Merhaba Güzin Abla, lütfen onu bulmama, yardım et... Yıl 1992 yaz mevsimiydi... Onunla geçen yedi gün... Onu bir balkonda buldum ve yedi gün sonra bir trafik ışığında kaybettim...
Hikáyeyi dinleseniz hem çok gülersiniz hem de duygulanırsınız... Onunla pek konuşamadık, ama ikimiz de ayrılık vakti geldiğinde çok ağladık. Tam ayrılırken, yaşadığımız talihsizlikle, birbirimize telefon numaralarımızı veremeyişimiz. İşte en çok ağlatan da bu oldu bizi...
Hayatımın en güzel yedi gününü bana hediye edip, kaybolan meleğim Bursa’da adresini bilmediğim güzel bir evde, belki ailesiyle yaşıyor. Belki de eşi ve çocuklarıyla... Ben onsuz tam 14 sene geçirdim. Evet, kız arkadaşlarım oldu. Hatta bir evlilik bile geçti başımdan ama keşke o hep yanımda olsa ve ben dilsiz olsam.
Ona dair bildiğim tek şey adının Dilek olduğu ve Antalya Bahçelievler mahallesindeki halasının yanına tatile geldiği. Halasının kapısına gidip yalvarmayı çok düşündüm ama : ’’Yeğeninle yedi gün boyu bakıştık, bana adresini verir misin?’’ denir mi? Aklıma size yazmak geldi. Eğer gerçekten, böyle bir aşk yaşanabileceğine inanıyorsan, ki aşka saygı duyan biri olduğunuza canı gönülden inanıyorum. Bana yardım edin.
Eğer şu an mutluysa, ona uzaktan son bir kez daha bakmak istiyorum. Eğer mutsuz ise, onu bir daha asla bırakmam. Sizin içinizde bir umut ışığı oluştu mu Güzin Abla. Benim umudum var. Sizin yardımınızla onu bulacağımdan eminim. Sonu mutlu veya hüzünlü bitsin önemli değil, ama onu bulmadan ölmek istemiyorum.
semsisen@yksigorta.com.tr - tel: 0536 242 35 55
Sevgili oğlum, bağışla ama aklın neredeydi, demek geldi içimden? Tamam belki halasına soramazdın ama çevresinde hiç mi arkadaşı yoktu? Onlara da mı soramadın? Ya şimdi evlenip çoluk çocuğa karışmışsa, seni çoktan unutmuşsa. Yine de isteğin üzerine son bir umutla yazını yayınlıyorum.
Rakibim kadınlar değil futbol!
Sevgili Güzin Abla, ben 11 yıllık evli, çocuksuz bir bayanım. Eşimle paylaşacağımız zaman kısıtlı olmasına rağmen o bir futbol fanatiği olduğundan, başka bir konumuz yok gibi. Evde, dışarıda sürekli futbolla yatıp kalkıyor desem yalan olmaz.
Ben de spor yapmayı ve izlemeyi severim ama onun iş dışında bütün hayatı futbola endeksli. Üniversite mezunuyum ve az çok insan psikolojisini bildiğimden, ona hiç kızmadan. Hissettirmeden ilgisini başka konulara da çekmek istedim ama başaramadım. Tatile gideriz, akşamları maçta; yürüyüşe çıkarız, konumuz maç; evdeysek ben ayrı odada film izlerken o, dünyanın neresinde olursa olsun bir maç bulur izler. Bana bir yol gösterirseniz sevinirim.
Rumuz: Yasemen
Çok haklısın kızım, bence bu rakip kolay kolay boy ölçüşülecek gibi de değil. Üstelik yalnız senin değil, bildiğim kadarıyla birçok kadının rakibi ve düşmanı. Onları eşlerinden koparan, uzak tutan, eşlerinin tüm zamanını gasp eden bir düşman. Ama bir de olayı iyi yönünden ele alalım. Bu rakip eşini evden uzaklaştırmıyor. Genelde TV karşısına çakılıp kalmasına neden oluyorsa da sonuçta eşin evinde ve yanı başında. Ne yapıp ettiğini görebiliyorsun. Bu rakip eşinin parasını yemiyor. Onu seni terk etmeye zorlamıyor. (Tabii sen başının etini yiyip, dırdırlarınla adamı bıktırmadığın sürece)
O halde zaten yaptığın gibi, onunla bu tutkusunu paylaşmaya, ona bu konuda özgürlük tanımaya devam et. Ondan, arada sırada maç ve yorum olmadığı akşamlarda seninle ilgilenmesini, dışarı yemeğe ya da bir eğlenceye götürmesini bir şeyler paylaşmasını tatlılıkla isteyebilirsin. Buna karşılık sen de, ya onunla birlikte maç izlersin, ya da tanıdığım onlarca kadın gibi kendine oturma odasında küçük bir televizyon edinir, sevdiğin dizileri izlersin.
Hayatına başka kadın girince beni düşman görüyor
Canım Güzin Abla, 15 yıllık evliyim evlendim evleneli bir gün yüzüm gülmedi. Eşim Türkiye’den geldi; ben burada yetiştim. Dayak işkence ve ihanet. Yıllardır yemediğim dayak işitmediğim küfür kalmadı. Canı sıkılsa beni aldatır, hatta başka kadınlarla beraber yaşamayı bile teklif etti. Zaten kadınların biri gider, biri gelir. Yıllar geçtikçe sandım ki, bundan sonra olmaz ama yine devam ediyor. Benim yanımda kadınlar ile flört eder ya da internette chat’leşir. Bana da susmak düşer. Çünkü bir şey söyleyecek olsam, döver.
İki oğlum var; boşanmayı çok denedim ama bir türlü yapamadım. Kendi ise hiç gitmeyi düşünmedi evden; çünkü benim gibi kahrını çeken bulamadı. Sadece parasını yiyenler var çevresinde. Beni de bildikleri halde, hatta yetişkin kızları olduğu halde, yine de eşimle ilişkilerine devam ediyorlar. Paranın yüzü tatlı geliyor. Ayrılalım, diyorum, kabul etmiyor.
Kendi ayaklarının üzerinde durabilen biriyim, ona ihtiyacım yok, ama onu seviyor muyum yoksa acıyor muyum; bir türlü anlayamadım.
Rumuz: Çilekeş
Bana kalırsa sevgili kızım, asıl sen kendine acımıyorsun ki, bu adamı çekiyorsun. Kendine saygın olmayınca, eşinin de sana karşı saygısı kalmamış anlaşılan. Bu nasıl bir düşüncedir ve nasıl bir anlayıştır ki, eşinin tüm bu kadınlarını biliyor, görüyor ve katlanıyorsun. Bir de üstelik küfür ve dayağı da var bu adamın. Ayaklarının üstünde duran bir kadın olduğunu söylüyorsun, o zaman neden kahrını çekiyorsun, anlayabilmiş değilim. Sakın bana sevgiden bahsetme. Dayak atan, yanında başka kadınlarla ilgilenebildiğine göre, sana hiç saygı duymayan bir adamı sevdiğini söyleme bana.