Benim evladım yaban ellerde bir kız için canına kıydı
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Merhaba Güzin Abla, ben Türkiye’den Fransa’ya geldim ve her zaman keşke gelmeseydim diyorum.
Türkiye’de de fakirdim, burada da kendimi yine böyle hissediyorum. Ben fakirliğime razıydım, evim yansaydı da evladımı bu yabancı ülkede kaybetmeseydim. Ben oğlumu kaybettim yani evladım bir kız için kendi canına kıydı. Akıl hastanesine yattım, aklımı yitirdim; şimdi de ilaçlarla ayakta duruyorum. Oğlumun acısı beni yaşayan ölü yaptı. Kaza olur Allah’tan, dersin, hastalık olur yine Allah’tan, dersin ama bu acıya ne demeliyim bilmiyorum.
Oğlum hep bana "Bir gün büyük bir futbolcu olacağım ve sana saray alacağım" derdi. Bundan sonra ben ne acılarla geleceğim Türkiye’ye biliyor musun? Çünkü o sarayı ben ona yapacağım, ben evini yapmaya geleceğim. Benim gibi yaralı annenin derdini dağlara taşlara yaz Güzin hanım çünkü benim derdimin çaresi yok. Ben sadece ölümü bekliyorum ama bir yanda da diğer evladım, 20 yaşındaki oğlum... İki dünya arasında kalmış, delirmiş bir anneyim. Benim gibi yaralı annenin derdine derman yok biliyorum ama yazıp gençlere mesaj vermek istedim çünkü evlat acısı yürek yarası....
RUMUZ: YÜREK YARASI
Mektubunuz tam da Güneydoğu’da 15 evladımızı kaybettiğimiz, yüreklerimizin yandığı bir döneme denk düştü. İşte evlat acısı ne demek bilmeyenler, sizin gibi, bu şehit anaları gibi anaları elbette anlamazlar. Yine de Hürriyet gazetesinde baş sayfada, en üstte yayınlanan bir babanın resmi,
"Yanarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar" diye düşünenleri utandırmış olmalı. O resme uzun süre bakamadım. İçimden bir şeyler koptu. Bir babanın acısını nasıl da yansıtıyordu. Bir kez daha bu acıyı, bu ailelere yaşatanlara lanet okudum.
Sevgili okurum, bir anne olarak evladınızı intihara sürükleyen gerçeğin ne olduğunu anlamak istemezsiniz. Belki o kızdı... Belki de kendi kendine yarattığı bir hayalin yıkılışıydı. Ama ne olursa olsun, sizi düşünüp, kardeşlerini düşünüp intihar gibi Allah tarafından kabul edilmeyen bir davranışa yeltenmemeliydi. Çok yazık olmuş... Ama siz de dayanmak zorundasınız. Geride kalan evlatlarınızın size ihtiyacı var. Onları unutmamalısınız. Elbette onlar da kardeşlerinin acısıyla perişan olmuşlardır. Lütfen bir de şehit analarını düşünüp, kendinizi toparlayın. Allah size de, onlara da sabırlar versin.
Ona bir türlü eski sevdiği kız olduğumu söyleyemiyorum
Merhaba, sevgili ablacığım, ben 17 yaşındayım. Almanya’dayken 19 yaşında bir sevdiğim vardı. O da beni çok seviyordu. Ancak ona hiçbir zaman sevgimi belli etmedim.
İkimiz de Türkiye’ye döndükten iki yıl sonra, onun e-mail adresini buldum ve yazışmaya başladık. Kendimi başka biri olarak tanıttım. Adımı ve adresimi yanlış söyledim. Kısaca ona yalan söyledim. Beni bir hayranı sanıyordu. Böylece internetten çok güzel sohbet etmeye başladık. Beni görmediği halde bana bağlandı. Ama benim ona aşık eski kız olduğumu bilmiyordu. Sürekli benimle görüşmek istediğini söylüyordu. Ancak ben İstanbul’daydım o ise Antalya’daydı ve kimliğimi bilmesini istemiyordum. Bu yüzden sürekli onu atlattım. Ama bu ne kadar devam eder bilemiyorum. Ona bir türlü eski sevdiği kız olduğumu söyleyemedim. Ne olur ablacığım, herkesin sorununa çözüm bulduğun gibi bana da bir yol göster.
RUMUZ: ESRARLI KIZ
Sevgili kızım, siz gençler böyle oyunlar oynamaya nedense bayılıyorsunuz. İşte bak, bu genci sevdiğin halde ona sevgini belli etmemişsin. Bu şekilde ayrılmışsınız. Haydi o zaman çocuk sayılırmışsın. Ama, artık bir genç kız olduğuna göre, şimdi neden bu gence böylesine eziyet ediyorsun?
Bu genç seni eskiden de sevmişse, şimdi de kimliğini bilmediği halde, yine sana internette bile olsa yakınlık duymuş.
Demek ki, seni her şekilde sevebiliyor. Tanımadığı, bilmediği bu genç kıza yakınlık duyuyor. Onun eskiden tanıdığı o küçük sevgili olduğunu bilmiyor. Ama içgüdüsel olarak sana yine çekilme hissediyor. Neden ona kimliğini açıklamıyorsun. Hatta ona, eskiden de onu çok sevdiğini ancak yaşının küçük olması nedeniyle, ona duygularını açmaktan utandığını söyleyebilirsin.
Ondan uzakta mutsuz olduğunu, bu yüzden onu tekrar aramak ihtiyacı duyduğunu belirtirsin. Böylece bir nevi özür dilersin. Belki onu aldattığın için biraz kızacaktır, ama sanırım saf ve derin sevgin karşısında, seni bağışlayacaktır.
Böyle giderse aşkımı içime ata ata verem olacağım
Merhaba Güzin Abla, ben 16 yaşında bir lise öğrencisiyim. Aynı okula gittiğim ve benden bir yaş büyük olan bir kıza aşığım (bu yaşta aşkı nereden bileceksin deme çünkü ben de aşkı çok iyi biliyorum). 16 yaşında olmama rağmen çoğu yaşıtlarıma oranla bu konuda fazla ciddiyim. Ve asla aşkı küçümsemem. Ben onu öyle seviyorum ki anlatamam.
Hani derler ya onu görünce kalbim duracak gibi oluyor diye işte aynen öyle. Eğer etrafına bakınıp birini arıyorsa, acaba beni mi arıyor diye umutlanıyorum. Ama maalesef beni aramıyor çünkü beni tanımıyor. Oysa ben yaklaşık 2.5 seneden beri onu tanıyorum ve ilk gördüğüm günden beri onu seviyorum, o gerçekten bana göre çok güzel ama ben yakışıklı değilim. Hem ona açılmaya çekiniyor, beni reddeder diye korkuyorum hem de onu gerçekten çok seviyorum. O bu sene mezun olacak ve belki bir daha hiç göremeyeceğim. Abla lütfen bana bir fikir ver yoksa daha bu yaşta sıkıntılarımı içime ata ata verem olacağım.
RUMUZ: KILLER
Canım oğlum, çok fazla eski Türk filmlerini mi izlemişsin nedir? Nereden çıktı şimdi bu verem olmak... Sıkıntı dediğin bu karşılıksız aşksa, bir şansını dene bakalım. Ben bu yaştaki kızların kendilerinden büyük erkeklere karşı daha bir ilgili olduklarını biliyorum ama hiç belli olmaz. Şansını deneyip ona açılmazsan -zaten önünde sadece bir eğitim yılı kalmış- onu kaybedebilirsin. Belki reddetmez, belki senin bu saf aşkın onu etkiler. Kızlar esprili, neşeli, onları güldürmeyi bilen erkeklerden hoşlanırlar. Bir de kendine güvenenlerden elbette... Bırak bu çirkinim düşüncelerini. Çirkin olduğunu da kim söylemiş? Erkeğin güzeli mi olurmuş...