Güzin abla, ben 17 yaşında bir genç kızım. Ağabeyimin davranışlarından çok endişeliyim.
Onun homoseksüel olduğunu düşünüyorum. Saçlarını uzatması, 22 yaşında olmasına rağmen bacağında az kıl olması, açık renk ağırlıklı giyinmesi ve her gün tıraş olması şüphelerimi uyandırıyor. Hatta bir keresinde bir aşk filmi seyrederken ağladığını bile gördüm. Hiç kız arkadaşı olmaması ve sürekli üç erkek arkadaşıyla odasına kapanması, son olarak ‘Blues’ adlı boy- band şarkılarını dinlemeye başlaması şüphelerimi fazlasıyla artırdı. Güzin abla, eğer ağabeyim eşcinselse, utancımdan yerin dibine girerim. Sizce şüphelerim yersiz mi? Bir gece, ağabeyim uyurken elime bıçağı aldım, gırtlağına doğru uzattım. Sonra ‘Ya değilse’ diye içime bir kurt düştü. Aksi halde bu utançla yaşayamam, onun canına kıymak zorunda kalırım. Sizce ağabeyim homoseksüel mi?
RUMUZ: ÜZGÜN
Kızım neler saçmalıyorsun sen böyle? Ağabeyin biraz duygusal biri olabilir, henüz kendine uygun bir kız arkadaş bulamamış olabilir. Hormonları nedeniyle bacaklarında daha az kıl olabilir. Her erkek mutlaka maymun gibi kıllı olacak değil ya! Genç bir adam neden açık renk giyinmesin ki? Erkekler her gün tıraş olur, bu da çok doğal değil mi? Bütün bu anlattıkların ağabeyinin eşcinselliğinin kanıtı değil. Ama diyelim ki, öyle. Bu tamamen onun sorunu. Senin onun özel yaşamına böylesine karışmaya ne hakkın var? Ayrıca bu gencecik adamın, biraz duygusal ve hassas yapılı biri olmaktan başka bir yönü olduğunu da sanmıyorum. Olsa da onu yargılamak asla sana düşmez. Hem de katil olmayı göze alacak kadar! İnan bu mektubunu aldığımda, kalakaldım. İnsanlar nasıl bu kadar katı, nasıl bu kadar acımasız oldular, diye. Tevekkeli değil, 12 yaşında çocuklar, artık çocuk kaçırıp fidye için boğabiliyor, ya da kıskançlıkla küçücük kızkardeşlerini bıçakla doğruyorlar. Bu cani ruh nereden bulaştı gençlere? Televizyon mu, eğitimsizlik mi, aile içi şiddet mi, giderek toplum olarak değerlerimizi kaybetmemiz mi? Şunu bil ki, kızım Allah hiç kimseye, hiçbir canlıyı yok etmek için izin vermemiştir. Can almak Allah katında da, yasalar karşısında da en büyük suç ve affedilmez bir günahtır. Bence senin bir psikoloğa danışmanda yarar var.
Bana ilik nakli yapan doktoruma aşığım
Merhaba Güzin abla, ben 15 yaşında bir genç kızım. Kendimden 16 yaş büyük ve bana 7 ay önce ilik nakli yapan doktoruma aşık olduğumu zannediyorum. 3- 4 ay yoğun bakımda kaldım. Doktorum bana ‘İyi geceler’ demeden çıkmazdı. Öyle ilgiliydi ki benimle. Diğer doktorlarımın hepsi biliyor bunu. Herkes, bakışlarımdan anlaşıldığını söylüyordu. Belki o da anlamıştır. Onu unutmaya çalıştım, denedim ama yapamadım. Görmeyince de daha çok bağlanıyorum ve özlüyorum.
RUMUZ: UNUTAMIYORUM
Canım yavrum, bu tümüyle bir hasta psikolojisidir. Seni bu ciddi hastalığından kurtaran, yaşama döndüren, seninle bir baba şefkatiyle ilgilenen doktora karşı büyük bir minnet duygusuyla karışık, bir sevgi hissedersin. Bu çok doğal. Hastanede yattığın o uzun süre içinde, kendini en yakın hissettiğin kişi de bu doktor olmuş. Senin gibi gencecik bir hasta için kimbilir nasıl çırpınmışlardır hepsi. Sana en çok şefkat gösteren de operasyonu yapan doktorun elbette. Ona karşı minnet duygunu unutma ama, artık yaşama dört elle sarıl.
Arkadaşlarımı kıskanıyorum
Ben 17 yaşında bir lise öğrencisiyim, sana yurtdışından yazıyorum. Söze nasıl başlayacağımı da bilmiyorum. Böyle sorunları okulda ders olarak vermiyorlar. Hayat bilgisi dedikleri de bu olsa gerek. Şimdiye kadar köşende okuduğum dertlerin arasında hiç kimsenin arkadaş derdi çektiğine rastlamadım. Sadece ben mi bunu yaşıyorum, diye düşünüyorum. Okulda 2 yakın arkadaşla birlikte kalıyoruz. Benim sorunum kıskançlık. Bundan rahatsızlık duyuyorum çünkü kıskanç biri olmak istemiyorum. Mesela geçenlerde bu arkadaşlarım dersi kırdılar ve gezmeye gittiler, ben bunu kıskandım. Onlara hissettirmek istemiyorum ama bazen de kızdığımı belli ediyorum. Ama bazen dayanamayıp sert tepki veriyor, sonra da pişmanlık duyuyorum.
RUMUZ: KISKANÇ
Sevgili kızım, senin yaşında, arkadaşlar insanın hayatında çok önemli bir yer tutar. Kıskançlığın sevdiğin kişiyi çok fazla sahiplenip, benimseyip, senden başka hiçbir şeyle ilgilenmemesini istediğini gösteriyor. Her ne kadar kıskançlık, insanın sevdiğini kaybetme korkusundan kaynaklanıyorsa da, her türü gibi, bu da çok acı veren, zararlı bir duygu. Hem senin açından, hem de arkadaşların açısından çok boğucu. Elbette arkadaşların zaman zaman senin dışında da bir şeyler yapmak isteyebilirler. Aynı şey senin için de geçerli. Yaşın ilerledikçe, insanlara daha uyumlu olmayı, hoşgörüyle yaklaşmayı, her yönde herkesin özgürlüğüne saygı duymayı öğreneceksin. Bu aşırı duygundan sen de pek hoşlanmadığına göre, onu yok etmek için elinden geleni yapmalısın ki ilerde böyle kıskançlık nedeniyle, hayatı eşine de, kendine de zehir etme.