Babam annemi depresyona soktu

Sevgili Güzin Abla, yıllardır seni takip ediyor ve severek okuyorum. İnsanlara yardımcı olmanı, onlar için çareler aramanı takdir ediyorum. Keşke herkes senin gibi olabilse.

Ben 26 yaşında, dünyalar tatlısı 2 aylık bir kızı, bir o kadar sevimli, çok iyi bir eşi olan genç bir kadınım. Allahıma bin şükür, mutlu bir yuvaya sahibim.

Benim tek sorunum, hem benim hem de ağabeyim için saçını süpürge etmiş olan biricik anneciğim.

Annem depresyon geçiriyor. Bunun nedeni ise annemin hayatı boyunca babamdan çok çekmiş olması.

Rahmetli babam anacığıma bir gün huzur vermedi. Anneme yapmadığı eziyet kalmamış. Bunun bir bölümüne ben de şahit oldum. Annemle babam aslında ben 2, ağabeyim 4 yaşındayken ayrılmışlar. O sırada babam Almanya’da kalıyormuş, annem bizi alıp Türkiye’ye dönmüş. Babamla annem yıllar sonra, ben 15 yaşındayken barıştılar. Babamı o zaman tanıdım. Bizi tekrar Almanya’ya götürdü. Keşke barışmasalardı. Çünkü babam hiç değişmemişti. Yıllardır hasretini, özlemini çektiğim babam aslında bir canavardan farksızdı. Anacığımla bana yapmadığını bırakmazdı. Bizi bir odaya kilitlediği zamanlar olurdu. İçip içip gelir, eline bıçağı alır bizi tehdit ederdi. "Bugün olmazsa yarın mutlaka ikinizi de geberteceğim" diyerek bizi korkuturdu. Biz de nereye kaçacağımızı bilemezdik. İşte bütün bu eziyetler, bütün bu çektikleri anacağımın sonunda depresyon denen hastalığa yakalanmasına yol açtı.

4 yıl önce babamı kaybettik. Ne yalan söyleyeyim ablacığım, babamın ölümüne üzüldüm, diyemem. Tek üzüldüğüm hayatım boyunca baba sevgisini tadamamış olmak. Ve tabii annemin onunla yaşadıkları yüzünden hastalanması...

Keşke öyle bir babam olsaydı ki, onun ölümünün arkasından dayanamayıp ben de ölseydim...

Annem için ise canım feda. Anne olduktan sonra onun değerini çok daha iyi anladım. Ona elimden geldiğince teselli vermeye çalışıyorum. Ama pek faydası yok. Doktorlara götürüyoruz. Verdikleri antidepresif ilaçlar ise onu uyutmaktan başka işe yaramıyor. Lütfen bize yardım et.

RUMUZ: ANNEM İÇİN


Sevgili kızım, öykün gerçekten insanı düşündürüyor. Bu anlattığın tipte bir babanın elinden canınızı kurtardığınız için bile şanslı sayılırsınız. Özellikle alkolün insanı canavara dönüştürdüğünü pek çok olay gibi bu öykü de kanıtlıyor. Ancak annenin hastalığı ve çektiği acılar senin yuvanı etkilememeli. Annendir, elbette onun sağlığı için elinden geleni yapacaksın. Ama ruhsal rahatsızlık geçiren biriyle yaşamak gerçekten çok zordur. Zaman zaman insan kendini de depresyona girmek üzere hissedebilir. Mutlu yuvanı, iyi kalpli eşini ve minik bebeğini de düşünmek zorundasın. Annen yıllar boyu çektiği acıların ve eziyetlerin sonunda böyle bir rahatsızlığa yakalanmış. Doktorların önerdiği, o uyku veren ilaçlar, aslında zaman içinde tedavisini gerçekleştirecektir. Bunları yabana atma. Depresyon, çok uzun süreli bir tedavi gerektirir ve ilaçlar asla kesilmemelidir. Depresyonu beyindeki doğal bir salgı olan serotonin maddesi verilerek tedavi ediyorlar. Doğal serotonin içeren bitkisel ilaçlar da kullanılıyor. Doktora danışıp, bunları kullanıp kullanamayacağını sor. Doktorun uyguladığı tedaviyi de hiç aksatmadan sürdürmelisin. Anneciğine acil şifalar dilerim.

YUVA YIKAN KADIN OLMAYIN

Size ilk başta şunu söylemeliyim; sözüm eşlerini aldatan beylere... Ve o beylerle birlikte olan hanımlara... Kendi açınızdan haklı olabilirsiniz, belki dışarıdaki evdekinden bin kat daha kötü olsa da; sizin için çok değerli olabilir. Yine de hemen erkekleri suçlamayalım.

Size başvuran ikinci kadınlardan biri yazısında "Eşi benim onu sevdiğim kadar sevemez, onu benim kadar düşünemez, hatta benim kadar iyi tanıyamaz, derdini paylaşamaz" diyordu. Belki gerçekten seviyordur; bilemezsiniz, ama bu yaptıkları gerçekten çok yanlış. Bu bir anlamda bir başkasının hakkını çalmak gibi bir şey. İyi ya da kötü ne olursa olsun problemleri eşler kendi aralarında halletsinler, bu hanımlar evliliklerimizin üstüne oturmasınlar. Bilin ki siz fazlalıksınız; hiç kendinizi aldatmayın.

Bu durumu çok iyi biliyorum çünkü ben de çok seviyordum. Ben de aynısını yaşadım; ama gün geldi, kendimi çektim. Ne olursa olsun hiçbir zaman eşler arasında kara kedi olmadım. Aralarına girmedim. Kendimce saf duygular beslemiştim. Zamanı geldi kendimi çekmesini bildim. Evli erkeğin hayatına girmek, fazlalık olmak çok acı verir sonuçta. Lütfen sevgiyi böyle kolay harcamayalım. Neden yuvaları dağıtıyorsunuz hanımlar... Siz bırakın; gerekiyorsa kendileri dağıtsınlar, sorumlusu siz olmayın.

RUMUZ: UYARAN

Bana söyleyecek söz bırakmamışsın sevgili okurum; yaşadıklarından edindiğin tecrübeyi paylaşmakla en doğru sözü sen söylemişsin işte. Bunları ben de sık sık tekrarlıyorum. Ama yaşayan birinin ağzından gerçekleri duymak elbette çok daha etkili.


Yaz başında tanıştığım

erkek arkadaşımı arıyorum

Sevgili Güzin Abla, eminim bu tür mektuplardan sıkılmışsınızdır ama size yazmaktan başka çarem kalmadı. Ben size Ankara’dan sesleniyorum. Bu yaz başında kaybettiğim aşkımı arıyorum. O 18 yaşında bir genç; Bursa’da, 1050 Konutlar’da oturuyor. Onu bulmak için Bursa’daki bütün müzik stüdyolarını aradım ve sordum, ama hep olumsuz yanıt aldım.

Umarım kendisi ya da bir arkadaşı bu yazımı görür ve ben de ona ulaşırım. E-mail adresim drama_journalist_girl@hotmail.com Bu yazımı yayınlarsanız beni çok mutlu edeceksiniz.

RUMUZ: JOURNALIST GIRL

Evet kızım çok haklısın. Bu tür mektuplardan çok bıktım ve hemen her gün bunlardan onlarcası düşüyor mail kutuma. Sana cevap verirken, biraz da bu noktayı dile getirmek istedim. Köşem çağrı köşesi haline gelsin istemem. Ama son bir kez senin yazına yer veriyor ve bu tür mektuplara noktayı koyuyorum.
Yazarın Tüm Yazıları