17 yaşında bir genç kızım. Türkiye’de genç bir kız olarak yaşamak neden bu kadar zor anlamış değilim. Bazen keşke erkek olsaydım, diye dua ediyorum.
Merhaba Güzin Abla, ben 17 yaşında bir genç kızım. Türkiye’de genç bir kız olarak yaşamak neden bu kadar zor anlamış değilim. Bazen keşke erkek olsaydım, diye dua ediyorum... Sana geçenlerde tanık olduğum bir olayı anlatmak istiyorum. Okulumuza yurtdışında doğup büyümüş aslen Türk bir kız geldi. Kendisi fazlasıyla rahattı. Babasıyla annesi ayrılınca, annesiyle beraber yurda dönmüşler. Ülkemizin gelenek göreneklerine, örf ve adetlerini, yaşam şartlarını bilmeyen biri tabi ki de buraya ayak uyduramayacaktır ya da uyum sağlaması uzun sürecektir. Bunu fırsat olarak görüp bunu değerlendirmeye çalışanlara mutlaka birileri bir ders vermeli. Sonuçta bu yeni arkadaşı kendi içimize aldık, onu kendi çabalarımızla korumaya çalışıyorduk. Babasından aldığı ağır darbe onu yeterince yıkmıştı zaten. Akşam okul çıkışında bizim okulun önünde birkaç kişi yemlerini bekleyen aç kurtlar misali onu bekliyorlardı. ıçimiz el vermedi onu tek başına bırakmaya ama bizim için de tehlikeliydiler. Onunla vedalaştıktan sonra hepimiz kendi yolumuza gittik. Bu arada söylemek isterim ki, Türk olmaktan gurur duyuyorum fakat kimi Türk erkeklerini görünce de içim acıyor. O kız bir ay boyunca okula gelmedi, bir haber alamadık. Okuldan kaydını aldırdığını öğrendik, üstelik evlerinden de taşınmışlar. Kim bilir ne yaptılar o kıza? Soruyorum sana şimdi, ablam bu ülkede kız olmak suç mu? Biz de biraz saygı istiyoruz, biraz olsun bizi de insan yerine koymalarını, erkeklere tanınan hakların hiç değilse yarısını istiyoruz. Tek başımıza dışarıda dolaşırken rahatsız edilmek istemiyoruz. Kendimizi kendi memleketimizde güvende hissetmek istiyoruz. “Namus” diyerek ortalığı inleten erkekler, annesine, kız kardeşine, sevgilisine, eşine, kızına yan baktı diye adam öldürenler; bizim de bir namusumuz olduğunu, bizim de babamız veya ağabeyimiz olduğunu bilmiyorlar mı? Bize sataşırken neden bu kadar acımazsızca hareket ediyorlar? Yoldan bir kız geçtiğinde neden ağızlarının suyu akıyor? Bu dünyada sadece erkekler yok, anlasınlar artık! Rumuz: Utanıyorum, utanıyoruz
Seni çok iyi anlıyorum, güzel kızım... Uyarılarını da haklı buluyorum. O genç arkadaşınız için gerçekten çok üzüldüm. Ama keşke ona biraz daha sahip çıksaydınız, en azından onu bu gençlere karşı uyarsaydınız. Belki o yurtdışında alıştığı ortamdaki gibi davranmak istemiştir. Ama onu anlamayıp, yanlış yorumlamışlar anlaşılan... Kim bilir neler yaşadı o kızımız!
Gururlu olun ihaneti asla affetmeyin
Belçika’da yaşayan bir okurunuzun yazısını okuduğumda şoke oldum. Neden kadınlar bu kadar gurursuz anlamıyorum. Ben de bir kadınım ama benim anlayışımdaki kadın bu değil. Kadının bir duruşu bir gururu bir ağırlığı olur. Bu hanım, “seviyorum” dediği eşinin hep ihanetiyle karşılaşıyor ve her seferinde affediyor. İhanet bana göre affedilemez, eğer bir kere affetmişsen, arkası gelmez. Affetmek her zaman yeni bir ihanete hazır ol demektir. Biz kadınlar nedense eşlerimiz ihanet ettiğinde hep onları suçlarız. Oysa suçlu aslında biz kadınlarız, bunu göz ardı etmemek lazım. Lütfen kadınlar kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğrensinler, gururlu olsunlar... Aciz kalıp, ihanete boyun eğmesinler. Rumuz: Başak
Sevgili kızım, son satırlarına katılıyorum, kadınlar ayakları üzerinde durmalı, ekonomik nedenlerden eşlerine bağımlı olup, her şeye razı olmak zorunda kalmamalılar... Bu doğru ama, kadınların zaman zaman eşlerine karşı sevgileri, çocuklarının babalarına bağlılığı nedeniyle affetmek durumunda kaldıkları da bir gerçek. Bence, kocalarının ilk önemsiz kaçamağını, çok ciddi bir ihanet olarak kabul etmeyip, affedebilirler. Ama uzun süreli ve tekrar eden ihanet elbette ki affedilemez, böylesi kadının zaafını gösterir.