Paylaş
Bu sırrımı mutlaka birine anlatmalıyım rahatlamak için... Bu da siz olacaksınız çünkü sizin tarafsız, dürüst ve şefkatli biri olduğunuza inanıyorum.
Aradan yıllar geçtiği halde, aklımdan çıkmıyor ve vicdanımı zorluyor. Evli bir kadınım. Eşimi seviyorum, ondan çok da memnunum, beni sever, sayar, kollar... Ama uzun yıllardır evliyiz ve aramızda heyecan kalmamıştı.
Çalışıyorum, bir işyeri sahibiyim. Eşimin de benim de kazancımız yerinde. Ne yazık ki çocuğumuz olmadı.
Önceleri doktor doktor dolaştık ama sonunda bunu kabul ettik. Ama işte bu doktor doktor dolaştığımız sırada...
Bir hastanede bir röntgen uzmanıyla tanıştım. Adamı görünce anında vuruldum. Sanırım bu duygular karşılıklıydı. Raporumu vermek bahanesiyle özel telefonumdan beni aradığında, bunu hissettim.
Biraz konuştuk, bir kahve içimlik buluşmaya karar verdik...
Ve tahmin edeceğiniz gibi bir süre sonra kendimizi birbirimizin kollarında bulduk.
Ona çılgın gibi âşık olmuştum, o da bana. Dünyayı unutmuştuk, hiç kimse umurumuzda değildi. Sonuçta o da evliydi ve iki çocuk babasıydı. Artık düzenli olarak buluşuyor, birlikte bulutlarda yaşıyorduk...
Cinsel olarak inanılmaz bir uyum sağlamıştık. Tabii eşimin hiçbir şeyden haberi yoktu. Hâlâ da yok.
Ben sanki bambaşka biri olmuştum, aklım fikrim, dünyam, sevdiğim erkekteydi. Ve inanılmaz bir şey oldu. Hamile kaldım.
Oysa eşimle yıllardır bu mucizeyi bekliyorduk. O andan itibaren işte birden ayaklarım yere bastı, gerçek bir anda suratıma bir tokat gibi çarptı.
Ne yapacaktım, eşime bu kadar büyük bir kötülük yapamazdım. Ona kendine ait olmayan bir çocuğu, “Bu senin çocuğun” diye yutturmaya çalışamazdım. Yıllardır beklediğim bebeğe kavuşmuşken, ne yapacaktım...
Onu tek başıma doğuramazdım, eşime gerçeği anlatamazdım, sevdiğim erkek de bu çocuğu sahiplenemezdi. O da yuvasını ve iki çocuğunu terk edemezdi. Bunun bana bir ceza olduğunu, eşimi aldattığım için, ilahi adaletin kurbanı olduğumu düşünüyordum.
Dünyada en çok istediğim şeydi bu çocuk ama onu doğuramazdım, mümkün değildi. Doğurmadım da... Onu feda ettim ama kendim de yıkıldım, bittim. Ve bu olaydan sonra, sevgilimi terk ettim.
Şimdi ayrılalı yıllar oldu, onu hâlâ unutamadım. Ama eşime de hâlâ bir şey belli etmedim bugüne kadar...
Bu bir sır olarak kaldı hayatımda ama üzerime yıkılmış ağır bir yük olarak tüm dünyamı karartmaya devam ediyor. Bunu mutlaka biriyle paylaşmalıydım. Bu yüzden size yazıyorum... ◊ Rumuz: Büyük sırrım
YANIT
Çok çarpıcı bir öykü bu, gerçekten. Yaşadıklarını ve büyük sırrını bana anlatıp bir anlamda rahatlamak istemeni anlıyorum.
Bu saatten sonra yapılacak bir şey yok. Gerçekten de bu bir sır olarak kalacak hayatında ama seni kemirmeye devam edecek. Bu yaştan ve bunca yaşanmışlıktan sonra eşinin yıkılacağını düşünerek, ona gerçekleri anlatmaya cesaret edemeyeceğin ortada.
Adamcağızın dünyasını bir anda karartmak istemezsin, hatta kalp krizi geçirmesine neden olabilirsin.
Bazen hayat insana gereken dersi veriyor zaten. Başka bir derse gerek kalmıyor.
Bu nedenle, söylediğin gibi bütün bu yaşadıklarından sonra seni yargılamak istemiyorum. Hayat seni yeterince hırpalamış zaten. Nelerle karşılaşacağını bilemiyor ki insan.
Paylaş