Annesi yüzünden nişanlımla ayrıldık

Annesi oğlunun bana karşı olan sevgisine katlanamadı, onun üzerindeki egemenliğini kaybetmekten korktuğu için bizi ayrılmaya mecbur bıraktı.

Haberin Devamı

Merhaba Güzin Abla, nasıl anlatsam ki, içimin acısını bilseniz, ölü gibiyim.
Yemek yiyemiyorum, su içemiyorum. Nişanlımla aileler anlaşamadığı için ayrıldık.
Daha doğrusu ayrılmak zorunda bırakıldık. Ailesi demek de yanlış aslında, sadece sevdiğimin annesi yüzünden...
Annesi oğlunun bana karşı olan sevgisine katlanamadı, onun üzerindeki egemenliğini kaybetmekten korktuğu için bizi ayrılmaya mecbur bıraktı. Her şeyimize karışıyordu ama ben sevgim yüzünden hep sustum.
Aileme de bu konuyu hiç açmadım.
En sonunda büyük bir kavga ve her şey bitti. Meğer, kaynana gerçekten çok büyük etkenmiş evlilikte.
Çevremdekilere karşı “bu en hayırlısıydı” diyorum ama gelin görün ki kalbim hiç de öyle demiyor.
Nişanlım, “Bir daha beni arama, defol git hayatımdan” dedi bana. Ama bunu sadece dudakları söyledi, kalbi değil, çok iyi biliyorum.
Şimdi ne yapmalıyım, nasıl hareket etmeliyim ki, barışabilelim. Seven insan gerçekten gitmez, değil mi? Yorumunuza çok ihtiyacım var...
Rumuz: Çaresizim

Haberin Devamı

Sevgili kızım, sana ne desem ki... Şu erkek anneleri neden oğullarını, onun sevdiği kızdan kıskanırlar, neden o kızla bir yarışa girerler, hiçbir zaman anlamış değilim.
Yakın çevremde, aile içinde de bu nedenle boşanmalar yaşamış biri olarak, gerçekten bu konunun psikiyatrik açıdan bir araştırmasının yapılması gerektiğine inanıyorum.
İçlerinde gelinlerini evlat gibi bağırlarına basan anneler de var elbette ama sıkça gördüğüm, ya seninki gibi birbirini seven insanların ayrılmasına yol açıyor ya da yuva yıkmaktan hiç kaçınmıyorlar.
Bundan büyük bir keyif de alıyorlar sanki.
Sevdiğin gencin, annesinin etkisinde kaldığı çok açık.
Bence bu hep böyle sürecek. Barışmak istiyorsun ama inan ileride çok daha fazla mutsuzluklar yaşayacaksın.
Hem de evlenip çoluk çocuğa karıştıktan sonra bu çok daha zor gelecek sana.

Kimler kan veremez

Hem sık sık gazetemizden gelen kan arayışları nedeniyle, hem de okurlarımın soruları üzerine araştırdım ve size bu çok gerekli bilgileri vermek istedim. 

* Hepatit B hastaları... (Hiçbir zaman kan veremezler.)
* Hepatit C hastaları... (Hiçbir zaman kan veremezler.)
* AIDS hastaları ve taşıyıcıları... (Hiçbir zaman kan veremezler.)
* Sıtma geçirenler... (Tedaviden üç yıl sonradan itibaren kan verebilirler.)
* Frengi geçiren hastalar, iyileştikten 1 yıl sonra kan verebilirler.
* Creutzfeldt-Jacob (sinir hücrelerinin süngerimsi dejenerasyonu) hastalığı olanlar, hiçbir zaman kan veremez.
* Tüberküloz geçirenler... (Tedaviden beş yıl sonra kan verebilirler.)
* Diyabet hastaları... (İlaç kullanmayan veya ilaç kullandığı halde, kan şekeri düzene girmiş olanlar kan verebilir.)
* Anemisi (kansızlık) olan kişiler kan bağışçısı olamazlar.
* Gebeler kan veremez. Doğum veya gebeliğin sonlanmasından 6 hafta sonra kan verebilirler.
* Koroner kalp hastalığı, beyin ve damar hastalıkları ve atardamarda kan pıhtılaşması olan kişiler kan veremezler.
* Alerjisi olan veya astım hastaları kan veremez. Polen alerjisi olanlar ise sadece alerjileri oldukları dönemde kan veremezler.
* Kanama eğilimi olanlar ömür boyu kan veremezler.
* Epilepsi hastaları, kan veremezler.
* Osteomyelit (kemik iltihabı) geçirmiş hastalar, iyileştikten beş yıl sonra kan verebilirler.
* Büyük ameliyatlardan sonra en az altı ay boyunca kan bağışı alınmaz. Mide rezeksiyonu (midenin bir bölümünün alınması) geçirenler ise hiçbir zaman donör olamazlar.

 

Yazarın Tüm Yazıları