Bir ayı masalı

Sizlerle “Öksüz ayı Meyvan’ın Hikayesi”ni 8 Ekim 2005 tarihli yazımla paylaşmıştım.

İnternetten bulup okumanızı isterdim. Bugün ise, HAYKOD’un yüzlerce köpek barındıran Ankara’daki barınağında, 9 yaşını dolduran, artık ayı özelliğini kaybetmiş, ehlileşmiş Meyvan’ın çevresinde gelişen olayları, bakımını üstlenmiş bu derneğin en yetkili ağzından sizlere aktarmak için yazıyorum. Ayı diye küçümsediğimiz bu hayvanlar, onlarca türü olan, her bireyi ayrı karakter özelliği gösteren ama hepsi bebeklik dönemi bittiği andan itibaren tek başına yaşayan, en zeki, en becerikli, en hisli, eşini özenle seçen, birçok özellikle donatılmış canlı türlerinden birisidir. İşte yıllardır kendisine özenle bakan derneğin barınağından alınıp güya doğal ortamına salınması için baskı yapılan Meyvancığın hikayesi...

19 yıl sonra ormana salıverilmesi istenen ayı Meyvan

“Yaşınız 60’larda ise, hiç görmemiş olsanız da “Köyden aşık olduğu kızı kaçırıp, aylarca bal ile besleyen Ayı”, “Kars’da, garnizon kapısını çalıp, eline batan kıymığı çıkartan albaya vuruluncaya kadar bal taşıyan Ayı” efsanelerini, mutlaka duymuşsunuzdur.

Yaşınız 50’lerde ise: “Hadi bakalım kocaoğlan, kocakarı hamamda nasıl bayılır” diye, keçi derisi tef tıngırtısı ile, burnundaki paslı halka, arka ayakları üzerine kalkıp, koca göbeği ile bir iki zıplayıp, dört ayağı üzerine düşen ayıyı hatırlarsınız,
Yaşınız 40’larda ise; Şevket Altuğ’un “İmdat ile Zarife” filminde, Çingene ile “Kocaoğlan”ın, sokaktaki insanın bilmediği yaşamını, yakınlığını, dostluğunu, görmüşsünüzdür.

Yaşınız 30’larda ise, Jean-Jacques Annaud’un, bir klasik dram olan “Ayı” filmini görmüş, o minik ayıya hayran kalmışsınızdır.
Yaşınız 20’lerde ise de Barış Manço şarkısına kapılıp, babanıza “gidelim” diye tutturduğunuz, Hayvanat Bahçeleri’ndeki kafesinde “Uuuu uuu” diye bir şeyler anlatan, sirklerde bisiklete binen ayıları görmüşsünüzdür?

Peki, siz hiç bir ayının, bal renkli gözlerinde, herkesin hissedemeyeceği o içten duyguları gördünüz mü? Bir ‘canavar’ ile bir ‘insan’ın birbirlerine, karşılıksız bir sevgi ile bağlandığını gördünüz mü?

Ben gördüm, yaşadım, yaşıyorum.

BABAM ÖLDÜĞÜNDE EN ÇOK O AĞLADI

Sevgili dostum, arkadaşım, Meyvan’la, onu bizden ayırmak isteyenlere rağmen, asla bitmeyecek bir dostluk bu.

Meyvan’la ilk göz göze gelişimiz 1990’da, sıcak bir yaz akşamındaydı. Küçücük, 2 aylık kahverengi tüy yumağı, oyuncak gibi bir ayı, kendi boyunun 4 misli bir mavi çöp tenekesine zıplamaya çalışıyordu. Arkadan yaklaşıp kucağıma aldım. Kalbi avucumda atıyordu, korkmuştu. Küçücük kalbinin ve aklının kaldıramayacağı büyüklükte acılar yaşamıştı. Açtı, günlerdir... Susuzdu. Yanımda getirdiğim armudu verdim. Açlığına rağmen, önce gözlerimin ta içine baktı. Ben de onun... Ve derinliklerinde, coşan gözyaşı şelalesinde, bir anlık sevinç... Sanki bir gülümseme ışığı gördüm. Elimi yaladı. Nazikçe armudu aldı, başını omzuma güvenle bırakıp, yemeye başladı.

Zaman içinde annemi annesi, babamı babası, beni ablası olarak kabullendi. Geceler boyu gördüğü kabuslarından uyandığında, sımsıkı boynuma sarıldı. Yaramazlık yaptığında, annem: “Kim yaptı bunu bakayım?” diye sesini yükselttiğinde, koşup babamın arkasına saklandı. Haykod Barınağı’nda ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yaptırdığımız mekanında serbestçe koştu, köpeklerle oynadı, ağaçlara tırmandı.
Babam öldüğünde en çok Meyvan ağladı. Annemi gördüğünde en çok Meyvan sevindi. Anneme sırtını kaşıtırken mutlu gurultular, bayıldığı kola şişesi içinde, solucan ilacı vererek kandırmaya çalıştığımızda homurtular çıkarttı. Petek balını tırnaklarını bıçak ve çatal gibi kullanarak, en zarif şekilde yedi. Havuzdan çıkınca, başına havlusunu sarıp kurulandı. Traktör lastiği salıncağında sallanmayı,hulahup çevirmeyi çok sevdi. “Ayı” sözünün hakaret değil, iltifat olduğunu Meyvan öğretti bize

Meyvan bizim için herhangi bir hayvan veya bir angarya olmadı hiçbir zaman.

AOÇ Hayvanat Bahçesi’nde ona ilk günden, gerekli temel bilgileri vermişlerdi ve onu artık diğer ayıların arasına koymanın imkansız olduğunu belirtmişlerdi. Ama bilmediklerimi öğrenmek için o yıl Amerika’ya gittim, San Diego Vahşi Hayvan Park’ına, akabinde Yugoslavya’da ayıların doğal ortamında inlerini, avlaklarını, kısaca habitatlarını araştırdım.

Çin’de işkence altında, elleri ayakları kesilerek, afrodizyak yapmak amacı ile safrakeseleri çıkartılan, karaciğerlerine yerleştirilen tüplerle, ölünceye kadar enzim çekilen ayıları gördüm ve onları kurtarmaya çalışan Animal Asia Derneği’nin yetkilileri ile görüştüm.

Meyvan’ın rahatı için gereken her türlü bilgiyle donatılmış olarak, ona en iyi şekilde baktık. Aradan gecen 19 yıl boyunca, her gün, Meyvan bizi, biz Meyvan’ı daha çok sevmek, daha çok mutlu etmek için yarıştık.

Ve bir gün, Hayvan Hakları Federasyonu Başkanı bir Avukat bey ayılar hakkında hiçbir şey bilmeden, Meyvan için, “barınaktan alınmalı, ormana salınmalı” fetvası verdi. Bu ihbar üzerine Meyvancık yetkililer tarafından kontrol edildi; kış uykusunda olduğundan,neden uyandırıldığını bilemedi. Korktu, ürktü, ilk karşılaştığımız günkü gibi benim boynuma sarılmak, babamın arkasına saklanmak istedi. Babam cennetten, ben Amerika’dan yetişemedik.

Derneğimizin üyesi olduğu WSPA’dan uzmanlar gelip yerinde inceleme yaptılar, “bunca yıl her türlü ihtiyacı karşılanan, mekanına alışmış, ortamından şikayetçi olmadığı aşikar olan bu hayvanın, yer değişimine gerek yoktur” şeklinde karar aldılar.

Projenin resmi ortağı olan, THKD Başkanı, sayın Birgül Rona “Ayı Meyvan’ın, bir aylıkken geldiği ve 19 yılını geçirdiği yaşam alanından alınarak, Karacabey’deki ayı barınağına nakledilmesi, başlı başına ruhsal ve fiziksel bir travma olacaktır. Bu da ayının kısa zamanda ölümüne neden olabilir. Bilhassa Meyvan gibi 19 yaşına gelinceye kadar insanla direkt teması olmuş, insan elinden beslenmiş ayılar, doğal ortamında yaşayan ayılarla asla anlaşamaz. Ayı Meyvan artık yabani bir hayvan değil, bir bakıma ehli, evcil bir hayvan karakterindedir. Bu nedenle, Karacabey’deki diğer ayıların arasına, doğal ortamına salınamaz.” diye açıklama yapmıştır.

Şimdi onu sımsıkı kucaklayan, koruyan devlet ve hayvanseverlerin varlığı sayesinde Meyvan mutlu, Meyvan artık korkmuyor. “Doğal Hayat”ında rahat ve huzurlu yaşamaya devam ediyor. Meyvan artık sizlere emanet.
Gamze Erkök- HAYKOD’a ulaşmak için tel: 0 532 747 79 69
Yazarın Tüm Yazıları