Paylaş
Güzin Abla, 31 yaşında çalışan bir kadınım.
1 yaşında dünyalar tatlısı bir kızım var. Çok mutluyum, evliliğim de, işim de güzel gidiyor çok şükür. Benim sıkıntım annemle...
Kimseye olmadığı kadar açık olmak istiyorum sana. Uzun uzun anlatmak istiyorum dilim döndüğünce.
Anneler her zaman melek değil. Benim annem de oğlu ve benim aramda ayrım yapan bir insan. Yıllardır böyle oldu ama ben hiç bu cümleyi ona kurup duygularımı yansıtmadım. Çünkü ona yakıştıramıyordum bunu.
Ama sinyalleri ben daha küçükken vermiş, ben anlamamışım. Mesela bir akşam bisiklet almaya gitmiştik, kardeşime aldılar, babam bana da almak istese de annem aldırmadı. Durumumuz olduğu halde...
Servisle okula gidiyorum diye, kışın bile önü açık sandalet gibi ayakkabılar giyiyordum. Önemli olan ayağımın yere değmemesiymiş! Ama ben çok utanıyordum. Oysa erkek kardeşime bot alınıyordu sık sık...
Bu gibi ayırımları saymakla bitmez. Çok da kale almadığımı sanıyordum ama kendi kızım olduktan sonra durum çok değişti. Benim annem de çalışan bir kadındı ve ben kreşlerde büyüdüm.
Evde küçük yaşta hep tek başıma yaşamaya alıştım. Okula kendim gidiyor, eve geldiğimde ödevlerimi yapıyor ve yemeğimi ısıtıyordum. O sırada 7-8 yaşlarındaydım.
Kızım olduktan sonra anneme çok ihtiyaç duydum, bir anne olarak yanımda olmasını istedim.
Gel zaman git zaman doğum iznim bitti, işe dönmem gerekti. Kızıma o bakacaktı, bu yüzden onun yanına taşındık.
1 ayda canımdan bezdirdi beni. Ne eşimin gizli telefonlarla görüşüp beni aldatmadığı kaldı, ne komşu ile dedikodumu yaparken bahsettiği doğum kilolarım kaldı.
“Çocuğumu kimseye verme, başkalarına elletme” derdim, bana kızımın milletin kucağında fotoğraflarını atardı. Tam bir faciaydı...
Ardından bana “Pazar günleri kızı bana bırak, cuma günleri al, memeden kes” demeye başladı.
İşyerinde zar zor çıkardığım 150 cc sütü eve getireceğim diye ben neler yaşarken, o söylemediğini bırakmadı bana.
Eşime iftira attı. İftira olduğunu biliyorum çünkü “Onu gece telefonda konuşurken yakaladım” dediğinde telefonları benim yanımdaydı. Sonra bakıcı buldum, oradan ayrıldım ve evimi, evliliğimi oturtmaya çalıştım. Bu kez “Torunum evimi görmeden büyüyor” diye baskılar yapmaya, sürekli bizi evine gitmeye zorladı.
Yıllar sonra, beni de küçükken pazar günleri anneanneme bırakıp, cuma günleri aldığını ve hayatını kocasıyla baş başa yaşadığını öğrendim. Ona göre hayatımı yaşamalıymışım ve bu hayatta kızıma yer yokmuş!
Yani eşimle takılıp keyfime bakayım, kızım onda kalsın, o da bitmek bilmeyen sosyal medya tutkusuna, kızımı maşa olarak kullanıp mutlu olsun. Torun anneanne aşkı yaşasın... Fotoğraflar yüklesin, beğeni alsın, egosunu tatmin etsin.
Güzin Abla, bir anne çocuğunu hafta içi bırakıp hafta sonu alınca, kendince hayatını yaşayınca, sence bu annelik midir?
Bak aradan 31 yıl geçti, ama hâlâ annemle aramızdaki o bağ kurulamadı. İşin tuhafı hâlâ böyle saçmalıklarına devam ediyor, mutlu olmam onun için bir şey ifade etmiyor.
Eşim çok anlayışlı ve beni her daim koruyor...
Görüşmek istemiyorum, onu aramak istemiyorum ama bu kez de hastalanıyor. Ben onun hastalıklarının psikolojik olduğunu düşünüyorum, çünkü doktorlar bir sebep bulamıyor.
Beni hep hastalığıyla tehdit ediyor. Bu kez kendimi vicdan azabı çekerken buluyorum.
Hep onun istediği olsun isteyen, maddi gücüyle herkesi elinde tutabileceğini sanan ve kızımı kendi kızından, benden çok seven bir kadın.
Maalesef çok kötüyüm abla. Bu durum beni çok üzüyor, çok kırıyor. Kendi kızımla olan ilişkim de böyle olacak diye çok korkuyorum.
Bu arada “Bana ne yaparsan kızından aynısını görürsün” diye de üzerime geliyor.
Babam ise sırf evde keyfi kaçmasın diye, süt veren kızına “Annene bir şey olursa bir daha bu evden içeri giremezsin” diyen biri. Çünkü annemi defalarca aldatmış, dövmüş bir adam. Bence sevgisinden değil bu davranışı...
Abla, kızımla olan ilişkime de yansıyor bu konu. Sürekli çocukluğumu düşünüp anneme kızıyorum. Çok küçükken yazdığım bir anı defterim vardı; oraya bile “Annem bana kan kusturuyor” yazmışım. O da bunu gördü zaten...
Abla annem beni hiç sevmedi galiba. Daha çok erkek kardeşimi sevdi, ona ayrı davrandı hep.
Şimdi ben de ona karşı sevgimi yitiriyorum galiba.
Ne yapmalıyım? Bir psikoloğa gitsem mi sence?
◊ RUMUZ: İÇİMİ DÖKTÜM
YANIT
Sevgili kızım, çocuk yaştan itibaren annenin bazı davranışlarını yanlış yorumlamış olabilirsin.
Küçükken çocukların sık sık yaptıkları gibi, kardeşler arasında ayrım yapıldığı izlenimine kapılmış olma ihtimalin var.
Aranızda doğan bu gerginlik, hatıra defterine yazdığın o satırları annenin okumasıyla daha da artmış sanırım.
Bir anne olarak o da sana kırılmış olabilir.
Bu satırlarında haklı olduğun konular var elbette. Örneğin eşinden kuşkulanması, bunu sana hissettirmesi gibi.
Belki bir annenin endişelerini dile getiriyordur. Kendisi defalarca aldatılan bir kadının doğal tepkisi de olabilir bu. Yine de yanlış tabii.
Ancak senin kendine ve eşine daha fazla zaman ayırmanı istemesi, bunun için bebeğine bakmayı teklif etmesi neden bu kadar rahatsız etmiş seni bilemiyorum.
Sonuçta yabancı biri değil ki, o da torununu seven bir anneanne...
Neden bunu gösteriş yapma arzusu, kızını sosyal medya tutkusuna alet etme takıntısı olarak algılıyorsun?
O da çalışan bir kadınmış ve her çalışan kadın gibi çocuğunu büyütmek için zorluklar yaşamış olmalı.
Sen de pek çok çalışan annenin çocuğunun yaşadıklarını yaşamışsın.
Belli ki aranızdaki gerginlik giderek artıyor.
Sen ona ters gittikçe, o da geriliyor ve belli ki huzursuzluktan rahatsızlanıyor.
Sonuçta onu sevmesen bile o da bir anne...
Sandığın gibi seni sevmeyen bir anne değil ama senin ona karşı tavrından, soğuk ve uzak tutumundan kırılan ve üzülen bir anne...
Yıllarca “Bana kardeşimden farklı davranıldı” duygusunu içinde büyütmüş, coşturmuş ve sonuçta anneni bir düşman gibi görecek hale gelmişsin.
Anlattıklarından çıkardığım sonuç bu.
Anlattıklarının dışında başka şeyler varsa, bilemem.
Ama ben annene haksızlık ettiğini düşünmek istiyorum.
Her hareketini olumsuz görmek, her hareketinden bir anlam çıkarmak eğilimindesin çünkü.
İstersen gerçekten bir psikoloğun da görüşünü al bu konuda...
İyi olur.
Paylaş