Paylaş
5 yıl süren bir ilişkinin ardında paramparça bir kalp kaldı bende. Herkes etrafımda el pençe divan dururken, yüreğim, beynim sadece bir kişinin peşinden gitti. Fakat her konuda yanında olduğum sevdiğim artık beni sevmediğini söyledi. Ne hallere düştüm, bir ben bir Allah bir de annem bilir.
Çok sevdim, ellerim onunla bütünleştiği anlarda inanılmaz bir güç verdi bana. Gözlerim onunla kavuştuğu an cennetin kapılarını bana açtı, hayatım boyunca yaşayamadığım mutluluğu verdi. Şimdi ise gitti.
Geride kırık bir kalp ve hastanelerde yatmak zorunda kalan bir beden bıraktı. Onu içimden söküp atmak istedim, olmadı, yapamadım. Aradan ne kadar zaman geçtiyse de hâlâ nefes gibi içime doluyor, kan gibi hücrelerimde yaşıyor. Ama artık bitecek bu korku filmi... Bir kaç güne kadar hafızamdan silinecek biliyorum. Sevgililer Günü ona ne bir gül vereceğim ne de bir gülümseme alacağım karşılığında...
Mecnunu bedenimde yeniden yaşatan Leylam seni unutmak için birçok şeyden vazgeçeceğim. Seni çok sevdim kır çiçeğim, soldum gittim senin yüzünden.
RUMUZ: RUHUM SENİN
Sevgili oğlum, çok acı çektiğin belli oluyor satırlarından ama inan teselli için söylemiyorum. Her aşk, her sevgi bir gün gelip unutulur. Zamanın silip yok etmediği hiçbir acı yoktur. Sevgi ve aşk eğer karşılıklı ise keyif verir, mutluluk verir. İnsanoğlu sonuçta bencildir, kendine dönüktür, kendini sever.
Sevilmediğini, istenmediğini bile bile sevgisini tek başına, karşılıksız bir aşkla yürütmeyecek kadar da akıllıdır. Bana kalırsa sen bu genç hanımı sevdiğin için, ona sevgi gözleriyle baktığın için bu mutluluğu yaşamışsın.
Onun sevgisi değil, senin yüreğindeki sevgi sana güç vermiş, mutluluk vermiş. Bak göreceksin, bir gün gelip unutacaksın. “Kalbin başka sevdalara kanat açacak” şairin dediği gibi...
Asla umutsuzluğa kapılma.
Şaşkınbakkal’dan yazan Z. E. Hanım’a
Mektubunda bana defalarca mail ve faks yolladığını, 15. 01.2008 tarihinde sadece Güzin Abla ile e- posta yazışmaları için açmış olduğu mail adreslerinden bana ulaştığını, tekrar tekrar bana yazdığında “yakında yayınlayacağım” dediğimi belirten genç hanım, daha önce ekim ayında köşemde çıkan bir mektuba cevap vermek üzere yazmış. Şimdiki faksında açıkça belirttiği adını hatırlayamadım. Arşivimde bu konuda, değişik mail adresleriyle bana ulaşan bazı erkek adlarıyla gönderilen mektupları ise yayınlayıp yayınlamadığımı hatırlayamadım. Geçmişe yönelik maillerin çoğunu atmak zorunda kalıyor, buna da üzülüyorum. Günde yüzlerce mail, faks geliyor. Buna karşılık günde 2 ya da 3 mektuba cevap verebildiğimi görüyorsunuz. Bilgisayarım sürekli hafızasının dolduğuyla ilgili uyarı verdiğinden, tüm yayınlanan mektupları saklama imkanım da yok.
Fakslar ise, gazetemde birikip bana yollanıyor. Ancak zaman zaman elde olmayan nedenlerden içlerinden kaybolanlar da olabiliyor.
Bu genç hanımın asıl şikayeti ise benimle yazışmak üzere aldığı özel mail adreslerine, değişik yerlerden aşk teklifleri ya da ahlaksız teklifler içeren yazılar gelmesi…
Çok haklı olarak üzülmüş. Ben genellikle okurlarımın gizlilik isteklerine sonsuz saygılıyımdır. Ancak “Mail adresimi yayınlayın” diyenlerinkini yayınlarım. Kendisi 4 sayfalık bir mektuptan söz ediyor. Bu kadar uzun bir mektubu yayınlamışsam da kısaltmış olmam gerekir.
Yine benimle iletişim amaçlı aldığını söylediği mail adreslerinin başkalarının eline nasıl geçtiği hakkında hiçbir fikrim yok. İstemeden ona rahatsızlık vermiş olmaktan da gerçekten üzüntü duydum. Ama sanırım bu mail adreslerini iptal ederek (ki sadece benimle yazışmak üzere kullanıldığına göre) bu sıkıntıdan çabucak kurtulabilir.
Günümüzde insanlar çok saygısız…
Zaman zaman bu ileri yaşımda, bana yönelik çok çirkin teklifler içeren mailleri ister istemez görüyor, o insanlar namına hicap duyuyorum.
Bu tür internet yazışmalarına yasal olarak bir önlem alınamıyor. Alınabilseydi keşke…
Kimse bu cesareti bulamazdı.
Paylaş