Paylaş
Sevgili Güzin Abla, lise mezunu, çalışan, boşanmış bir kadınım. Yarıyıl tatili nedeniyle bir süre için evde baş başa yaşamak zorunda kaldığım iki erkek evladım var. Biri lise bir, diğeri ise ortaokul ikinci sınıfta. İster istemez düşünüyorum, “Onların problemleriyle nasıl başa çıkacağım, onlara nasıl yaklaşacağım, bana yüreklerini açmalarını nasıl sağlayacağım?”
İkisinin de karneleri iç açıcı değil. Ancak bu konudan ziyade evlatlarımla aramdaki sorunları önemsiyorum. Siz birçok konuda insanlara yardımcı oluyorsunuz, onları rahatlatmaya çalışıyorsunuz, belki bana da bir çözüm bulursunuz.
Kısacası onların ergenlik sorunlarıyla nasıl başa çıkacağımı bilemiyorum. Çünkü biri ne kadar içine kapanıksa, diğeri de o kadar söz dinlemez ve saygısız.
Biri yaklaşmaya çalışmaya çalıştığımda hemen sessizliğe bürünüyor; diğeriyse ters bir tavır takınıp kapıyı vurup çıkıp gidiyor.
Yalnız bir anneyim, eşim yıllar önce bizi bırakıp gitti. Almanya’da kendine yeni bir hayat kurdu.
Orada evlendi. Bize zaman zaman maddi açıdan destek olsa da bu yeterli değil. Oğullarımın başında bir erkek olmayışı, bir otorite eksikliği oluşturuyor.
Bu yüzden onları düzgün bir şekilde eğitip yetiştiremedim, çok üzülüyorum. Bu konuda bana bir yardımda bulunabilir misiniz?
◊ Rumuz: Bir anne
YANIT
Sevgili okurum, özellikle babaları ortada olmayan, onun yakınlığını yaşamayan çocuklarda hayata karşı bir güven eksikliği oluşur.
Psikolog dostum Nurçin Çağlar’ın çok beğendiğim bir yazısını da sizinle paylaşmak isterim. Onun bu konuda daha önemli söyleyecekleri vardır:
“Öncelikle, çocuğunuzun sizden ayrışmaya çalışan bir birey olduğunu kabul edin. Çocuğunuza karşı tutumunuzda tutarlı olun. Kurallar konusunda çocuğunuza karşı açık, net ve kararlı bir söyleminiz olsun.
Ergenlik dönemi eğitim açısından da kritik kararlar alındığı, planlamalar yapıldığı bir dönem.
Sizin kendi yaşadığınız deneyimler sonucu oluşan fikirleriniz vardır; çocuğunuzun kararlarında kendi görüşlerinize dayanarak söz sahibi olmak istersiniz.
Ancak unutmayın ki, siz bu deneyimleri geçmişte elde ettiniz, çocuğunuz ise gelecekte yaşayacak.
O nedenle çocuğunuzun gelecekle ilgili tahminlerde sizden başarılı olabileceğini unutmayın. Ancak onun karar verme süreçlerinde ilgisiz ve kayıtsız da kalmamalısınız.
Onunla konuşmalı, deneyimlerinizi ona aktarmaya çalışmalısınız.
Yine de son kararı kendisi vermeli. Buna mukabil her zaman doğru kararı veremeyebilir.
Böyle bir durumda yapılacak en kötü şey, ‘Ben sana demedim mi?’ tutumudur. Ona herkesin kararlarında yanılabileceğini söyleyip çözüm yolları üzerinde birlikte kafa yorabilirsiniz.
Mümkün olduğunca onu anlamaya çalışmalısınız. Bunun için onun ilgi alanına giren konularda bilgi edinin.
Gerektiğinde onunla bunları konuşup paylaşabilmelisiniz.
Bunu yaparken onun arkadaşı olmadığınızı unutmayın.
Onun pek çok arkadaşı olabilir ama anne ve babası tektir.
Ona ‘Ben hep buradayım, istediğin an bana ulaşabilirsin’ mesajı vermelisiniz. İlgili olmalı ama üstüne fazla düşmemelisiniz. Arkadaş gibi olmalısınız, ama sizin annesi olduğunuzu unutmamalı.”
Paylaş