Birçok okurumun altına imza atacağı bir evlilik öyküsü
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Genellikle kadınlar hep eşlerinden yakınırlar; "Neden ben böyle bir evlilik yaşıyorum, bunu hak etmemiştim" diye...
Yakınmalar hep birbirine benzer. Acılar, beklentiler, yaşanan yalnızlık hissi, aşağılanma, sevgisizlik, ilgisizlik... Hangi evlilikte yok ki? İşte pek çok evliliğe örnek gösterilebilecek bir öykü. Hemen hemen birçok okurumun altına imza atabileceği, "Yoksa bu benim eşim, benim evliliğim mi?" diye hayretle okuyabileceği bir evlilik öyküsü bu. Eminim herkes, hepimiz, kendimizden bir şeyler bulabileceğiz bu yaşananlarda... Ancak evlenmek istemeyen, evliliğe hazır olmayan bir adamı zorlamak niye? Başından beri belli değil miymiş olacaklar. Yine de boşanmadan önce, evlilik terapisinin ikisine de yararı olacağını düşünüyorum.
EVLİYİM AMA ÇOK YALNIZIM
Sevgili Güzin Abla, aslında sana neden yazdığımı bile bilmiyorum çünkü sorunun çözümünün kendi içimde olduğunu hissediyorum. Ben 28 yaşında, üniversite mezunu çalışan bir kadınım. 4 yıldır evliyim, öncesinde de eşimle uzun süre beraber yaşadık. Aslında evlenirken de eşim pek istekli değildi. Ailem beraber yaşadığımızı öğrendiği için bizi bir anlamda zorladı. Eşim de evlenmeye itiraz etmedi ama her fırsatta da aslında evlenmek istemediğini belli etti.
Eşimin o zamanki, beni kıran tüm davranışlarına çok üzülen ailem buna rağmen hep bize destek olmayı sürdürdü. Hálá da olurlar. Evlenmeden önce de eşimle çok iyi geçinemezdik, sık sık kavga ederdik. Ama ayrılamazdık. Evlendikten sonra da durum pek değişmedi.
Düğünümüzden sadece birkaç ay sonra artık dayanamadığım için babamı çağırdım, geldi hem benimle, hem de eşimle konuştu. Onun üzerine aramız biraz düzelir gibi oldu. Ama çok geçmeden her şey eskiye döndü, hatta giderek daha da kötüleşti. Eşim işinden ayrılmıştı, yaklaşık 1 yıl boyunca iş aradı. Zaman zaman kısa süreli işlere girdi, çıktı. Problemlerimiz de artarak devam etti. Hep idare etmeye çalıştım.
Çok başarılı olduğumu iddia edemem, çünkü arada benim de sinirlerime yenildiğim oldu. Alttan alsam da hiç işe yaramadı. Bu süre içerisinde defalarca ayrılmaya karar verdik. Ama nedense ne kadar geçinemesek de, bir türlü yapamadık. Her nedense, birbirimizi ne kadar sevdiğimizi de, sadece ayrılmaya karar verdiğimiz bu anlarda anlıyorduk. Şimdi eşimin iyi bir işi var, kendisi de mutlu. Ama sorunlarımız yine bitmedi. Hafta sonları uyanır, kahvaltı eder ve dışarı çıkar, arkadaşlarının yanına gider. En erken döndüğü saat gece 11-12’dir.
Hafta içi de iş çıkışı mutlaka arkadaşlarıyla buluşur onlarla bir süre kalır. İşte benim şikayetlerimden biri de bu... Aslında çok yalnızım. Arkadaşlarım var tabii ama onun gibi çok sık görüşemiyorum. Zaten fırsatım olsa da ben eşimle zaman geçirmek istiyorum. Ama o mecbur olmadığı sürelerde benimle olmuyor, onları tercih ediyor. Ama onlarla da mutlu olmadığını duyuyorum.
Bir süre önce o gruptan bir arkadaşı geldi evimize. Eşimin ne kadar mutsuz olduğunu fark etmiş. Beraberce sohbet ettik. Belli etmeden eşime öğüt verdi. Ama eşim anlamak istemedi. Zaten beni en çok üzen ikinci davranışı da bu; her şeyin en doğrusunu hep kendisi bilir.
Birisi kendisine yanlış olduğunu söylese de yanlış olduğunu bilse de, o inadına tersini yapar. Her kim olursa olsun kimsenin lafıyla hareket etmek istemez. Bence birinin sözüyle, özellikle de benim sözümle hareket etmek anlamsız bir gurur meselesi yaratıyor onda.
Sonuçta evliyiz ve zaman zaman birlikte almamız gereken kararlar oluyor. Eğer fikrimi önce ben söylemişsem mutlaka tersini söylüyor ve tersini yapıyor. Sonuçta yanıldığı gün gibi ortaya da çıksa da, yine aynı şekilde aynı hatayı bile bile tekrar yapıyor. Aramızdaki aşılmaz sorunlardan birisi de para meselesi. O otomobillere çok düşkün. Bunu anlayışla karşılıyorum. Ama bu konuda benim fikrimi hep hiçe saydı. İkimiz de çalıştığımız ve aslında iyi kazandığımız halde, hep boyumuzdan büyük borçlarımız oldu. Ondaki bu araba sevdası sayesinde. Alıyor ve en fazla 3 ay sonra satmak istiyor. Hep bir şekilde zarar etmeyi başarıyor. Yine arabayı değiştirmek istedi. Ona sadece biraz sabretmeyi, önce kredi kartı borcumuzu bitirmemizi teklif ettim.
Bana "Evin erkeği benim, kararı ben veririm, hem taksidi de ben öderim" dedi ve bildiğini yaptı. Ama yine ödeyemedi. Şimdi milyarları bulan borcumuz var. Ve bunun için de beni sorumlu tutmayı başardı. Kendisine hiç yardım etmemişim. Oysa elime para geçtiği aylarda hep yardım ettim. Kendisi sürekli harcarken, savurduğu paranın haddi hesabı yokken beni kendisine yardım etmemekle suçladı. Beni de en çok kızdıran bu oldu.
Üstelik "Borç ödeyeceğim" deyip bankadan kredi çektiği halde ödeme yapmadı. Sonunda ben çalıştığım şirketten para çekip bir kısmını ödedim. Aslında ödedim mi onu da bilmiyorum çünkü o parayla ödeme yaptığından da emin değilim. Şu anda konuşmadığımız için de soramıyorum. Şimdi yine arabayı satmaya kalktı. Genelde ödemeleri birlikte yaptığımız halde o "benim arabam" demişti.
Bana karşı her zaman soğuk, her zaman kırıcı. Ama ne zaman benden para isteyecek olsa iyiliği tutar. Bunu görüyorum, hissediyorum ama konduramıyorum, yakıştıramıyorum ona.
BÜTÜN KADINLARI KÜÇÜK GÖRÜYOR
Ayrı bir sorun da aileme karşı davranışı. Uzakta oturdukları için yılda sadece bir kez, birkaç günlüğüne geldiklerinde bile huzur vermedi onlara. Belki utanır hatasını anlar diye ben onun ailesine karşı hep nazik davrandım, ev sahipliği yaptım. Şimdi yine, bir kez daha boşanmaya karar verdik. Ama yine yapamayacağımızdan korkuyorum. Bana birkaç hafta içerisinde evden ayrılacağını söyledi. Ama hálá bir yere gitmedi.
Güzin Abla, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi bünyesinde evlilik danışmanlığı hizmeti veriyorlarmış. Bir de siz aile danışmanı Prof. Dr. İlkay Kasatura’dan söz etmiştiniz. Bu çözümü de düşündüm, eşime de söyledim. Ama o sözünü bile ettirmiyor. Eşimin beni aldattığını, başka bir kadın olduğunu düşünmüyorum. Belki aptallık ediyorumdur ama kontrol de ederim, buna dair bir belirti yok ortada. Kaldı ki, o bir kadınla uzun süreli ilişki kuramaz, sebebi de; bütün kadınları küçük görmesi, değer vermemesi. Ne yazık ki buna ben de dahilim. RUMUZ: MAVİ