Merhaba Güzin Abla... Öncelikle bu köşeden gençlere verdiğiniz harika tavsiyeler için sizi tebrik ederim.
Ben 25 yaşında bir gencim. Bundan bir yıl kadar önce, iş vasıtasıyla bir genç hanımla tanıştım. İlk başta sürekli tartışırdık, ama sonra arkadaş olduk. Ve ardından da sevgili...
Sevdiğim kızın başından bir evlilik geçmiş. Kocasından kendisini aldattığı için boşanmış ve ailesinin yanına dönmüş. Bunları bana açık açık anlattı, ben de ona hak verdim. Her onurlu kadının yapacağını yapmış, aldatılmayı hazmedemeyerek kocasından ayrılmış.
İlişkimiz zaman içinde ilerledi ve evlenmeye karar verdik. Konuyu anneme açtım. Sevdiğim kızın bana açıkça anlattığı boşanma öyküsünü ben de aynı şekilde anneme anlattım. Şimdiye kadar hep medenice kararlar veren annem, nedense birden değişti, "Boşanmış bir kadınla evlenemezsin. Boşanmış kadınla evlenilmez, o senden daha tecrübeli, başına iş açar" dedi. Çok şaşırdım açıkçası... Oysa ben, onun tecrübesi evliliğimizde çıkabilecek olası sorunları çözmemize yardımcı bile olabilir diye düşünüyordum.
Bekáret benim için önemli değil. Ama annem için önemliymiş, bunu da öğrendim. Tüm tartışmalar sonuçsuz kaldı ve sevdiğim kızdan ayrılmak zorunda kaldım. Çok geçmeden hata yaptığımı anladım. Sevdiğim kız için daha fazla mücadele etmeliydim. Umarım beni bir gün affeder. Çünkü ben kendimi affedemiyorum.
RUMUZ: LORD VADER
Doğrusunu söylemek gerekirse sayın "lordum" (annen seni bir lord gibi mi yetiştirdi bilmiyorum), seni affedeceğini sanmıyorum! Çünkü sen 25 yaşında olgun bir insan olarak, tutmuş annenin bu çağdışı, akıl almaz düşüncelerine boyun eğmişsin. Günümüzde boşanmalar o kadar arttı ki, ne erkek ne de kadın "asla boşanmam" diyebiliyor artık.
Senin ilk evliliğini yapmış bir hanımla evlenip de boşanmayacağın ne malum? Annen o kadar katı düşünmüş, o kadar acımasızca hükümler vermiş ki, umarım aynı şeyleri sende ya da varsa kardeşinde yaşamaz. Hem senin evleneceğin kadının bekaretinden annene neymiş, anlayamadım doğrusu.
Bir hanım okurum bana "Boşanmışsam, vebalı mıyım?" diye yazmıştı. O kadar dokunmuştu ki bu söz bana... Gerçekten insanların bu tavırları bana çok ters geliyor. Bir genç yakınım "Abla ben kaç kişiyle ilişki kurduğunu bilemediğim bir kızla evlenmektense, başından bir evlilik geçmiş, boşanmış, ciddi bir kadınla evlenmeyi tercih ederim" diyordu. Ortam o kadar karışık ki, ona hak vermemek elde değil.
Bence hata etmişsin, onu tekrar bulup gönlünü alabilirsen çok yerinde davranmış olursun. Annene de bu yazımı okutmanı çok isterdim doğrusu.
Amcamın kızına aşık oldum
Güzin Abla, ben 22 yaşında bir gencim. Şimdiye kadar hiç samimi bir kız arkadaşım olmadı. İşin kötüsü, ideal bir sevgili ararken amcamın kızına aşık oldum! O ise her konuşmaya çalışmamda benden nefret ettiğini söylüyor. Üstelik onun bir sevdiği de var. Bu durum yüzünden artık ben bile kendimden nefret etmeye başladım.
Unuturum diyorum, yapamıyorum. O hep aklımda... Gün geçtikçe huzursuzluğum çoğalıyor, ona olan bağlılığım yüzünden bana ilgi duyan çevremdeki diğer kızları fark edemiyorum.
Her şeye rağmen onu çok seviyorum. Benim için psikolojik sorun haline geldi. Artık işyerinde mesaimin yarısı onu düşünmekle geçiyor. Bana yardımcı olabilir misiniz?
RUMUZ: ADEM
Sevgili oğlum, sizleri anlayamıyorum doğrusu... Son zamanlarda bana gelen mektupların birçoğu bu tür yakınmalarla dolu... Kız ya da erkek fark etmiyor; hepsi de karşılıksız aşk yüzünden çektikleri acıdan, istenmemekten yakınıyor.
Senin sevdiğin kız, amca kızı üstelik... Bu kardeş demek! Kan bağı bulunan bir insanla evlenmenin sakıncalı olduğunu bilmiyor musun? Üstelik onun bir sevdiği varmış, senin bu tavrın yüzünden senden nefret ediyormuş. Bunları bile bile hálá üstelemek niye?
Bu kadar iradesiz olma lütfen... Zaten bak "Bir arayış içindeydim, gönlüme uygun bir kız arıyordum, amca kızıma aşık oldum" demiyor musun? Bu olmayacak tutkudan kurtar kendini.
Ezan sesini ve sıcak insanları özledim
Merhaba Güzin Abla, ben Fransa’da yaşayan 15 yaşında bir genç kızım. Mektubum ulaşabilecek mi sana, cevap yazabilecek misin, orası meçhul... Ama olsun, bir umut işte...
Abla, ben artık buralardan soğudum. Türkiye’ye dönmek için can atıyorum. Ezan sesini, sıcak insanları, o temiz havayı yaşamak istiyorum. Buradaki bazı insanlardan rahatsızım. Davranışlarından dolayı onlardan soğudum.
Bir süre önce çok kötüydüm, durmadan sebepsizce ağlıyordum. Çok iyi bir anne ve babam var, onlar sürekli "Konuş bizimle" diyorlardı. Ama sebebini ben bile tam anlamış değildim ki anlatabileyim. Sana bile tam olarak dökemiyorum içimi... Neyse ki şimdi biraz toparlandım. Zaten deli dolu, eğlenceli, neşeli bir kızım. İstediğim zaman eğlenirim de, eğlendiririm de... Hiçbir şey için umudumu kaybetmiyorum, çünkü umutlarıyla yaşar insan.
Her şeye rağmen hayat yaşamaya değer ve ben ömrümün en güzel günlerindeyim. Son zamanlarda ölüm her an aklımda. Bu nedenle her günümü son günümmüş gibi yaşamak istiyorum.
Sana yazmak çok güzeldi, umarım köşende yer verirsin. Sadece paylaşmak istedim...
RUMUZ: HER ŞEYE RAĞMEN GÜLEBİLMEK
Sevgili kızım, yaşına göre ne kadar olgun ve aklı başında olduğunu satırlarından anladım. Ancak her gününü son gününmüş gibi yaşamak fikrini tutmadım. Ülkene dönmek ve burada yaşamak istemen de çok doğal. Gerçekten de kısa bir seyahatten döndüğünde bile, memleketinin taşını toprağını öpesi geliyor insanın...
Ancak o tür insanlar dediğin gibi burada da var ve giderek çoğalıyorlar. Yani insanı uygarlık, eğitim, görgü konularında hayal kırıklığına uğratan kişiler... Büyük şehirlerin kalabalığı ve karmaşası insanı yoruyor, buna rağmen büyük özlem duyuyorsun ülkene. Vatan özlemiyle hiçbir yerde duramıyorsun.
Madem bu derecede huzursuzsun kızım, bir yolunu bul. Madem ailen çok iyi ve anlayışlı, kendileri henüz dönemeyecek durumda olsalar bile seni buradaki bir yakınının yanına gönderebilirler bir süreliğine... Bunu ailenle açıkça bir konuş istersen.