Paylaş
Birlikte olduğum bir genç vardı. Onunla dört buçuk sene önce bir şirkette tanıştık ve birlikte olmaya başladık. O zamanlar erkeklere karşı güvenim yoktu. Bir iki kere ayrıldık ama dayanamayıp tekrar birleştik. Bir sene sonra o askere gitti. Gitmeden önce kendi aramızda yüzük takmıştık, birbirimizi sonsuza kadar bırakmayacağımıza dair yeminler etmiştik. O gelinceye kadar her gece onunla sabahladım, gecem gündüzüm onunla geçti. Allah’ın izniyle sağ salim geldi. Her şey çok güzel gidiyordu. Ailesiyle de tanışmıştım. Bana o kadar iyi davranıyorlardı ki...
Ailesini kendi ailem gibi benimsemiştim. Bir süre sonra da aileler birbirleri ile tanıştı. Her şey iyiydi ama ne olduysa yazın memleketleri Afyon’a gidip, üç ay kalıp döndüklerinde oldu. Bana karşı çok soğuk davranmaya başladılar ve zorla ayırdılar bizi. Neden böyle yaptıklarını öğrenmek için telefon açtım, bana tek sebep olarak farklı memleketten olduğumu söylediler. Oysa aramızda herhangi bir mezhep farkı da yoktu. Bu zamana kadar herhangi bir hatam ya da kusurum olmamış onlara karşı ama böyle karar almışlar.
Sevdiğim genç de elinden geleni yaptı ama başarılı olamadı. Ailesi “ya biz ya o” demiş. “Mecburen ayrılacağız” diye yarı yolda bıraktı beni. Önceleri benim ailem de istememişti ama ben bir şekilde onları ikna etmeyi başarmıştım ama o yapamadı, pes etti. Şimdi üç aydır ayrıyız ve bu üç ay boyunca gözümden yaş eksik olmadı. Ben onun için her şeyi göze almıştım, ne derlerse kabul etmiştim. Ama onlar benim sevgimi anlayamadılar. Bana “Üç ay sonra unutursun” dediler. Oysa ben onu günlük veya aylık sevmedim ki, benim sevgim bir ömürlüktü. Evlilik planları kurup şimdiden doğacak çocuklarımızın isimlerini bile koymuştuk ama hepsi hayal oldu. Sanki Sivaslı olmam suçmuş gibi? Her şey annesinde bitiyor. Annesi ikna olsa hiç beklemeden evleneceğiz ama olmuyor.
Geçen bayram da ailesiyle birlikte Afyon’a gitti. Orada ailesinin gösterdiği bir kızla konuşuyormuş şimdi. Hiç mi sızlamadı yüreği? Yine aynı iş yerinde çalışıyoruz, onu her gün gördükçe canımdan can gidiyor. Şimdi diyeceksin ki, “ayrıl işyerinden, unut, yeni bir hayat kur kendine”...
Ama neden ben çıkayım benim hayatımı o kararttı, beni o öldürdü, beni o yarı yolda bıraktı... Kendi istediği için değil ailesi istediği için yapıyor bunu, biliyorum.
Önceleri karanlıktan korkar, yağmurdan ürperirdim. Şimdi karanlıklar sırdaşım, yağmurlar ise gözyaşım oldu.
? RUMUZ: YIKILMIŞ HAYALLER
Evet kızım aynen böyle söyleyeceğim “İş yerinden ayrıl, başka işe gir, onu görme ve konuşma fırsatın olmasın, yoksa onu unutamazsın?” diyeceğim. Bu yaptığın kendi kendine eziyet, bir tür mazoşizm çünkü. Onu unutmak istiyor musun gerçekten? O her gün karşında. Bu şekilde nasıl unutursun, söyle bana?
Ama sen hâlâ umutlusun sanırım. Bütün mesele burada. O ailesinin sözünden çıkamıyor, zayıf yapılı bir genç. Zaten eminim yazın gittiklerinde bir kız bulmuşlardır ona. Tabii aile zoruyla da olsa kabul etmiş olmalı. Şimdi büyük ihtimalle onunla evlilik hazırlığı içinde?
Daha ne bekliyorsun? Nasıl hâlâ umutlanıyorsun? Kızma bana kızım, ama başka çıkar yolun yok. “Gözden ırak, gönülden ırak” demiş büyüklerimiz. Bu sözün çok büyük gerçek payı var.
Unutmak için, kalbine taş basacaksın, başka işe girecek, kendine yeni çevre edinecek, başka uğraşlar edineceksin. Zamanı gelince bir başkasını da seveceksin?
Paylaş