Paylaş
Çok dardayım ve kederdeyim... Konu annem ve babam... İkisi de perişan halde. Babam 30 senedir ruh ve sinir hastası. Hastalığı tutunca vurup, kırdı. Annem, babam ve rahmetli dedemin boğuştuğu halleriyle büyüdüm.
Küçük çocukken babamı bir kez olsun iyi görmek için dua ederdim. O duam yerine gelmedi hiç. Babam dedemin ölümüne sebep oldu. Evet bilerek yapmıyordu ama dedemi de perişan etti. Annem de aklını yitirmek üzere.
Şu anda babam, ilaçların etkisiyle evde ruh gibi dolaşıyor. Artık saldırgan değil, kolunu kaldıramıyor. Bizi bile zaman zaman tanıyamıyor. Babamın bu hallerini gözüm görmesin diye evliliği kurtuluş sandım. Kaçarak evlendim. Aile durumumuzu bilen hain bana nikah kıymadı.
7 ay sonra benden ayrıldı, o sırada hamileydim. Ne olursa olsun bebeğimi doğurmaya karar verdim. Annemin desteğiyle büyüttüm çocuğumu.
Babası elini kolunu sallayarak geziyor, ne maddi ne manevi destekte bulunuyor.
Oğlum 3.5 yaşına geldi. Bu süreçte hayatıma kimseyi de almadım. Sevgi gibi güzel duygudan mahrum ettim kendimi.
Daha yaşım 25. Annem ve babamla yaşıyorum, çalışıyorum...
Çocuğuma annem bakıyor. Annem, “5 çocuğumun babası” diyerek maddi gücü de olmadığı için babamı terk etmedi.
İlaçların etkisinden kendi bakımını yapamıyor ama her an hakaretler etmeyi biliyor. Kadıncağız tükendi artık. Çocuğumun gözü önünde kıyamet kopuyor.
Yaşadığım psikolojik duruma şimdi küçük yaştaki çocuğum şahit oluyor. Babamın hakaretleri karşısında annem çığlık çığlığa bağırıyor, “artık yeter” diye.
Bu saatten sonra ikisinin sağlığı için annemle babamı ayırsak, annem biraz ruhunu dinlendirmiş olacak.
Peki ya babam? Yemeğini bile zor yiyor... Annemin dayanacak gücü kalmadı. Bir akıl verin, ne yapabiliriz? ◊ Rumuz: Bu ne zorlu bir sınav
YANIT
Ah benim canım kızım, dünyanın en zor hastalığı maalesef ruh hastalığıdır. En tedavisi zor olan, en mücadelesi zor olan hastalıktır.
Burada annenin durumu da hiç kolay değil. Çok zorlu bir sınavdan geçiyorsunuz. Zaten hayat herkese bir sınav sunmuyor mu?
O halde güçlü olmak zorundasın... Annene destek olmak, küçük yavruna destek olmak senin görevin.
Ama senin de söylediğin gibi, babanı terk edemezsiniz. O durumunun farkında bile değil.
Burada iki şık var, ya yüreğinize taş basıp, annenin ve yavrunun sağlığını ön plana alıp, babanı bir ruh ve sinir hastalıkları kliniğine yatıracaksınız. Orada ona ilaçlarını verecekler, bakacaklar. Zaten sizi bile tanımadığını söylemiyor musun?
İkinci şık ise bunca yıldır katlanmışsınız, onun yaptıklarının farkında olmadığını da biliyorsunuz, bundan sonra böyle devam etsin.
Biliyorum hiç kolay değil ama bu biraz da vicdan meselesi.
İnşallah kızım bu arada karşına şöyle aklı başında, senin bunca yıldır çektiklerini anlayabilecek, sana hayat arkadaşı, çocuğuna da baba olabilecek bir temiz insan çıkar...
Seni mutlu eder, bu ortamdan da kurtarır.
Paylaş