Aşk sizi sarıp sarmalar haberiniz bile olmaz

Sevgili hanımefendi; bazen size kızsam da sizi çok beğendiğimi söylemek isterim.

37 yaşında eşinden ayrılmış, lise mezunu ama pek çok eğitim sertifikası bulunan, 5 yıldır kendi işinde çalışan bir kadınım. Çevrenizde gördüğünüz türden, işinde, gücünde normal bir hanımım.

Size sizin pek hoşlanmadığınız bir konudan bahsetmek istiyorum. Ben bunu sorun olarak kabul etmiyorum çünkü o benim için kutsal, mutluluğumun temeli ama sizin en menfi gördüğünüz, en yanlış bulduğunuz, en kolay yargıladığınız bir ilişki şekli...

Evli bir adama aşık olmaktan söz ediyorum. Biliyorsunuz kimse de "İlla gidip evli bir kadını ya da adamı baştan çıkarayım" diye yola çıkmıyor. Ya da ahlaksız olduğu için ve insanları önemsemediği için yapıyor bunu. Eğitimsiz ya da sorumsuz olduğundan hiç değil..

Bazen hayat sizin için, bilinciniz dışında bir plan hazırlıyor adeta, buna kader de denebilir. İnanın irade gücünüz dışında gelişiyor olaylar.

Elinizde olmadan, bir de bakıyorsunuz ki aşk sizi bulmuş, sarmış sarmalamış, içine almış bile... Size sormak gereği duymamış hatta...

İşte bu benim de başıma geldi. Ben de aşık oldum. Üstelik iyi bir aile babasına. Bir beyefendiye. 15 yıllık evli, mevki sahibi saygın bir beye. Ama, onu bulduğum için Allah’ıma her gün dua ediyorum. Ne yapacağım şimdi? Siz bana "Bıçağı sok yüreğine, kopart çıkar onu oradan" diyeceksiniz. Yani unutmamı isteyeceksiniz. Elbette eşine sorsalar, bilse beni ve ilişkimizi tez elden öldürmek ister zaten beni.

Böyle bir olayı yaşamamış başkaları da öyle. Ama beni bir tek elinde olmadan kendini aşkın karşı konulmaz ateşi içinde bulanlar anlayabilirler. Aşk o kadar büyülü bir şey ki, öyle tutkulu bir şey ki, öylesine karşı konulmaz bir duygu ki... Beyninizle yüreğiniz tümüyle ayrılıyor. Yürek öyle bir aşk ateşine düşüyor ki sizi dinlemiyor bile.

Her an korku ve telaş içindesiniz ama asla pişman değilsiniz.

Her an endişe, merak, kıskançlık var ama "Keşke o olmasaydı" diyemiyorsunuz. Hep içiniz kalkıyor, hep hasret, hep özlem, hep yalan dolan... Ama geri dönüp onunla tanıştığınız ilk güne gelseniz gene yaparsınız aynı şeyi, çok iyi biliyorsunuz.

Yargılamak ne kadar kolay. Suçlamak da öyle... "Bu ne ahlaksız davranış" demek, atıp tutmak çok kolay. Ben de yapardım eskiden...

Ama aşk. Bir kez o duygunun içine düşün de görün.

Aslında beni bir tek benim gibi aşıklar anlar. Evli bir kadına ya da adama aşık olmuşlar. Çaresizce kabullenip aşkını yaşayamasa da yine de onsuz yapamayanlar ve asla terk edemeyenler.

Başka kimse anlamaz.

Biz sessiz duruyoruz. Biz ortalığı velveleye vermiyoruz.

Biz onlara, "Boşan" demiyoruz, "Hasret yetti artık, gel artık benimle kal" demiyoruz. Her şeyi kabulleniyoruz. Her şeyi sınırlı yaşıyoruz. Saklı, gizli, yasaklı...

Elimizde değil, haddimizi biliyoruz yine de ne kudretli bir şey ki bu; Allah’ımıza her gece dua ediyoruz, aşkımız bitmesin diye yalvarıyoruz. Bir de böyle mütalaa ederseniz belki biraz bizleri anlamak mümkün olur diye düşünüyorum. Ama eminim ki siz "Öyle evliye mevliye aşık olunmaz.

Evli olduğunu anlar anlamaz neden bırakmıyorsun?" diyeceksiniz. Deyin, canınız sağ olsun. Dedim ya, bizi bir tek yasak aşk ateşine düşenler anlar. Ama ne yazık ki, bizler de bu konuyu aramızda paylaşamayız. Birbirimizden bile saklarız; en yakınımıza bile söyleyemeyiz.

Bir an için kendinizi yerimize koyuverseniz acaba ne derdiniz bu duruma...

RUMUZ: HÜLYA

Sevgili kızım, evet bu benim kızdığım bir konu. Uzun süredir ele almıyordum. Ama mektubun ilginç geldi, bu nedenle yayınlıyorum. Benim kınamam, üzülmem, öfkelenmem sadece evli bir erkeğe duyulan aşk için değil. Gönül bu, evli bir erkeği (ya da kadını) de sevebilir insan... Ama irade gücü diye bir şey var. Fazla kendini kaptırmadan geri dönüş var.

O evdeki eşin durumunu düşünüp, kendini onun yerine koymak ve hemcinsine böyle bir acıyı vermekten dolayı duyulan vicdan azabı var.

Bir yandan da benim üzüntüm... Bu ikinci kadınların çekeceği azap, bu yukarıda anlattığın hiçbir sıfatı taşımamanın getirdiği eziklik, yıllarını bu uğurda harcayıp, sonra kapının önüne konulmak... Ben bu nedenle ikinci kadınlara en iyisi bu tür aşktan uzak durmalarını öğütlüyorum. Kolay değil ama insanoğlu her şeyi mantık çerçevesinde alt etmeyi başarır.

Burnum yüzünden herkes beni çirkin buluyor

30 yaşında genç bir kadınım. Hayatta tek isteğim maddi gücümün iyi olması ve burnumu estetik yaptırmak. Burnumun büyük olması beni çok rahatsız ediyor. Bu yüzden kendimi çok çirkin buluyorum. Bir ara tamamıyla psikolojim bozuldu ve intihar etmeye bile kalktım. Bir de çevremden de çekindiğim için ben televizyona çıkıp bu durumumu anlatamam.

Sizden tek istediğim bu yazımı yayınlayın ve bana yardımcı olun, çok mutlu olurum. Bana iyi bir burun estetiği yapacak, çok para almayacak bir estetik uzmanı arıyorum. Genelde estetikçiler çok fazla para istiyorlar sanırım. Ben de sevip mutlu olmak istiyorum ama olmuyor.

RUMUZ: ÇİRKİN KIZ


Bence bu biraz da senin kuruntun kızım. Seni neden çirkin bulsunlar. Burnun biraz büyük olabilir, ama yüzünün başka güzel yönlerini ortaya dökmek için makyaj yapmayı öğrenmelisin. Ayrıca bütün estetik uzmanları çok para alıyorlar diye genelleme yapma.

Üniversite hastanelerinde bu konuda çok başarılı uzmanlar var. Ve özel hastaneler kadar da büyük paralar almıyorlar. Örneğin sana Doç. Dr. Özhan Çelebiler’i önerebilirim. Yardımcı olacağını düşünüyorum.

Nişanlımı anlayamıyorum

Sevgili ablacığım, benim sorunum nişanlımla ilgili... Bazen beni çok hoş tutuyor bazen de o insan gidiyor bir başkası geliyor. Onu anlamaya çalışıyorum ama ben böyle yaptıkça o daha çok öfkeleniyor. Çok üzülüyorum, ne yapmalıyım, lütfen bana yardımcı ol.

RUMUZ: ÖFKELİ NİŞANLI

Sevgili kızım, acaba bu aile baskısı ile gerçekleştirilen bir nişan mı, onun seni gerçekten sevip sevmediğinden emin misin? Her ne ise, bu evliliği bir kez daha oturup ciddi bir şekilde düşünmelisin. Nişanlı isen, mutlaka evlenmek zorunda değilsin ki... Daha nişanlıyken böyle davranan birinden evlendiğinde ne beklersin?
Yazarın Tüm Yazıları