Aşk yokken üşüdüğün varken de seni yakan ateşten bir gömlekmiş
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Sevgili Güzin Abla; 28 yaşında üniversite mezunuyum. Benim aşk hikáyem okulda başladı. Benimle aynı yaşta bir delikanlıyla acı tatlı bir birliktelik yaşadık.
Ben mezun oldum ama o okulu bir türlü bitiremedi. Sonradan okuldan da vazgeçip çalışmaya başladı. Çalışmaya başladıktan sonra da ilişkimiz devam etti.
Ama her şey, aşktan sevgiden çok işkenceye döndü. Benim tek taraflı isteklerim ve hayal kırıklıklarım, onun ise hayatın zorluklarına karşı isyanı vardı. Artık eskisi gibi değildi hiçbir şey. Ayrılmak istedi birkaç kez, kabul ettim. Ama en fazla bir hafta sonunda bazen ağlayarak yalvararak, bazen hiçbir şey olmamış gibi geri dönüyordum ona.
Sonunda askere gitti. Ama beni hiç aramadan, görmeden. Şimdi hastalık derecesinde üzgünüm. Hayata küstüm. Başka bir erkek düşünemiyorum dokuz seneden sonra.
Bu tutku beni öldürecek ve ben bu güçsüzlüğü kişiliğime yakıştıramıyorum. Aşk, yokken üşüdüğün, istediğin; varken de seni yakan ateşten bir gömlekmiş.
Peşinden gidip onunla mı mutsuz olsam kalıp onsuz mu?
RUMUZ: KARAKUZU
Doğru kızım, aşk ateşten bir gömlektir. Olmadığı zaman da için içini yer, olduğu zaman ise yine yüreğin yanar. Aşık olup da sonsuza kadar mutlu olabilen kimse var mı çevrende?
Ancak seninki gerçekten aşk değil bence bir tutku, hatta bir takıntı. Senden ayrılmak istediği halde sen tekrar tekrar beraber olmuşsun. O belki de senin okulu bitirmeni, iyi bir duruma gelmeni hazmedememiş.
Söylemiyorsun ama sanırım onun ailevi durumu ve maddi gücü de senden kötü olmalı. Belli ki seninle bir aşağılık duygusuna kapılmış... 9 yıldır sürüklenen bu beraberlik belki onu da sıkmıştır. Belki bıkkınlık başlamıştır, belki sürekli tartışmalarınız, kavgalarınız artık onu yıldırmıştır.
Bir beraberlikte sık sık ayrılıklar, dargınlıklar, barışmalar, tekrar kopuşlar başlamışsa, bir süre sonra, yokluğunu hissetmez karşı taraf. Bir tür alışkanlık edinir bu ayrılıkları... Belli ki sizde de öyle olmuş. Onu istemeden kırmış, ya da beklentilerinle ürkütmüş de olabilirsin.
Bütün bunları iyi düşün, kendine bu durumu yakıştıramıyorsan biraz toparlanmaya çalış.
Bir kere ayrılığı ve onsuzluğu kabullenebilirsen, yavaş yavaş düzelmeye başlarsın. Onunla tekrar bir araya gelme umudunu yitirirsen, daha çabuk düzelirsin. Duygularını sustur, yüreğinin sesini dinleme bir süre... Kendini işine ver, ailene ver, arkadaşlarına ver. Düşüncelerinin ona kaymasını engelle... Biliyorum hiç kolay değil ama birkaç ay sonra, bakacaksın bitivermiş. İraden bu durumda en büyük desteğin olacaktır. Göster gücünü kızım.
11 yaşında bir kızı olan genç bir kadınım ve ölesiye aşığım
Sevgili Güzin Abla, yazılarını geçmişten bugüne takip edip kendime hep bir pay çıkarmaya çalışıyorum. Ben de senden bir konuda yardım almak için buradayım.
Belki de çok sık rastladığın bir sorun, çağımızın modası, erkeklerin evliliğe yanaşmaması. Ben bundan 10 yıl önce, daha hayatımın baharındayken bir evlilik yaptım; bir kızım oldu ama evlilik yürümedi. 18 ay sonra istemeden de olsa boşandım. Aradan 2 yıl geçmişti ki, beni sevdiğine inandığım bir adamla yeniden evlendim ama onun amacı ise ulaşamadığı cinselliği benimle nikáh altında yaşamak ve bana tarifi olmayan acılar çektirmekmiş. Şiddetten ve dayaktan bunaldığım için ancak 7 ay evli kalabildim ve ayrıldım.
Şu an 11 yaşında bir kızı olan, henüz 30 yaşında genç bir kadınım ve ölesiye aşığım. Bundan 14 ay önce bir arkadaşım vasıtasıyla bir adamla tanıştım. Kendisi de benimle aynı yaşta ama hiç evlenmemiş, Almanya’da yaşamış yıllarca...
Beş sene önce yurda kesin dönüş yapmış. Birlikte o kadar mutluyuz ki... Yine de bu 14 ay içinde kendisini iki kez terk ettim. Ama ne yaptı ne etti barıştık. Benimle ilgili her şeyi biliyor. Ailemle de yakın diyalog içinde. Ama gel gelelim evliliğe asla sıcak bakmıyor. Beni sevdiğini söylüyor, benden kopamıyor. Kızıma da bana da çok düşkün ama evlilik meselesi açıldığında "Asla olmaz" deyip kestirip atıyor. Ne yapacağımı bilemez durumdayım, onu terk edemiyorum. Çünkü seviyorum ama evlenemiyorum da, o istemiyor. Bir de ailemin baskısı beni çıkmaza sokuyor. "Madem seni seviyor, evlenin artık" diyorlar. Bana akıl vermeni bekliyorum
RUMUZ: KARA MELEK
Başından iki talihsiz evlilik geçmiş, mutlu olamamışsın kızım... Şimdi tam mutluluğu yakalamışken neden "illa evlilik" diye tutturuyorsun. Bu genç adamın da belki senin gibi bir şekilde ağzı yanmıştır. Evlilikten korkmuştur. Ne ailenin, ne çevrenin sözüne bakma. Sen mutlu olmaya bak. Tam yüreğinin eşleştiği birini bulmuşken, sabırsızlık etme. Bir süre sonra belki o evliliği isteyecektir.
Benim büyük bir sorunum var: Ayak fetişizmi
Merhaba Güzin Abla... Ben 30 yaşındayım, üniversite mezunu, evli ve 2 çocuk babasıyım. Benim sorunum kadın ayaklarından ve ayakkabılarından çok hoşlanmam... Bu artık günlük yaşamımı etkiler hale geldi, haftada 2-3 kez, sabah işe gitmeden önce 1 saat erken kalkıyorum ve alt kattaki komşumuzun kapı önüne bıraktığı kadın ayakkabılarını öpüp, koklayıp, temizliyorum; bu bana büyük bir cinsel haz veriyor.
Bunu haftada 2-3 kez yapıyorum ama bir yandan da büyük suçluluk duyuyorum, yine de kendime engel olamıyorum. Her gün sokakta, işyerinde, dolmuşta, otobüste de devamlı kadınların ayaklarına ve ayakkabılarına bakıyorum. Onları temizlediğimi düşünmek bile bana büyük bir haz veriyor. Ama bir yandan da bu beni çok rahatsız ediyor.
Bir sabah alt komşumuzun kapısının önüne bıraktığı ayakkabıları okşarken yakalanırsam yerin dibine girerim; başta eşim olmak üzere kimsenin yüzüne bakamam. Lütfen bana yardımcı olun, sizden başka çarem kalmadı, ne yapmamı önerirsiniz? Aslında ayak fetişisti olduğunu gizleyen pek çok insan olduğunu da öğrendim.
RUMUZ: B.S.B
Olabilir tabii sevgili okurum ama bu durum, takdir edersiniz ki normal değil. Üstelik de sizin kendinize olan saygınızı tehdit ediyor. Çevrenize karşı da bir sorun oluşturuyor. Bence gerçekten rezil olmadan, bir psikiyatri uzmanına başvurun. Devlet hastanelerinde de psikiyatri bölümünde çok değerli uzmanlar var. Sizi bu durumdan kurtaracaklardır, eminim.