Benim de kadınlardan şikáyetim var

Tabii biliyorsunuz, benim köşem aslında sizin köşeniz. Sizin derdiniz benim derdim, sizin istekleriniz benim isteklerim. Ben sadece size dil, yürek, akıl oluyorum, o kadar. Buraya sizin düşüncelerinizi, sorunlarınızı, söylemek istediklerinizi, okurlarıma ulaştırmak istediklerinizi aktarıyorum zaman zaman da.

Ama bu demek değil ki, sizinle hep aynı fikirdeyim, buraya aktardığım düşünceleri beğeniyor ya da tasvip ediyorum. Ben sadece size köşemi sunuyorum, o kadar. Bazen biraz Güzin Abla’lık yapmak istiyorsunuz, farkındayım. Bazen bana ters düşüyor, verdiğim cevapları beğenmiyor, kendi fikirlerinizi yansıtmak istiyorsunuz. Onu da biliyorum.

Bu kadar çok okunan bir gazetede ve bu zamanda böyle bir köşeyi sürdürmek ve de her okuyucuyla aynı düşünce birliği içinde olmak mümkün mü? İşte bir erkek okurum: Onun da kadınlardan şikáyeti, onun da söylemek istedikleri var... Ona göre hep erkeklere yükleniyorum ve haksızlık ediyorum; ona göre kadınların da hataları çok. Benim yerime, onlara seslenmek istemiş.

Bence asıl o kadınlara haksızlık etmiş, çok fazla genelleme yapmış. Çok fazla suçlamış onları, hatta bana da haksızlık etmiş zaman zaman. Aksine, ne çok yükleniyorum bazen kadınlara! Hatta yaşıma başıma, tecrübeme ve de ablalığıma ve bana olan sevgilerine güvenip, bir güzel azarlıyorum onları.

Tamam biliyorum, kadınlar da artık pek rahat durmuyorlar. Erkekler gibi, erkeklerin sahasında oynamak istiyorlar. Görüyorum ama onlara bunu öğreten kim? Onları bu yola sürükleyen kim? Onlara örnek olan kim dersiniz?

İşte katılmasam da, bazı erkek okurlarımın ‘hep erkekleri suçluyorsunuz’ şeklindeki yanlış düşüncesini değiştirmek, erkek okurlarıma da köşemde yer verebildiğimi göstermek için bu yazıyı aldım bu hafta. Okuyun, düşünün, isterseniz düşüncelerinizi de yazın bana.


Sevgili Güzin Abla,

Sizin ve diğer gerçekten eşlerini çok seven tek eşli ve eşlerine gerçekten sadık kadınların affına sığınarak yazıyorum, üstlerine alınmasınlar, onlar en değerli varlıklarımızdır.

Yazıma nasıl başlayacağımı bilmiyorum, ancak bildiğim çok iyi bir şey var: İnanın dünyada asıl aldatanlar erkekler değil, kadınlardır. Bu konuda da benim üzerime hiç kimseyi tanımıyorum. Bir kadınla birlikteyken, başka bir kadının yanımdaki kadını bakışlarıyla rahatsız edecek kadar beni süzmesini ancak bir kadın yapabilir. Bir kadına uzun süre bakabilen bir erkek dünya üzerinde yoktur. Erkek bir süre sonra bakışlarını kaçırır. Yanında erkek olan bir kadına ise uzun süre bakabilecek erkek tanımıyorum.

Biriyle çıkarken, ben yaşadım fark ettim, anladım ve ayrıldım biliyorum, 18 kişiyi aynı anda idare edebilecek tek varlık, kadındır. Kadınlar her zaman kendi vücutları ve erkek vücudu hakkında biz erkeklere göre daha bilgilidir ve kadın doktorlarını daha çok ziyaret ederler. Üroloğa sık sık giden erkek tanıyor musunuz siz?

Kadınlar eşlerini ve partnerlerini aldatma konusunda büyük çaba sarf etmezler çünkü ortada delil kalmaz. Erkek, bluzda ruj izi bırakmayan ruj kullanmaz; saçları dökülse bile anlaşılmaz, parfümü uzun süreli kalıcı değildir ya da kadın parfümü kadar sık, günde 10 kez kullanmaz.

Kadınlar partnerlerini aldatırken diğer erkekleri telefonlarına kadın ismiyle kaydeder ve çoğunlukla onları ararken kendi cep telinden değil kontörlü telefonlardan ararlar.

Kadınlar çocukluğundan itibaren yalan söylemeye itilir. Mesela eğer lisede biriyle görülürse annesi tarafından bacakları kırılır... Böylece yalanın kırk türlüsünü bilirler.

Şimdi gelelim asıl konuya: Kadının hiçbir şekilde yakalanma riski yoktur. Kocasının ruhu duymaz. Peki evli olan erkek karısına neler yapacak? Karısı dırdır yaparsa şiddet uygulayacak. Neden? Kendisini baştan çıkaran bir başka kadın yüzünden. Sonra bu kadın her şeye katlanmak zorunda kalacak. Her şeyi bilse de, peki ya ilişkiyi yaşayan evli kadın ne yapacak? Onun açısından hiçbir zaman, hiçbir problem olmaz. Olamaz, çünkü ne kocasının ne de çocuklarının haberi olacak. Bu arada hep olaya taraflı ve dar çerçeveden baktığınız için yalnız karısını aldatan kocayı görüyor ve ‘yarın bu adam senin gibi bir kadını da aldatır’ diyebiliyorsunuz. Kadın da yarın öbür gün, şimdi seviyorum dediği adamı da, başkasına ‘gönlümü kaptırdım’ diyerek aldatmayacak mı?

Her neresinden bakarsanız bakın, kadın ya da erkek çok eşli sınıfa geçtiği zaman bunun sınırı yoktur ve olmayacaktır.

Ben ve benim gibilere gelince, bizler hiçbir zaman evlenemeyeceğiz. Çünkü kadınların bu tarz davranışları ve karakterleri olduğunu bilen biz erkekler tek eşli olmaktan korkuyoruz. Bunun yanında çok eşli bir yapıya da sahip olduğumuz için eşimizi aldatmaktansa hiç evlenmemeyi düşünüyoruz.

Beni anlayan ve benim gibi düşünenlere dil olabilmek umuduyla.

Saygılarımla. / Kenan K.
Yazarın Tüm Yazıları