu olabiliyor. Bir erkek, size karşı saygılıysa, kazancını sizinle paylaşıyorsa, sizi anlayabiliyorsa, sizi çevresine karşı koruyorsa, en önemlisi kadın olduğunuzu hissettirebiliyorsa, reşit ve kendine hakimse, eli ekmek tutuyorsa, arada ne kadar yaş farkı olursa olsun, o gerçek bir erkektir ve her kadını mutlu edebilir. Kendilerinden genç eşleriyle mutluluğu yakalayan tüm kadınları selamlıyorum. Gönüllerinin sesini dinledikleri için. RUMUZ: AMAZONSevgili okurum, ciddi gerçekleri yansıtan yazınıza tamamen katılıyorum. Kendinden genç erkeklerle beraberlik yaşayan kadınları asla yadırgamadığım gibi, zaman zaman genç bir erkeğin, yaşından beklenilmeyecek kadar olgun davranabileceğini, bir kadını gerçek anlamda mutlu etmeyi başarabileceğini de düşünüyorum. Hem, erkeğin yaşça oldukça büyük, kadının ise çok daha genç olduğu ilişkiler hiç yadırganmıyor nedense. Erkek anneleri için yazdıklarınız beni hem gülümsetti, hem de oğullarına aşırı derecede düşkün kayınvalideleri düşündürdü. Öyle ki, gelinlerini daha ilk günden oğullarının sevdiği kadın olarak değil de, gerçek bir rakip gibi görme eğilimindeki, oğullarını ellerinden alan, sevgisini paylaşmak zorunda kaldıklarını düşünen kayınvalideleri. Kuma olsam annem ne yapar dersinizGüzin abla, ben 20 yaşındayım ve 28 yaşında evli biriyle birlikteyim. Bana karşılık veriyor ama ne yapacağını o da bilmiyor. Eşi onu çok seviyormuş. ‘Onu bırakamam kahrımı çok çekti’ diyor. 4 yaşında bir oğlu var. Onu çok seviyorum, ondan uzaklaşamıyorum. Bizim ailede kuma giden biri daha olmuştu. Ben de böyle bir şey yapsam annem ne yapar? Hep örnek verirdi, ‘Sakın sen böyle olma,’ diye. Siz ne dersiniz?RUMUZ: KUMAKızım, önce cevaplarımı köşeme yazdığımı hatırlatırım. İkincisi ise, annen bunu duyarsa, sanırım yüreğine iner. Çünkü hiçbir kız annesi evladının kuma olmasına katlanamaz. Aklıbaşında hiçbir kadın da kumalığı kabul etmez. Çünkü kuma demek, hiçbir hakkı olmayan, yasa dışı eş demektir. Bu uygar dünyada bu nasıl düşünce anlayamadım. Birbirinizi çekiyormuşsunuz, bu kısa süreli bir heyecan yaratabilir. Ama sonuçta, o evli, aile babası, eşine de resmen bağlı bir adam. Sana karşılık verdiğini söylüyorsun, demek ki, adamı kendine sen çekiyorsun. Bu işten vazgeç kızım. Yazık, hem sana, hem de o genç kadına, özellikle de o yavrucağa. Kadınlara karşı aşırı bir zaaf besliyorumBen Almanya’da yaşayan evli ve iş güç sahibi genç bir erkeğim. Eşimle 16 yaşında okulda tanıştım, şu an 7 senedir evliyiz. Eşime karşı sevgim her geçen gün artıyor, eşimin de beni sevdiğini biliyorum. Gelelim benim ikinci yüzüme. Kadınlara karşı o kadar zaafım var ki, anlatılacak gibi değil. Örneğin, yoldan geçen kadınlara istek duymaktan kendimi alıkoyamıyorum. Akşamları arkadaşlarla disko veya bara gittiğimizde, hemen kendime uygun bir hanım buluyorum, onunla ilişkiye giriyorum. Daha da kötüsü sık sık hayat kadınlarına da gidiyorum. Gece eve döndüğümde, eşim yatmış oluyor. O masum yatışını seyredip, kendime o kadar kızıyorum ki. İçimden beni affetmesini diliyorum. Özellikle de sarışınlara karşı büyük bir tutkum var. Çevremdeki arkadaşların karısına, eş dostların kızlarına, akrabalarına hatta kendi baldızıma bile ilgi duyuyorum. Ama kesinlikle onlara elimi sürmem, ama içimdeki o itici sesi de durduramıyorum. Bana bu konuda yardımcı olursanız sevinirim. Bir psikoloğa mı gözükmem lazım?RUMUZ: G.U.G Sevgili oğlum, kendi kendini çok iyi tanımlıyor, çok güzel ifade ediyorsun.Y anlışının da farkındasın, bunun normal olmadığının da! Bu senin durumuna tıpta ‘satirizm’ denir. Erkeklerde aşırı cinsel istek sonucu, önüne geçilmez bir şekilde ilişkiye girme eğilimi, olarak tanımlanan bir rahatsızlıktır bu. Giderek acı veren bir saplantıya dönüşür. Nevrotik yapıdaki insanlarda daha sıklıkla görülür. Bu nedenle mutlaka bir psikiyatrik tedaviye ihtiyacın olduğunu söylemeliyim. Güzel yuvanın yıkılmasını istemiyorsan, tedavi görmelisin.