Sevgili ablacığım, benim 3 yaşında bir oğlum var. Pek çok anne gibi çocuğumun gelişmesini endişeyle izliyorum... Özellikle de konuşmasında biraz gecikme hissediyor, üzülüyorum...
Bana, "Erkek çocuk geç konuşur" diyorlar ama yaşıtlarının, düzgün olmasa bile, konuşuyor olması beni endişelendiriyor. Sizin de torununuz var, yazılarınızdan biliyorum... Acaba bu konuşma konusunda bir bilginiz var mı? Bana rahatlatıcı bir şeyler yazar mısınız, bir çocuğun konuşması ne zaman gecikmiş sayılır.
RUMUZ: OĞLUM
Sevgili kızım, bebeğin için elbette ki ciddi bir cevap verebilmek için bu konunun uzmanına danıştım; Konuşma Bozuklukları ve Psikolojik Tedavi Merkezi’nden Doç. Dr. Temel Pamir konuyu etraflı bir şekilde açıkladı, kendisine teşekkür ederim: "Çocuklarda Konuşma Gelişimi: A) Ağlama-refleksif sesler (e-a arası seslerle 0-3 ay arası),
B) Babıldama (3-6 aylar arası seslerle sosyal ilişki kurma),
C) 6-9 aylar arasında seslerin taklit edilmesiyle,
D) 9-12 aylar arası (ba-ba-ba,ma-ma-ma gibi hece tekrarı),
E) Konuşma (12-18 aylar arası birkaç sözcüğü çıkarma) dönemlerinden oluşur. Çoğunlukla gecikmiş konuşma, çocuğun ilk 18 ayda geçirmesi gereken bu konuşma gelişim evrelerinin birinde duraklayıp kalması veya bu dönemlerden birine geri dönüş durumudur. Yeni doğmuş bir bebekte kısa bir süre sonra acıkmayı, acı durumunu, rahatsızlığı ifade eden seslerin farklılaştığı gözlenir. Ağladığında annenin sesini duyunca susması "umudun başlangıcı" ve "güven duygusunun" belirtisidir. Seslerin ve sözcüklerin çocuk için duygusal bir nitelik ve yoğunluk içerdiği bilinmektedir.
Çocuklarda konuşma ile dil gelişiminin bireysel farklılıklar içerdiği dikkate alınarak, şu iletişim performansı beklenebilir: 10. ayda bazı sözcükleri anlar. Özellikle kendi ismini... 12. ayda basit buyrukları (yok, hayır gibi) algılar. 15. ayda bir resimde annesini işaret edebilir, anne ve baba dışında üç-dört sözcük kullanabilir. 18. ayda 10-15 kadar sözcük bilir. 21. ayda iki sözcüğü bir araya getirerek kullanabilir, bebeği üzerinde bedenin bazı parçalarını gösterebilir. 24.ayda basit komutları yerine getirerek iki-üç sözcüklü cümle kurabilir. 30. ayda ismini ve yaşını söyleyebilir. "Ben, sen, benim" zamirlerini kullanabilir. Kısa cümlelerle ihtiyacını anlatabilir. 3-4 yaş arasında cinsiyetini ve soyadını bilir ve söyler. "Benim bir oyuncağım var" cümlesini tekrarlayabilir. Çevresindeki nesneleri isimlendirebilir. 3-4 yaşında cümlelerinde 3-4 sözcük kullanabilir.
İletişimi oluşturan dil, konuşma ve kavramsal içerik gelişmesi birçok faktöre bağlı olarak değişik aylara yayılabilir.
Genellikle 3 yaşından sonra gözlenen ve günlük dilde "bebeksi konuşma" olarak nitelenen olgu, gecikmiş konuşma kapsamı dışında ve çoğu kez "bebek kalmak isteyen" veya okul öncesi dönemden bebeklik evresine dönüş yapan, bebek gibi sevilme ve ilgi çekme amacına yönelen bir davranıştır. Aile içi tutumlardan gelen sürekli küçük örselenmelerin oluşturduğu travmalara yatkınlık, çok bağımlı yetiştirme, çok kollanarak korkak yetiştirme, küçük kardeş kıskançlığı, erken ve baskılı tuvalet eğitimi ve bozuk beden sağlığı olası nedenler arasında sayılabilir.
Doç.Dr.Temel Pamir/temelpamir@hotmail.com
Karımı aldatıyorum ama çok pişmanım
Güzin abla, lütfen benimle de ilgilen. Ben 2 yıllık evliyim. Ama karımı daha şimdiden aldatıyorum. Tabii onun bundan haberi yok. Aslında bunu hiç haketmiyor. Bu yüzden çok üzülüyor, vicdan azabı çekiyorum. Hatta intihar etmeyi bile düşündüğüm oluyor. Ama beraber olduğum kadından nasıl kurtulabileceğimi bilmiyorum. Çünkü o benimle evlilik hayalleri kuruyor. Lütfen bana yardımcı olur musun?
RUMUZ: ZOR DURUMDAYIM
Sevgili oğlum, tahmin ettiğin gibi ilk tepki olarak sana kızdığımı söylemeliyim. Bu ne zayıflık! Bu ne acizlik! Anlaşılan sana musallat olan bir kadından yakanı sıyıramıyorsun. Kadın seni avucuna almış. Karını ihmal ediyor, onun da bunu hak etmediğini düşünüyorsun. Kadından kurtulmayı denemiyorsun da, tutmuş bana en kızdığım, intihar etmeyi düşündüğünü yazıyorsun. Oğlum belli ki bir hata etmişsin. Karşına çıkıp, seni baştan çıkaran ya da diyelim ki, çekiciliğine kapıldığın hoş bir kadının esiri olmuşsun. Onunla bir macera yaşamışsın. Bunu macera düzeyinde bırakmamış, işi ilerletmişsin. Yeni evli olduğun ve eşini de sevdiğin halde, ondan ayrılmaya çalışmıyorsun. Seninle evlenmeyi kafasına koymuşsa, koymuş... Bunda senin suçun olmalı, sen ona evli olduğunu söyledin mi? Evlilik konusunda vaatte bulundun mu? Evliliğini gizlediysen gerçekten hata etmişsin. Ama sonuçta artık gerçekler ortaya çıkmalı. Ona açık açık, bu evliliğin olamayacağını, karını sevdiğini söyler, ayrılmak istersin. Sana kızıp köpürse de, sonuçta yapabileceği bir şey yok.
Neden siz erkekler evdeki güzelim eşlerinizi bir kenara atıp, karşılaştığınız her güzelin peşine takılıverirsiniz. Sonra da işte bu pişmanlık başlar... Bir türlü de ayrılmayı beceremezsiniz. Yazık değil mi eşine? Kim bilir sana ne kadar güveniyordur. Ama sen de kendini toparla biraz. Hata etmişsin; tamam da... Hiçbir kadın "Seni istemiyorum" diyen bir erkeğin peşinden gitmez.
Hiç arkadaşım yok acaba suç bende mi
Güzin abla; ben 24 yaşında Berlin’de yalnız yaşayan bir gencim. Benim derdim yalnızlığım. İnanın bu yüzden ne yapacağımı bilmeyip, her şeyden çabuk sıkılıyorum.
Benim hiç arkadaş çevrem olmadı. Neden diye soracak olursanız hemen arkadaş edinemiyorum. Edinsem bile çok kısa sürüyor. Suç bende mi, bilemiyorum. Monoton bir hayat yaşıyorum ve bu beni çok sıkıyor. Bu ruh halinden kurtulmak için doktorlara başvurmak istedim; ama dil yetersizliği yüzünden gidemedim. Bana yardımcı olmanızı bekliyorum, ne yapmam gerekiyor, nasıl arkadaş edinirim?
Berlin’den: askimsin_83@hotmail.de
Sevgili oğlum, hiç gözlerini kendine çevirip, bu kısa süreli arkadaşlıkların sorumlusunu kendinde aradın mı? Acaba çok mu bencil davranıyorsun, ya da çok mu düşüncesizsin? Karşındakine gereken değeri veriyor musun? Keşke buraya gelip bir uzmana danışsan, yoksa bir uyum sorunu mu yaşıyorsun?