Paylaş
Diyelim bir parka gidip bir banka oturuyorsun, bankta bir kitapla karşılaşıyorsun. Kadınların ortaklaşa kullandığı çamaşır yıkama merkezine gidiyorsun, makinelerden birinin üstünde bir kitap. Trene, otobüse biniyorsun, koltuğunda bir kitap bulunuyor. ‘Marketten alışveriş ederken elini atıyorsun, birisi bisküvi paketleriyle cips paketlerinin arasına bir kitap yerleştirmiş. Telefon kulübesine giriyorsun, telefonun yanında bir kitap... Define bulmak gibi bir şey! Roman, şiir, öykü, deneme, artık bahtına ne düşerse... Bu moda İtalya’da ve Fransa’da da hızla yayılmakta. Kitabı bırakan kişi kimliğini gizli tutuyor, kitabın parasını da helal ediyor. Tek ricası var, “Siz de okuduktan sonra buna benzer bir yere bırakın da başkaları da yararlansın” diyor.Fakat bunu başlatan kişi belli: Rol Hornbaker adında, Missouri eyaletinden bir bilgisayarcı. Bu olaya ‘BookCrossing’ deniyormuş. ‘Kitap gezdirme’ diye mi tercüme edelim, bilmem ama bence “serseri kitap” çok daha güzel.Fransa’ da daha şimdiden, ortalıkta dolaşan serseri kitap sayısı da 10 bini geçmiş. Bu nedir biliyor musunuz? Bu bir çeşit okuma ve okutma kampanyasıdır. Paylaşmaktır. Ve başlı başına bir projedir. Şimdi bu uygulama Türkbükü’nde de başlamış. Türkbükü’nde plajdayım. Bir baktım, yattığım yerde bir kitap var. Adı, “Yıldızlı, yağmurlu geceler”. “Ah, biri unutmuş” derken kapağını açıp içine baktım ve beni şaşırtan bir yazı gördüm: “Ben bu kitabı severek okudum. Ve bitirdiğim yerde bırakıyorum. Sizin de seveceğinize eminim. Severseniz okuyun, sevmezseniz aynen bulduğunuz yerde bırakın. Okursanız da, numara verdikten sonra siz de olduğunuz yerde bırakın lütfen. 03. Türkbükü” Bu 03, üçüncü kişinin bu kitabi bıraktığını belirtiyormuş. Diğer iki kişiden biri İstanbul’da bırakmış, diğeri ise Bodrum’da. Elinizdeki kitabı bulduğunuz ilk noktaya bırakmadan önce http://www.bookcrossing.com/ sitesini incelemenizi tavsiye ederim. Siteye girince 2,5 milyon kitabın hâlâ dolaşmakta olduğunu göreceksiniz. Amaçları tüm dünyayı bir kütüphaneye çevirmek!Bundan sonra bir kafede, otel lobisinde, sinemada kitap bulursanız şaşırmayın, “serseri kitap” olabilir. Lütfen iyi niyetle bir yerden biz de başlayalım.Esin Ozgan- Sessizliğin Sesi
Önce şunu söyleyeyim, Sessizliğin Sesi, benim de içinde bulunduğum bir hayvan koruma grubu. İşte gördüğünüz gibi, bizler sadece hayvanlarla ilgili değil, her türlü yardım ve paylaşım konularında hassasız. Sevgili Esin, bu olay gerçekten müthiş! Hele bizim gibi okumayı sevmeyen insanları, hiç değilse bedava kitap okuma fırsatı ile teşvik edebilir. Ancak bizde kitap yürütme âdeti de çok fazla. Bu nedenle uyarmakta da yarar var. Benim çok hoşuma gitti, böylece biz de bu kampanyayı tanıtmış olalım. Bunu içimizden birkaç kitapsever başlatırsa sanırım çok hoş olur.
Hayvan sevseniz de sevmesiniz de okuyun
14 Mart 2009 tarihindeki bir gazetenin Cumartesi ekindeki bir kitabın tanıtımı dikkatimi çekti. Kitabın ismi;“Yeter ki yürekler özürlü olmasın”. Yazarı Asude Ustaoğlu. En iyi barınaklardan birinin, Üsküdar barınağının gönüllüsü… Sahipsiz hayvanlarla ilgili yaşadığı hikayeleri derlemiş. Şimdi ilk işim bir kitapçıya uğrayarak bu kitabı almak olacak. Hatta 3–5 tane alıp etrafımdaki insanlara hediye edeceğim. Ya da çocuklar için harika bir karne hediyesi olabilir.Asude Ustaoğlu’nun bu kitabı para kaygısıyla yazmadığına, buradan gelecek paranın kat kat fazlasını barınaktaki canlara harcayacağından eminim.Kısacası kitap için harcadığınız paranın belki de yardım etmek isteyip de edemediğiniz barınaktaki canlara gideceğinden emin olun. Asude hanımın ellerine sağlık.Ahmet Yıldız
Sayın Ahmet Bey, belki hayvan grupları içinde her zaman fikir birliği içinde olmayabiliriz ama bu defa bu kitapla ilgili yazdıklarınıza aynen katılıyorum. Asude hanımı hem çok sever hem çok takdir ederim. Bu kitabı için onu yürekten kutlamak isterim. Siz de çok güzel bir değerlendirme yapmışsınız.
Paylaş