Bir okurunuz olarak ’aciz’ sıfatını kabul etmiyorum

Merhaba sevgili Güzin Abla...

Köşenizi merak ve ilgiyle takip etmekteyim. Ben 37 yaşında bir genç kadınım. Bir okurunuzun geçen haftaki yazısına tepki göstermeden yapamayacağım. Çünkü sözleri hem sizi, hem de tüm okurlarınızı, tabii beni de ilgilendiriyor. Bu nedenle tepki veriyorum Rumuz: Özgür Hanıma...

Yazısına şöyle bir yorumla başlamış: "Şimdiye kadar size yazanları aciz olarak tanımlıyordum ve gün geldi kendimi de bir zamanlar bu sıfatı yakıştırdığım okurlarınız arasında buldum..." Aciz ne demek? İnsanoğlu insan olma sıfatlarından yoksun ise, işte o zaman acizdir. Bu köşe duygu paylaşımı, fikir alışveriş yeridir. İnsanın kendi yaşantısını ya da bir sıkıntısını, bir sorununu kendine yakın bulduğu ve güvendiği bir insanla paylaşması acizlikse, o halde acıkmak, ağlamak, üzülmek, parasızlık, sevmek, duygusallık her şey acizlik demektir.

İnsan, insani duygular taşıdığı sürece, o yürekte vicdan bulunduğu sürece insandır. Bu vasıfları taşımıyor, vicdan ve duygu taşımıyorsa, işte o zaman acizdir bana göre...

Sevgili Rumuz: Özgür... Sen peşin hükümlüsün ya da fazla eleştirel bir yaradılışın var. İşte sayende ben de bunu yaptım, elimde olmadan tepki verdim sana, seni eleştirdim. Yalnızım diye yazmışsın; sanırım her şeyi eleştirme eğilimin nedeniyle bu yalnızlığı sen yaratıyorsun! Yumuşak tut kalbini... Burası bizim köşemiz, sen beğensen de beğenmesen de...

Bu köşe sıcacık bir paylaşım ve dostluk köşesi... Her zaman da ille de dertlerimiz, sıkıntılarımız olması gerekmiyor; fikirlerimizi ve sorunlarımızı dile getirip, güvendiğimiz bir insana yazıyor, okurlarıyla paylaşıyoruz. Siz de Güzin Abla, sevgiyle kalın, iyi ki varsınız. Teşekkür ederim.

RUMUZ: ANKARALI

Sevgili okurum, tasalanmayın, hiç üzülüp canınızı sıkmayın. Ben bu tür yazılara gülüp geçiyorum. Çünkü bana gelen mektupların çok büyük bir kısmı, "Size yazacağım hiç aklıma gelmezdi" diye başlıyor. Ama görülen o ki, sonuçta buraya yazıp, sorununu paylaşmak ve benden yardım istemek ihtiyacı duyuyorlar. Zaten bunu yazan ve okurlarımı aciz gören bu genç hanım da bana başvurmak ihtiyacı içinde olduğunu kabul ediyor.

Bir de köşemi hiç okumayıp, sadece kulaktan dolma birtakım bilgilerle "Ayy, ne kadar da saçma şeyler yazıyorlar size" diyenler var. Beni asıl deli edenler onlar. İçlerinden birine geçenlerde sordum, "En son ne zaman okudunuz köşemi" diye... Ne diyeceğini bilemedi, "Okumaya hiç zamanım olmuyor ki" dedi! Şu önyargıya bakın...

Oysa sizin de dediğiniz gibi bu köşe artık sadece dertleşme köşesi olmaktan çıktı. Çünkü okurlarımın seviyesi üst düzeyde... Herkes o kadar güzel yorumlar yapıyor, birbirlerine öyle güzel destek oluyor ki, bayılıyorum... Varsın birkaç önyargılı da böyle düşünsün, eninde sonunda bu köşeye muhtaç olmasınlar da... Eğer arada bir insana garip gelen mektuplar çıkarsa da ne yapalım, bu köşe toplumun aynası aynı zamanda...

Bu mektubu 13 iş başvurusu yaptıktan sonra sana yazdım

Selam ablacığım; 28 yaşında, hayatta umduğunu bulamamış İstanbullu bir gencim. Neyi mi bulamadım; aslında ben de bilmiyorum! Ben sevdiğimle imkansızlıklardan dolayı evlenemedim. Tam 5 sene uğraştık, çırpındık ama olmuyor işte... Oysa birbirimizi deli gibi seviyoruz.

Çalışıyordum; işten çıktım, şimdi kredi kartı borcum var. Ailem dahil kimse bana yardım etmiyor. Ne yapayım, iş bulamıyorum. Eroin, esrar mı satayım? Sevdiğim de her zaman yanımda... Ama ben artık evlenmek istiyorum, çocuklarımı kucağıma almak istiyorum. Bu mail’i sana 13 iş başvurusu yaptıktan sonra yazdım. Artık hiç umudum kalmadı. Sen milyonlara yardım eden ve artık ekol olmuş birisin; lütfen benden yardımını esirgeme... Yoksa bana son tekmeyi de sen atmış olacaksın. İşte bana ulaşabileceğiniz mail adreslerim:

s_d_oglu@mynet.com

msdegirmencioglu@hotmail.com


Sevgili oğlum; bağışla ama insanı zor durumda bırakıyorsun. Hani neredeyse sorumlu hissettireceksin bana kendimi... Bu kadar yazmışsın, bari eğitimini, ne iş yaptığını yazsaydın da sana ulaşmak isteyenleri bilgilendirseydik. Her ne kadar ülkemdeki işsizlik sorunundan ben sorumlu değilsem de, bana duygu sömürüsü yaptığın, son tekmeyi de sen vuracaksın dediğin için mektubunu yayınlıyorum. Sana ulaşmak isteyenler için de mail adresini veriyorum. Allah sevdiğine kavuştursun.

Duygu Asena çok haklıydı kadının adı yok bu ülkede

Ablacığım, ben şu düşünceyi hiç anlayamıyorum: Bir kadın bir erkekle birlikte olduğunda bu kullanılmak mıdır? Evet, gelenekleri ve görenekleri toplum belirler. Ama aslında Türk etik yapısı kadını bakire olmaya zorlayamaz. Bu kadını ikinci sınıf görmektir.

Topluma şunu öğretmek gerek; her şeyden önce sevgi üzerine kurulu bir aile oluşturmak önemli... "Aslan oğlum yapar, aslan oğlum kimle isterse gezer" düşüncesiyle yetiştirilen her erkek çocuğu, gün gelir kadınları ezer ve onların bedenleri üzerinde söz sahibi olur. İşte Doğu’da bu yüzden işlenmiyor mu töre cinayetleri? Duygu Asena ne kadar haklıydı "kadının adı yok" bu ülkede derken...

RUMUZ: HAKSIZLIK

Sevgili kızım, senin gibi düşünen ve yazan birçok okurum var. Elbette bazı gelenek ve göreneklerimize sahip çıkmalıyız. Ama kendine her türlü özgürlüğü hak gören erkeklerin, kadın bedeni üzerinde böylesine söz sahibi olması da haksızlık gerçekten.
Yazarın Tüm Yazıları