Merhaba Güzin Abla; köşende zaman zaman cinsellikle ilgili bilgiler veriyorsun.
Yanlış anlama bunlar normal şeyler; tabii ki belli bir yaşta öğrenilmeli diye düşünüyorum. Ama inanır mısın, küçücük çocuklar bile artık her şeyi biliyor. Yani cinsel eğitimi vermeye bile gerek kalmamış.
Bundan 4 yıl önce bizim okulumuzda da bir firma hem kendi tanıtımını yaptı hem de bize bazı bilgiler verdi. Ben ortaokuldaydım o zaman, bize dağıttıkları şeyleri tüm kızlar süveterimizin içinde sakladık öyle çantamıza koyduk, erkekler görmesin diye... Belki bu utanç biraz aşırıydı, biliyorum ama gördükleri zaman da çok kötü, sulu, terbiyesiz şakalar yapacaklardı, kim bilir ne acayip sorular sorarak bizi utandırıp rahatsız edeceklerdi.
Bizim sınıfın erkeklerini iyi tanıdığımız için böyle yapmıştık. Ortaokul dönemim gerilerde kaldı. Şimdi bazı şeyleri daha iyi anlıyorum, ama cinsellikle ilgili tüm bilgileri edinme yaşı 17 - 18 yaşından önce olmamalı diye düşünüyorum. 18 yaşından küçük her birey hálá çocuk sayılmaz mı? Biliyorum cinsellik de hayatın bir parçası, erken yaşta öğrenilmeli. Ben bu tür ortamlara alışamadım belki de bu yüzden tuhaf geliyor. Sence yanlış mı düşünüyorum? Mahallemizde nelere şahit olmadım ki... 5 - 6 yaşlarında çocuğun bile cinsellikle ilgili bilmediği şey ya da küfür yok. Artık sokakta gördüğüm her çocuğa şüphe ile bakıyorum. İçimden diyorum ki "Böyle sevimli görünüyor ama acaba neler biliyor, hangi küfürleri sıralıyor" Bana da cevap yazarsan gerçekten sevineceğim.
RUMUZ: UNKNOWN PLACE
Sevgili kızım, sanırım okulda size dağıtılan adet döneminde kullanılan petlerdi. Bundan 4-5 yıl önce bu kadar utangaçlık yaratan bu nesnelerin, bugün TV’lerde rahatlıkla reklamı yapılabiliyor. Yıllar geçtikçe, düşünceler de değişiyor. Bugün artık gençler, kız arkadaşlarının adet günlerinden haberdarlar.
Ben cinsel eğitimin, ortaokuldan itibaren verilmesinden yanayım. Çünkü gördüğüm kadarıyla günümüz gençleri 15- 16’ya varmadan flört etmeye başlıyorlar. Hatta bugün bile kızların 16’sında evlendirildiğine şahit oluyoruz.
Bana yazan genç delikanlılar cinsellikten habersiz olmanın getirdiği korkuyu yaşıyorlar. Genç kızlar ise tüm bilmiş hallerine rağmen, hálá bekaret ve gebelikle ilgili yalan yanlış bilgiler nedeniyle endişe içindeler. Kısacası bu konudaki cehalet hálá şaşılacak düzeyde.
Evet; senin dediğin gibi sokaktaki çocuklar cinsellikle ilgili küfür ve espri yapıyor ama bakalım gerçek anlamda neyin ne olduğunu biliyorlar mı? Ben bu yüzden, çocukların kulaktan dolma saçma bilgiler yerine okulda cinsellikle ilgili ciddi eğitimcilerden bilgi edinmeleri gerektiği inancındayım. Bu eğitim eksikliğini hasbelkader köşemden gidermeye çalışıyorum.
Kendimi sevgisiz ve çok yalnız hissediyorum
Sevgili Güzin Abla, babamı küçük yaşta kaybettim, bana akrabalarım bakıyor. Şu anda, üniversitede okuyorum. Ancak kendimi çok yalnız hissediyorum. Bana baksalar da biliyorum ki ailemden hiç kimse beni sevmiyor. Onlara yük olduğumu düşünüyorum. Bu nedenle bunalıma girdim.
RUMUZ: ŞANSSIZ KIZ
Canım kızım, babanı küçük yaşta kaybetmen gerçekten çok üzücü ama annenden hiç söz etmemişsin. Akrabaların seni bu günlere kadar getirmişler. Sana üniversitede okuma imkanı sağlamışlar. Bu çok büyük bir şans kızım. Sana liseyi bitirince "Hadi çalış, artık kendine bak" diyebilirlerdi. Ben seni sevmediklerini sanmıyorum. Belki sevgilerini göstermeyi bilmeyen, sevgi ve şefkat içeren davranışlardan kaçınan insanlardır. Bu durumda onlara sen yaklaş, "Yük oluyorum" gibi saçma düşünceler yerine, minnet duygularını belirtecek şekilde sevgi göster onlara. Sevimli, güler yüzlü bir genç kız ol. İşte senden bekleyecekleri tek karşılık budur. Zaten üniversiteyi bitirince çalışma hayatına atılacaksın, minnetini o zaman belli eder, gönüllerini almayı başarırsın.
Annem, babamın sorumsuzluğu ve yalanları yüzünden çöktü
Sevgili Güzin Abla, ben Almanya’da doğup büyüyen 17 yaşında bir genç kızım. Benim sorunum ise babamın çok yalan söylemesi. Sıradan şeyleri bile olduğu gibi anlatmayan bir insan. Gereksiz yalanlarla annemin kalbini çok kırdığı oldu. Annemle babam 25 senelik evliler; görücü usulüyle evlenmişler. Annemin Türkiye’de bir sevdiği varmış ama ona vermemişler. Annem çok neşeli, candan biridir. Çevresine huzur katan bir insandır. Babamsa tam tersine, içine kapanık, şakadan anlamayan, bir adamdır. Annem bunca yıl bir fabrikada çalıştı, kazandığı parayı tutmasını bilen bir kadın. Annem para biriktirdikçe, babam harcadı. Hem de annemin haberi olmadan. Orada burada... Annem, birkaç kez yalanını yakalayıp, babamın yüzüne vurdu. Ama değişen bir şey olmadı. Annemin bu duruma nasıl üzüldüğünü görüyor ama ben ve kardeşlerim hiçbir şey yapamıyoruz. Üstelik babam, annemden parasını gizliyor. Annemin sağlam kalmış bir yeri kalmadı. Kemiklerinden rahatsız; gün geçtikçe çöktüğünü izliyorum ama elimden bir şey gelmiyor; sadece onu bu halde görmek beni kahrediyor...
RUMUZ: YALANDAN NEFRET EDİYORUM
Sanırım, baban yalan söylemekle yetinmiyor, annenin biriktirdiği parayı orada burada, belki de başka kadınlarla harcıyor. Annenin en büyük üzüntüsü de bu olmalı. Üstelik kadıncağız, ömrünü çalışarak tüketmiş, hastalık sahibi olmuş. Sizler için bir kenara üç kuruş koymaya bakmış... Baban ise büyük bir sorumsuzluk içinde, bu parayı şu ya da bu şekilde harcıyor. Evliliğinde hiç mutlu olamamış, annenin sanırım en büyük tesellisi siz çocukları olmalısınız. Annenle babanın arasına girmek, elbette ki sizin işiniz değil ama siz annenize sevginizle, ilginizle, onu çok iyi anladığınızı göstererek destek olabilirsiniz.
Senin gibi 17 yaşında, henüz hayatının en güzel yıllarında olan bir genç kız için, bütün bunları yaşamak elbette hiç kolay değil. Ama güçlü olmalı, annene destek vermeli, kardeşlerinle bir bütün oluşturmalısınız. Baba gibi, ailenin temel direği ve çocuklarının gözünde güven abidesi olması gereken birinin, çocuklarına bu yalancı imajıyla, ne kadar kötü bir örnek olduğunun acaba farkında mı? Sanırım sizden gereken saygıyı ve sevgiyi görmediğinde, en büyük hayat dersini alacaktır.