Paylaş
Sevgili Güzin abla, kendimi çok kötü hissediyorum. Bu nedenle size yazmak içimden geldi.
19 yaşında bir genç kızım. Ailemle anlaşamıyorum. Aramızda uçurumlar var. Onlarla sürtüşmekten çok yoruldum.
Bazen ölümü bile düşündüğüm oluyor.
Ailem çok bencil. Hem de cahiller. Kendilerini geliştirmeleri için çok sebep var ama değişmemekte direniyorlar.
Üniversite sınavlarına hazırlanıyorum, aslında hazırlanamıyorum.
Çünkü ailemden hiç destek görmüyorum. Okuyup kendimi geliştirmem onları hiç memnun etmiyor. Arkamda bana destek bir elin olmadığının farkına varıyorum, bu yüzden pes ediyorum.
Her çocuk önce ailesine kendini beğendirmek ister…
Onlar okumamı istemediler, küçük yaşta evlenmem onları çok daha mutlu edecekti ama direndim. Ailemle aramızdaki kavga yüzünden sürekli kendime beddua ediyorum ama sonra günah işlediğimi düşünüp pişman oluyorum.
Çok yoruldum abla. Sizden akıl almaya çok ihtiyacım var.
Rumuz: İsimsiz
YANIT
Sevgili kızım, senin durumuna üzüldüm ama ölmek istemene de bir o kadar kızdım. Çünkü hayatta en kabul edemediğim şey, insanların yaşamak yerine, hayattan vazgeçmeleridir.
Elbette seni çok üzen, sıkan, sana ağır gelen bir ortamda yaşadığının farkındayım. Ama her ne olursa olsun, insan kendisine armağan edilen hayattan vazgeçemez. Hayat bir mücadeledir ve biz Allah’ın bize bağışladığı bu yaşam şansını değerlendirmek zorundayız.
Sevgili kızım, ne yazık ki toplumumuzda senin durumunda o kadar çok genç var ki… Günümüz gençleri çok doğal olarak yüksek eğitim görmek, meslek sahibi olarak ailelerini aşmak, onlardan daha iyi bir hayat yaşamak istiyorlar. Genellikle daha mütevazı bir hayatı olan ailelerinden daha fazla imkânlara, daha güzel bir yaşama kavuşmak istiyorlar. Bu da onların en büyük hakkı, aslında genellikle aileler de çocuklarının bu arzularını çok doğal karşılıyor ve destekliyorlar.
“Biz okuyamadık, onlar okuyup meslek sahibi olsunlar” diye düşünen aileler çoğunlukta aslında. Ama işte zaman zaman özellikle de eğitimin ne kadar güçlü bir fırsat yarattığının farkında olmayan, biraz daha tutucu, geleceği göremeyen insanlar da var.
Onlar için çocuklarının evlenip erkenden çoluk çocuğa karışmaları tek hayalleri.
Evlenmek aile kurmak da önemli ama önce insanın o aileyi sürdürebilmek, çoluk çocuğa layığıyla bakabilmek, onlara rahat bir hayat sağlayabilmesi için iyi bir mesleği ve işi olmalı.
Ailenin senin yaşadığın bu karmaşık ruh halinden haberi olmadığından eminim, onlarla senin arandaki bu uçurum çok derin. Sen istediğin kadar anlatmaya çalış, ne yazık sesini onlara duyuramazsın. Kalıplaşmış bazı düşüncelerin dışına çıkmalarını sağlayamazsın. Mevlana’nın şu sözünü unutma “Sen ne kadar bilirsen bil, anlatacakların ancak onların anlayabileceği kadardır.”
Onlar için artık çok geç. Ama sen vazgeçmeyip, mutlaka yoluna devam etmelisin.
Bunu ailene ve çevrene rağmen yapabilmelisin. Lütfen pes etme. Sana destek olabilecek bir yakının, bir arkadaşın vardır mutlaka…
Paylaş