Sevgili Güzin Abla; yazılarınızı senelerdir sürekli takip eder ve cevaplarınızı çok beğenirim.
Bu yazı benim ve benim gibi genç kızlar için çok önemli. Ben 20 yaşında bir genç kızım; 18’imde çok yanlış bir evlilik yaptım ve iki ay sonra da boşandım. Herkese şunu tavsiye etmek istiyorum; her şeyden önce, hayatta herkes zalim, acımasız ve vicdansız olabiliyor ama anne babalar asla... İnsanın ailesi insana en yakın dostudur. Her zaman annemi çok üzerdim; onun yerinde olsam yaptıklarımdan sonra yüzüme bakmazdım. Bütün bunlara rağmen onlar bana kucak açtılar, kol kanat gerdiler. Boşandıktan sonra ayaklarımın üzerinde durabilmek için çalışmaya başladım ve liseyi iyi bir dereceyle bitirdiğim için de üniversite sınavlarına girmeye karar verdim. Bu yılki ÖSS’ye girdim. Umarım beklediğim mesleği elde ederim.
Asıl problemimi kendi başıma çözemiyorum. Lütfen bana bir yol gösterin. Çalışmaya başladıktan sonra kimseye yük olmamak için, ev arkadaşlarımla kalmaya başladım. İyi bir şirkette çalışıyordum. Ortak iş yaptığımız bir başka şirketten biriyle tanıştım. Benden hoşlandı; ben de ona evlenip boşandığımı anlattım. Tüm bunlara rağmen beni sevebileceğini ve geçmişimin önemli olmadığını söyledi. Tam 1 yıl 2 aydan beri neredeyse problemsiz diyebileceğim güzel bir ilişki sürdürüyoruz. Birlikte, aynı evde yaşıyoruz ama ben artık evlenmek istiyorum. Sevgilim beni çok seviyor, bunu biliyorum; ailesi de öyle. Ben de böylesine anlayışlı bir ailem daha olduğu için çok seviniyorum. Onlar beni kızları gibi görüyorlar ama sevgilim henüz hazır olmadığını, evlenemeyeceğimizi; o ne zaman isterse o zaman evleneceğimizi söylüyor. Ben ailemin artık bu durumu öğrenmesini, tam anlamıyla mutlu bir yuva kurmayı istiyorum. Zaten yavaş yavaş eşyalarımızı, mobilyalarımızı almaya başladık. Belki de "Her şeyimiz tam olmadığı için istemiyor" diyorum ama eşya benim için önemli değil ki... Zamanla her şeyimizi alabiliriz. Sence çok mu acele ediyorum abla?.. Böyle devam etmesini istemiyorum. Benimle evlenmezse bu kadar sevmeme rağmen onu terk etmeyi bile düşünüyorum. Onu beklemeli miyim yoksa kendi yolumu mu çizmeliyim? Ama aynı zamanda o kadar anlayışlı, iyi biri ki ben ne istersem yapmak için çırpınıyor ve benim üniversite okumamı en az benim kadar istiyor.
Ne olur bana söyle, onu nasıl ikna edebilirim? Ya da acele etmemeli miyim? Herkesin hayatına ışık saçtığın için herkes ve kendi adıma teşekkür ederim.
RUMUZ: ACELECİ KIZ
Sevgili kızım; şimdi yeni moda, evlenmeden birlikte yaşamak... Hani neredeyse aileler de bu duruma hak verir gibiler, ses çıkartmıyorlar. Hadi sen evlenip ayrılmışsın, çalışıyor ve ayaklarının üzerinde duruyorsun... Ama henüz üniversite talebesi gencecik kızlar bile bu modaya ayak uydurdular. Ve tabii erkekler sorumluluktan pek korkar ve kaçarlar ya; bu onların pek işine geliyor.
Öyle ya, evlilik olmayınca, sahiplenmek de yok... Kafası kızınca, bavulunu alıp, gidiverirsin, olur biter... "Herkes kendi yoluna" deyiverir, ilişkiyi bitirirsin...
Ancak senin sevdiğin adam, her ne kadar "Boşanmış da olsan seni sevebilirim" diye çok aptal bir laf etmiş de olsa anlattığına göre sana değer veriyor, seninle uyumlu bir beraberlik sürdürüyor. Yine de evlenmeyi istemek en büyük hakkın. Yalnız, erkekler üstüne gidildikçe, zorladıkça evlilikten kaçarlar kızım... Henüz çok gençsin, mutlu olduğun ve sevdiğin bu adamı biraz daha bekleyebilirsin. Her Allahın günü bu konuyu açmaktansa (ki bu onları deli eder) son kez ve açıkça, seninle evlenmeyi düşünüp düşünmediğini, sorabilirsin. Kesin bir cevap ve çok yakın olmasa da bir tarih istersin. Ama sakın dır dır etme.
Babam bizim kazancımızı kadınlarla ve kumarda yiyor
Güzin Abla; artık dayanacak gücüm kalmadığı için son çare olarak size yazıyorum. Annemle babam 22 yıllık evliler. Biz iki kardeşiz. Ne yazık ki babam çapkın ve kumarbaz bir adam... Bir ara benim ve kardeşimin ısrarlarıyla düzelir gibi oldu. Ancak bu çok kısa sürdü ve tekrar eski günlere döndü. Hayat kadınlarıyla gezmeye, kumar oynayıp içki içmeye başladı. Ben ve kardeşim çalışıyoruz. Kardeşim benden iki yaş küçük. Ben 21 yaşında bir gencim. Ve artık bu hayata tahammül edemez oldum. Kız kardeşimle evden ayrılmayı düşünüyoruz. Ama ben annem için endişe ediyorum. O tümüyle yalnız ve desteksiz kalacak. Yoksa ben de arkama bakmadan her şeyi bırakıp gitmeli miyim? Ya da kalıp, evimizi, ailemizi yıkan, paramızı kumara ve kadınlara yatıran, benim ve kardeşimin kazancıyla bile kumar oynayan bu adama haddini bildireyim mi? Bu duruma daha fazla dayanamayacağım, elimden bir kaza çıkacak. Yine de annem için katlanmaya çalışıyorum.
RUMUZ: BU NASIL BABA
Sevgili oğlum; mektubundan aklı başında bir genç olduğun anlaşılıyor. Elbette annene ve kardeşine sen destek olmayı sürdüreceksin. Annen için endişe etmekte haklısın. Sizler de olmasanız, anneciğin ne yapar? Aslında iki kardeş evden ayrılmayı düşüneceğinize, bir karar almalısınız. Artık sizin alın terinizi kumarda, içkide ve kadın peşinde harcayan babana para vermemelisiniz. Onun düzelebilmesi için ciddi bir tedaviye ihtiyacı var. Onu bir uzmana gitmesi için ikna edin. Alkol ve kumar kişide bağımlılık yapan, kişinin gerçek sorunlarını bir süre için unutmasını sağlayan zararlı alışkanlıklar. Sonuçta bu adamın babanız olduğunu, belki de yardıma ihtiyacı olduğunu bir düşünün. Baktınız düzelmiyor o zaman anneni de alır, başka bir eve taşınır, onu düşünmesi için yalnız bırakırsınız. Belki tedavi görür, aklı başına gelir.
Onlar ölmeyebilirdi
"Lösemi hastası Volkan Dündar 13 yaşındaydı. İlik nakli için yıllarca sıra bekledi. Bir gün beklenen telefon geldi. Nakil için sıra geldiğini söylediler. Ancak Volkan bu telefondan 4 gün önce ölmüştü. Son 10 ayda 15 lösemili çocuk, uygun ilik bulunduğu halde hastanede yatak bulunamadığı için yaşamını yitirdi."
Çağdaş ve aydınlık toplumlarda değil yüzlercesi bir çocuğun bile ölümünde duyarlı ve aydın insanlar seslerini yükseltmekte, sorumlulardan hesap sormaktadırlar.
Bizde nakil için en yakın 3 ay sonrasına randevu veriliyor. Yani bir anlamda beklerken öl deniliyor.