Sevgili ablacığım, zor durumdayım. Belki bana bir yol gösterirsiniz. Ben evli ve boyunca çocukları olan 39 yaşında bir kadınım.
Benden yaşça oldukça büyük olan eşim uzun süredir felçli ve çalışamıyor. Ben çalışıp evime ve çocuklarıma bakıyorum. Eşimle, doğal olarak, uzun süredir karı- koca hayatı yaşamıyoruz. Yine de onu çok seviyorum. Bu arada komşum olan yaşlı hanım geçen ay aniden vefat etti. Bana her zaman ablalık yapmıştı. Onu severdim. Ama işte sorun bundan sonra başladı. Yine hemen hemen babam yaşındaki kocası, eşinin ölümünden birkaç gün sonra bana resmen asılmaya başladı. Hatta yolumu kesip bana açık açık, "Benimki öldü, seninki ise ölmek üzere. İkimizin de birbirimize ihtiyacımız var, ne dersin?" şeklinde bir şeyler söyledi. Öylesine büyük bir şok yaşadım ki, cevap bile veremeden oradan uzaklaştım. Ama o evde oturmak bile artık bana azap veriyor. Eşim hissedecek diye ödüm kopuyor. Bunca yıldır alıştığım ve anılarım olan bu evden bu adam yüzünden de ayrılmayı istemiyorum.
RUMUZ: SUÇ KİMDE
Sevgili kızım, önce bu adamla her türlü selamı sabahı kes, artık hiç görüşme. Eşin merak edecek olursa açık açık ondan hoşlanmadığını, görüşmek zorunda olmadığınızı, söylersin. "Eşi öldükten sonra onunla niye görüşeyim ki" dersin. Yine de anlamaması için elinden geleni yapmalısın, yoksa çok üzülebilir.
Kaçmak elbette ki çözüm değil. Onun yüzünden evinden barkından olacak değilsin elbette. Ona kapılarını kapatır, bundan böyle yüzüne bile bakmazsın, olur biter. Genç bir kadınsın, elbette ki eşinin yıllardır rahatsız olması, seninle normal bir beraberlik yaşayamaması seni üzüyordur. Ama eşine karşı duyduğun sevginin gücüyle, her dürüst ve aklı başında kadının yapacağı gibi, ona sonuna kadar sadık kalmak, senin için daha hayırlı olacaktır.
Bu komşunun kocası gibi insanlar, zaman zaman beni isyan ettiriyor. Dünya nasıl oldu da bu kadar düzeysiz insanlarla doldu bilemiyorum. Geçenlerde vefat eden hayvansever bir arkadaşımın eşine de, eşinin bir hanım arkadaşı cenazede, "Evlenirsen önce sırada ben varım, sakın unutma" demiş. Adam şaşırmış kalmış.
Şu koca dünyada bula bula onun oğlunu bulmuşum
Sevgili Güzin Abla, benim başıma gelen şanssızlık kolay rastlanabilecek bir şey değil. Ben 25 yaşında bir genç kızım. 3 yıl kadar önce ilk çalıştığım iş yerinde müdürlerden biri bana yakınlık gösterdi. Kendisi benden 24 yaş büyüktü. Yine de kısa zamanda ne yaptı yaptı ona bağlanmamı sağladı. Ona aşık olmuştum, gözüm hiçbir şeyi görmüyordu. Hatta onun evli ve çocuklu bir adam olması bile beni etkilememişti. Hep günün birinde benimle evlenebileceği hayali içinde, yıllar geçti. Ama biraz ısrarlı olunca beni ortada bırakıverdi. Hayallerim, dünyam yıkıldı. İş yerimi değiştirdim. Kendime yeni bir hayat çizmeye çalıştım. Ve bu arada çok iyi yürekli, sevgi dolu, yakışıklı ve ciddi bir gençle tanıştım. Onunla 7 aydır birlikteyiz. Benimle evlenmek istedi. Ve bir akşam beni ailemden istemeye geldiler. İşte o an beynimden aşağı kaynar sular indi. Karşımda duran, evleneceğim gencin babası, benim eski sevgilim çıkmadı mı?
Tabii birbirimizi hiç tanımıyormuş gibi davrandık. Ama daha sonra beni aradı, oğlunun peşini bırakmamı, aksi halde ona her şeyi anlatacağını, söyledi.
Şimdi ben böyle bir mutluluk yakalamışken, bu kötü rastlantı yüzünden sevgimden vaz mı geçmeliyim? Daha önce yaşadığım şanssızlık yüzünden, bu fırsatı kaçırayım mı?
RUMUZ: RASTLANTIYA BAK
Evet kızım, bu gerçekten çok kötü bir rastlantı. O müdürle ilişkin, şimdi senin de anladığın gibi, büyük bir hataymış. Ama saf ve iş hayatına yeni başlamış bir genç kızı pençesine düşürmeyi başaran o beyefendi de, makbul biri değil bence. Sen bu adamın tehditlerine aldırma. Böyle bir açıklama yapma cesaretini asla gösteremez. Çünkü bu durumda olayı eşi de öğrenecektir. Böyle bir rezalete asla katlanamaz. Hem eşini hem de oğlunu kaybedebilir. Madem bu genci seviyorsun, böyle anlaştığın bir insan çıkmış karşına onu kaybetmemek için mücadeleden kaçınma. Sonuçta eğer ortada utanılacak bir durum varsa, senin gibi gencecik, saf bir kızdan çok, onu ağına düşüren, tatlı sözlerle kandıran, iş yerindeki pozisyonunu kullanıp, ondan yararlanmaya kalkan o yaşlı kurt utanmalı asıl.
Mutlu etmek bu kadar mı zor
Öncelikle seni çok takdir ederek okuduğumu söylemek isterim. Ben 19 yaşındayım; 2 senelik bir beraberliğim var. Bu beraberliğimizi ailelerimiz de biliyor. Erkek arkadaşımın beni sevdiğini ve çok değer verdiğini görüyorum. Ben de onu seviyorum ama o kadar farklı biri ki; elimi tutması bile formalitelere bağlı... Ben yakınlık göstermesem, "Neden böyle uzaksın" demez... Bana "Her şeyin zamanı var, ben sana zarar vermek istemiyorum" diyor. Bana aşırı saygılı davranıyor. Aslında bu tutumu beni çok mutlu ediyor, ama artık aramızda o ilk günlerde yaşadığım heyecan yok oldu. Şimdiye kadar ondan bir tanecik gül veya hoş bir jest görmedim. İnsan sevdiğini hiç mi mutlu etmek istemez? Ben kaç kez ona hediyeler alıp, sürpriz yaptım ama o karşılık vermedi. Bu adamı nasıl düzeltirim, ya da düzeltebilir miyim? Bu şikáyetlerimi dile getirsem de üstünde bile durmuyor. Beraberliğimiz iyice sıkıcı hale geliyor. Lütfen akıl ver, ne yapmam gerekiyor.
RUMUZ: ELA
Bu zamanda erkekler de nasıl davranacaklarını bilemez oldular kızım. Biraz fazla heyecanlı ve sabırsız davransalar, flört ederken beraber oldukları genç kızı biraz fazlaca zorlasalar; bu defa, bana "Beni sevişmeye zorluyor, ne yapayım, ondan ayrılayım mı" diye yazıyorsunuz.
Saygılı davranıp, "Her şeyin zamanı var" diye daha ciddi davrananlar için de işte böyle, "İlişkimiz heyecanını kaybetti, sıkıcı olmaya başladı" diye yakınıyorsunuz. Onlar da ne yapsın?
Ha bak, sana çiçek getirmemesi, sana hediye almaması seni üzüyorsa, bir diyeceğim yok ama böyle düşünceli erkek inan bir elin 10 parmağını geçmez. Ona nasıl davranması gerektiğini, ancak böyle daha mutlu olabileceğini zamanla sen öğreteceksin.