Paylaş
İnsanların yüreğine seslenebilmek için bir yazı yolluyorum sana. Mücadeleye devam, vazgeçmek yok:
Bugüne kadar duymadınızsa eğer, ne yazık, çok şey kaybettiniz demektir. Müzikle aram hep iyi olmuştur. Hangi türü sevdiğime gelince; kulağıma hoş gelen hepsini diyebilirim ama elbet önceliklerim vardır, caz gibi. “Hafif müzik” diye nitelendirilen türden olanları, Selahattin Pınar bestelerinin, Zeki Müren’in yorumlarını, sonra Çaykovski’yi, Mahler’i… Yani ruhumu ve kulağımı okşayan, bazen de ruh halime göre içimde fırtınalar estiren türden olanları…
Ama ünlü bestecilerin eserlerini bile aratmayacak, inanılmaz güzel bir melodi vardır ki ne zaman dinlesem, ne zaman nerede kulağıma gelse, beni benden alan, ağlasam mı gülsem mi ne yapacağımı şaşırtan, bana insan olduğumu anımsatan o melodi, o sesleniş, o tını… Aman Allah’ım. Mutlaka ama mutlaka, bugüne kadar dinlemedinizse dinlemeniz gereken bir şarkı.
O şarkı anne kedilerin bebeklerini yemeğe davet eden şarkısıdır. Hayal kırıklığına mı uğradınız? Ne yapın edin bir kere olsun dinleyin. Bana hak vereceksiniz eminim.
Anne kediler, kendileri aç olsalar da, örselenmiş, hasta, sakat, yaralı olsalar da, bebeciklerine nereden bulurlarsa bulurlar, bir iki lokma yemeği ağızlarıyla taşıyıp getirirler. Bunu yaparken de o güzel genizlerinden öyle bir ses çıkarırlar ki dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sesi duyamazsınız.
Kaç kez şahit olmuşumdur, zavallı biçare perişan halleriyle, karınları zayıflıktan kasıklarına geçmiş, tüyleri yer yer dökülmüş, belli ki çok aç anne kediciklerin binbir güçlükle buldukları bir lokma yemeği bebeklerinin önüne bırakıp, o tatlı şarkı eşliğinde, yemeye davet ettiklerine.
Bu nasıl bir sesleniş, bu nasıl bir melodidir... Beni kendimden geçiren, dünyadaki en güzel seslenişi, tınıyı, melodiyi dinlerken, gözlerimi yaşlarla dolduran...
Hani şimdilerde zaman kıtlığından annelerin artık unuttukları ama eskiden bebelerini uyuturken söyledikleri ninniler vardı ya! Belki anlamsızdı “dandini dandini dastana, danalar girmiş bostana” gibi mesela…
Ama çok güzel gelirdi kulağa…
Hem dinleyen bebelere hem yanındakilere... İşte öyle, ona benzeyen... Ama bence daha kutsal, daha işlevsel çünkü bu anneler genelde aç, ağızlarındaki bir lokmaya çok muhtaçlar. Yine de hiç tereddüt etmeksizin o lokmayı bebeklerinin önüne, şarkıları eşliğinde bırakırlar.
Bir gariban anne sokak kedisine -ki şu sıralar sokaklarda, bahçelerde pek çoklar- bir iki lokma bir şey verin, sonra çekilin tenha bir yere izleyin; o lokmayı ağzına alıp bebeklerinin yanına koşuşunu, onları o eşsiz melodi ile çağırışını. Şu anda yazımı süsleyen anne kedi ve bebeciklerinin, evimin arka bahçesinde, o güzel şarkılarını dinliyorum, bir tabak yemek karşılığı.
ECE BİLGİN
Sevgili Ece’ciğim ben de şu anda senin yaşadığın bu mutluluğu yaşıyorum… Çünkü Datça’ da sitemizin bahçesinde iki anne kedi var, yavrulamış… 4’er tane de dünya güzeli bebek…
İşte ben de o annelerdeki fedakarlığı izliyorum, gözlerim dolarak…
Biz anneyi kuru ve yaş mamayla besliyoruz, onları götüremiyor tabii ama bir balık kafası ya da bir et parçası bulduğunda, doğru bebelerinin yanına…
Bazen büyük bir parça yakalıyor, zorlukla taşıyor ama onları yanına çağırıyor, asla kendi yemiyor. Ne diyeyim, bir annenin fedakarlığına en güzel örnek bu olmalı…
Anneleri zehirlenmiş kediciklerin nereye atıldığı bilinmiyor
Merhaba Güzin Abla, Kartal Toprak Yol’da bulunan Şok mağazası yanında yaşayan, anneleri on beş gün önce zehirlenmiş (kimin zehirlediği belli değil tabii) üç adet kedi yavrusunun hakkını aramak için size yazıyorum.
Mağaza önünde ürün paketlerinin altına giriyorlar diye mağaza personeli tarafından kutularıyla birlikte kimbilir nereye bırakılan, oratadan yok olan çaresiz yavruların hakkını aramak için yazıyorum.
Çalıştıkları mağazanın çıkarının her şeyden daha önemli olduğunu düşünen o insanlara karşı, ben de kedi yavrularının hakkını arıyorum.
Hiç kimsenin “Ben istediğimi yaparım” diyerek diğer canlıların yaşam hakkını elinden alıp onları sığındıkları küçücük yerlerinden etme hakkı yoktur.
Bu yapılan hayvan haklarına da aykırıdır. Çünkü bebecikler ölüme terk edilmişlerdir.
Sizden ricam lütfen bunu yazarsanız, belki o yavruları nereye bıraktıklarını söylerler. ( Sorduğum zaman sağlıklı cevap alamıyorum kaçamak cevaplar veriyorlar.)
Merhamete gelip yerlerini söylerlerse ben de, alıp onlara bakabileceğim bir yere yerleştirebilirim.
? AYNUR K.
Sevgili Aynur Hanım, yazınızı hemen yayınlıyorum ki, belki gerçekten insafa gelir de bebelerin nerede ölüme terk edildiklerini söylerler.
Umarım onlara çabuk ulaşırsınız çünkü başka kedilerin saldırısına uğramazlarsa bile, açlıktan ölebilirler. Allah minik dostlarımızın yardımcısı olsun.
Felçli dostlarımıza ücretsiz yürüteç
Çapa Grubu’nun kurucusu sayın Niyazi Çapa dostlarımız için bir atölye oluşturduğunu sahipli, sahipsiz ama bir yüreteçe ihtiyaç duyan tüm hayvanlara ölçülerin verilmesi halinde ücretsiz yürüteç yapacağını ve adreslerine kargo ile göndereceğini belirtmiştir.
Maddi karşılık talep etmediğini, sadece hayır olsun diye yapacağını, ücretini ödeyebilecek maddi duruma sahip hayvanseverlerin ise bulundukları ildeki hayvan koruma derneklerine ( bu vesile ile diğer hayvanlara da yardım edileceği düşüncesi ile) bağış yapmasını rica etmektedir. Önümüzdeki hafta atölyenin açılışı yapılacak. Hayvanlar için açılacak bu atölyede hiçbir ücret alınmayacak sadece kargo bedeli ödeyerek dostlarımıza yardım edebileceğiz. Protez gereken dostlarımızın da protezleri ücretsiz yapılacak.
Çapa Grubu’na ve sayın Niyazi Çapa’ya sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum. İletişim Niyazi Çapa
http://www.orsaortopedi.com/
Paylaş