Aşk kocaman bir yalan

Yazımın sonunda söylemem gereken bir cümleyi oyunbozanlık yapıp ilk cümlemde söylemek istiyorum; "Aşk koskocaman bir yalandır."

Haydi bir soru soralım, içerisinde "aşk" olsun. "Nedir aşk?", biraz da felsefe karıştıralım işin içine, sorumuz bir devrik cümle olsun, herkesin bildiği gibi; "Aşk nedir?" olmasın...

Sanırım yüzlerce, hatta binlerce cevabı vardır kimine göre bu melun kelimenin, yani "aşk"ın. Kimine göre de abuk sabuk bir şeydir "aşk"... Hatta alaycı ve küçümseyen gözlerle bakarlar ve acırlar da... Hatta hatta "ne zavallı şeyler" diye düşündükleri bile olur o mantığıyla hareket eden insanların "aşk" yüzünden deli divane olanlar için...

Biz yine dönelim sorumuza; "Nedir aşk?" Kimileri "ölüm" der, kimileri "Ölüm bile aşkın yanında önemi olmayan bir kavramdır" der, kimileri "Sevdiğin kişi uğruna katlanılan acılardır" der... Mutlaka, birçok filozof da bu soruya filozofça cevap vermiştir geçmişte. Aşık Veysel’e sormuşlar, "Nedir aşk?" diye, o da "Sevdiğine kavuşamazsan aşk olur" demiş. Çocukluğumuzda, ninelerimizden, soğuk kış akşamlarında alev alev yanan odun sobasının etrafına toplanarak, dinlediğimiz "aşk" hikáyelerinden Ferhat’ın Şirin’e, Mecnun’un Leyla’ya, Kerem’in Aslı’ya beslediği duygu olarak bildik "aşk"ı; biz böyle öğrendik... "Aşk" öyle bir duygu ki, çölleri aştırıyor, dağları deldiriyor, gözleri dağlatıyor, yine de öldürmüyor, hatta yaşaması için insanın gıdası bile oluyor.

Gün gelir acısı geçer

Ölüm vız geliyor, ölüme karşı zırh oluyor aşk. Aşık olduğunuzu sandığınız zamanlarda kendinizi bir kelebek gibi hissettiğinizi sanırsınız, en kederli şarkılar bile neşenizi bozamaz, keyfinizi kaçıramaz. Her bir şarkı, her bir türkü sizin sesinizde, düşüncenizde farklı bir anlam kazanır. Şiirler yazarsınız... Şair olduğunuzu sanırsınız. Dünyaya öyle bir pencereden bakarsınız ki, üstünüze kar yağsa bile yüreğiniz sıcaktır, o sıcaklık vücudunuzun her yerini ısıtır. Çölde olsanız bile yüreğiniz serindir, o serinlik vücudunuzun her yerine ulaşır. Çünkü siz "aşık"sınızdır.

"Aşkınız" gündüzleri gözünüzün önündedir, hiç gitmez. Siz nereye baksanız o yandadır, hiçbir yere ayrılmaz. Akşamları, ya bir lokma ekmeğinizdedir, ya da bir yudum rakınızda, belki de rakı şişenizin içindedir hep. Gece olduğunda hava açıksa, ya parlayan bir yıldızdır, ya da kocaman bir dolunay. Kim bilir belki de o anda kayan bir yıldızdır, siz dilek tutasınız diye... Uykunuz gelip de yatağa girdiğinizde ise "düş"ünüz olacaktır, sizi hiç bırakmayacak.

Gün gelip de ayrılık kapıya dayanınca, vazgeçemeyeceğinizi sanırsınız, "aşık"ken nasıl tatlıysa "aşk" ayrılık vakti geldiğinde de vereceği acı ile yaşayabileceğinize inanacaksınız. Onu ne kadar çok sevdiğinizi kanıtlamak için, yanan yüreğinizin en acısız tarafından bir tutam vermek isteyeceksiniz ona belki...

Bitmeyeceğini sandığınız bu alevli "aşk" yüreğinizde zamanla kor haline gelecek ve illaki sizi daha çok yakacak ve acı verecek. Ama bir gün mutlaka küle dönüşecek. Bir gün nerden geldiği belli olmayan hafif hafif esen bir rüzgar bu külü savuracak uzaklara... Ve işte ancak o zaman farkına varacaksınız "aşk"ın koskocaman bir yalan olduğunun... MUHİTTİN ERSUNGUR

Uzun zamandır aşk hakkında bu kadar gerçekçi ve anlamlı bir yazı okumamıştım, sizi kutlarım. Yer yer aşka haksızlık da etseniz, yazınızın genelinde size hak vermemek imkansız. Zaten aşk belki dünyanın en güzel duygusu ve hayata anlam katan bir ruh hali ama, aynı zamanda da kalıcı olmadığını, sonsuza kadar sürmediğini herkes kabul ediyor. Değeri de böyle kısacık ömürlü olmasında sanırım...

Beni reddeden kızı bir türlü unutamıyorum

28 yaşında, bekar bir erkeğim. Geçen yıl bir genç kıza bağlanmıştım. Ama onun ilgisi başkasına karşıymış. Bunu öğrendiğimde yıkıldım. Şimdi ise yeni bir ilişkim var; fakat o kızı unutamıyorum. Beni reddettiği için ondan hem nefret ediyorum hem de onu düşünmekten kendimi alamıyorum. Şu an beraber olduğum kız beni çok seviyor ve gayet iyi biri. Fakat ben ona aşık değilim. Belki hálá ötekine aşığım. Onun da ilişkisi bitmiş, haberini aldım ama tekrar reddedilmek istemiyorum. Bu yüzden ona yaklaşamıyorum. Aşık olmadığım bir kızla evlenirsem ilerde pişman olur muyum? Ne olur bana yardım edin; ne yapmalıyım? Bu konuda tecrübesi olan okurlarınızın bana fikir vermesini rica ediyorum; teşekkürler şimdiden...

RUMUZ: UMUTSUZUM

Bence reddedilmeyi sindirememişsin oğlum; bu nedenle o genç kıza karşı duyduklarını aşk sanıyorsun. İstenmemek ağrına gitmiş, onu elde etmeden huzur duyamayacağını düşünüyorsun. Bak yukarıda bir okurumun aşk hakkında yazdığı çok güzel bir tanımlama yazısı var. Özellikle senin mektubunla aynı sayfada yer vermek istedim. Aslında aşk bazen geçici bir hevestir. Eminim o kızla yakınlaşmış olsaydın, kısa zamanda aşkının sönüverdiğini görecektin. İşte dileğini yerine getiriyor ve okurlarımdan senin için yorum yapmalarını bekliyorum.

Eşimle beraber olan kızı bir temiz dövdüm

Ben 23 yaşında evli 2 çocuk annesiyim. 7 senedir evliyim. Hiçbir sorunumuz yoktu. Ama 5 aydan beri eşim başka bir kadınla beraber. Onları beraber gördüm ve kızı bir temiz dövdüm. Yine de eşimi bırakmadı. Eşim devamlı bir ona gidiyor, bir eve geliyor. Boşanalım, diyorum, kabul etmiyor. Benimle ve çocuklarıyla hiç ilgilenmiyor ama hálá onu çok seviyorum. Onu bütün bu yaptıklarına rağmen kabul ediyorum. Çok çaresizim abla lütfen bana yardım et.

RUMUZ: SAYDIN

Sevgili kızım; madem eşin artık sizin yanınızda değil, senin ve çocuklarının sorumluluğunu da taşımıyor, neden ondan vazgeçmiyorsun? Çok genç yaşta evlendirilmenin sonuçları işte bunlar. Eminim eşin de oldukça gençtir. Sizden vazgeçemiyor ama o kızdan da vazgeçemiyor, belli ki... Hiç değilse biraz tepki göster, onu geldiğinde eve kabul etme. Pek ummam ama belki de aklı başına gelir. Ama bu adamı hálá sevebilmeni hiç aklım almıyor işte...
Yazarın Tüm Yazıları