Merhaba, ben 29 yaşında, evli, ikiz çocukları olan bir doktor hanımım.
Ailemi çok seviyorum ve neredeyse ailem için yaşıyorum. Yakında doçentlik sınavına gireceğim. Hayatım çok düzenli. Ama geçenlerde bir şok yaşadım.
Babam akciğer kanserinden öldü ve ben onun cenazesine Ankara’ya gittim. Orada beş gün kalacaktık. Eşimin işleri olduğundan üçüncü gün İstanbul’a döndü. Ben de fazla kalmayıp, ertesi gün döndüm. Zile bastığımda kimse kapıyı açmadı. Ben de anahtarla girdim eve. Yatak odama girdiğimde eşimi iki kadınla birlikte yatakta çıplak buldum. Hemen dışarı kaçtım, çocuklarımı da alıp kardeşime gittim.
Belki de sınava hazırlandığımdan eşimi ihmal etmiş olabilirim diye düşünüyorum. Ama yanımda çocuklarımla birlikte, onu o halde görünce şok oldum. Artık o eve gitmek istemiyorum. Ama eşimi de hálá çok seviyorum. Onu affetsem mi diyorum. Ne yapabilirim, lütfen bana akıl ver.
RUMUZ: ASLI
Sevgili doktor kızım; sen doçent olmak için canını dişine takmış çalışıyorsun. Bunu elbette hem kendin hem de ailen için yapıyorsun. Bu sırada eşini ihmal etmiş olsan ne olur? Bu bir mazeret mi? Onu affedebilmek için hafifletici neden arıyor gibisin.
Ancak, diyelim ki onu bir süre ihmal etmişsin; bu ihaneti tam da babanı kaybettiğin acılı günlere mi denk getirmeliydi? Hadi diyelim sen yokken bir macera yaşamak istedi, uzun süredir ihmal de edilmişti; ama bu bir değil, iki kadınla olmak da nasıl bir şey?
Pornografik filmler sanırım, erkeklerin ahlakını iyiden iyiye bozdu. Elbette sen eğitimli, akıllı bir insansın, kendi kararlarını kendin verebilirsin. Ama affedeceksen bile, kendine bir süre tanı. Hemen kabullenmiş görünme ki, yarın öbür gün aynısını rahatlıkla tekrarlamasın.
ÖSS sınavını kazanmak geleceği garanti etmiyor
Merhaba Güzin Abla, ÖSS sınavına girmiş ama kazanamazsa intihar edeceğini söyleyen "Rocker Boy" rumuzlu okuruna ÖSS’yi kazanmış biri olarak biraz öğüt vermek istiyorum. Ben ÖSS’yi kazandım ama kazanmış olmam geleceğimden umutlu olmamı sağlamadı. Hatta tam tersi kafam çok karışık, geleceğim ise oldukça belirsiz.
Çünkü başta seveceğimi sandığım bir bölüme girdim, ama şu anda hiç mutlu değilim. Bu sınavı kazanmak ne insanın daha akıllı olduğunu gösterir, ne de insana iyi bir gelecek garantiler. Eğer e-mail adresini verirsen böyle bir sınavın hiçbir şeyi garantilemediğini o gence anlatabilirim.
RUMUZ: LALE
Sevgili kızım, elbette ÖSS sınavı hayatın dönüm noktası olmamalı. Hele, olmazsa intiharı düşünmek çok büyük saçmalık. Bu gence buradan seslenmen yeterli. Hiç kimseye okurlarımın mail adreslerini izinleri olmadan veremem, bağışla.
Kumar sorununu aşamadık
Ablacığım, ben beş yıllık evliyim ve yaşım 23... İkiz çocuklarım var. Eşimle beş yıldır aynı sorunu yaşıyorum; kumar oynuyor. Her defasında bana söz verip bir daha olmayacağını söyleyen ve umut veren eşim, aradan bir hafta geçtikten sonra kumara dönüyor.
Kafam çok karışık, sürekli kendimi kandırıyorum düzelir diye, ama nerede? Ona da acıyorum; öyle bir bağlanmış ki gözü dünyayı görmüyor. Ben çocuklarımı düşünüyorum. Şimdi daha küçükler, ama ileride, yani anlayacakları yaşa geldiklerinde, babalarından nefret etmelerini istemiyorum.
Bazen bırakıp gideyim diyorum... Mücadele edemiyorum artık; yoruldum. Boşanmak da istemiyorum, çünkü aslında ona yardım etmek istiyorum. Ama nasıl yapacağımı bilemiyorum. O kadar fedakarlık yaptım ki evliliğim için...
RUMUZ: HAZAL
Sevgili kızım, kumar bir hastalık, bir bağımlılıktır. Tıpkı alkol ya da uyuşturucu bağımlılığı gibi... Bu nedenle tedavi edilmesi gerekebilir.
Eğer içtenlikle eşine yardımcı olmak istiyorsan, onu bir psikiyatra gitmeye ikna et. Bir uzman yardımı alın, o size bu bağımlılıktan nasıl kurtulabileceğini anlatır.
Bir kere sen istediğin kadar onu tehdit et, "boşanacağım" de, o önce bu konuda samimiyetle bırakmak için çaba gösterecektir, ama daha sonra yeniden başlayacaktır. Aslında o da bu durumdan memnun değildir; ama elinde mi?
Ona iradesine hakim olabilmesi için yardım etmelisin, ama profesyonel yardım alsa çok iyi olur. Ayrıca çevresindeki kötü arkadaşlarından onu çekip koparmalısın. Eminim arkadaşlarının çok etkisi vardır bu tutkusunda.
Evlilik gerçek sevgiyi öldürmez
Güzin Abla, kızlara öğüt verirken, "aman kızım evlenme, sevgine sahip çık" deniliyor. Ama evlilik eğer sevgiyi öldürüyorsa, bu sevgi değil tutku ve arzudur. Evlilik ise tüm duygu ve hislerin toplamıdır.
Madden, ruhen hazır olmadan ve toplumsal değerleri göze almadan, bu tür sözlerin etkisinde kalanların durumunu görüyoruz. Kendileri gibi aileleri de perişan olmakta, genç hayatlar sönmekte. Sizin de köşenizde uyardığınız gibi, her şey zamanında ve yerinde olmalıdır. Marjinal yaşayanların hayatları gençlere örnek olmamalıdır.
RUMUZ: T.C
Düşünce ve uyarılarınıza katılıyorum, ama biri hariç. Evliliğin aşkı öldürdüğüne ben de inanıyorum. Neden derseniz; evlilikte beklentiler, istekler artıyor. Maddi sorunlar giderek o güzel duyguları katlediyor. Dört duvar arasına girip, ekmek kavgası başladığı anda, heyecan kalmıyor. Aileler de eksik olmasınlar, bu sorunlara sorun katıyorlar. Bir de bunlara çocuk eklenince, didişme başlıyor.
Hem nerede o eskinin fedakar ve anlayışlı insanları? Bugün hemen isyan ediyorlar. Karşılıklı sevgi, saygı ve aşkı sürdürebilen çift pek fazla değil. Marjinal dediğiniz yaşamlar ise, hemen her gün TV’lerde, gözler önünde. İster istemez gençlere örnek oluyorlar.