Paylaş
Özel firmaların da kulüplere olan desteğiyle birlikte, kulüpler de bir şirket edasıyla yönetilmeye başlandı.
Daha önce çeşitli örneklerini, ‘müessese takımı’ diye tabir edilen kulüplerde gördüğümüz bu durum, artık yüzbinlerin sempati ve taraftarlığını kazanan kulüplerde de işliyor.
Elbette bu planlamanın özelinde; sürdürülebilirlik yatıyor.
*
Basketbol Süper Ligi’ne baktığımızda, yakın süreçteki pek çok spor kulübünün basketbol faaliyetlerini ekonomik gerekçeler nedeniyle sonlandırdığını gördük.
Futbolun, spor ekonomisinin temel taşlarını oluşturduğunu düşünürsek; basketbol branşı, daha mütevazi bütçelerin oluştuğu, buna bağlı olarak da –her ne kadar ülke ve kulüpler düzeyinde başarılar sağlasak da- reklam ve pazarlama gücünün, futbolun gerisinde kaldığı bir spor dalı.
Dolayısıyla kısıtlı gelirlere, dar ekonomilere bağlı bu ince çizgide plansızlık yahut işlerin sekteye uğraması, faaliyetlerin durdurulmasına kadar yol açabiliyor.
Bu kapsamda; Bursaspor Kulübü’nün geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği kongre ile birlikte Basketbol A.Ş., Bursaspor Kulübü Derneği’nden ayrıldı.
Ne denli önem arz ettiğini anlamak için basketbolun, özetle bugüne kadar ki olan işleyişine bakmak gerekli.
Kulüp kurulduğu günden bu yana 6 yıllık süre içerisinde, her yıl kendini geliştiren, başarı basamaklarını da birer birer atlayan bir görüntü çizdi.
Nitekim, gösterdiği bu performans ile birlikte geçtiğimiz yıl, Basketbol Süper Ligi’nde mücadele etme hakkı kazandı.
Engebeli arazilerden, düz bir yola geçilirken burada da direksiyon hakimiyeti yitirilmedi.
*
Rasyonel ve kontrollü yönetim ile birlikte, Basketbol Süper Ligi’ndeki ilk yılında da yüreklere su serpti, hem iyi bir lig performansı sundu, hem de Avrupa’nın kapılarını araladı.
Özellikle gerçekleşen bu süreçte, her daim atılan doğru ekonomik ve sportif hamleler, aynı zamanda ---altını çiziyoruz- ‘borçsuz’ bir kulüp niteliğine de taşıdı.
Bugün gelinen noktada ise, alınan bu karar; kulübün daha kendinden emin adımlarla ilerlemesinin, önümüzdeki yıllarda ise basketbolun temel yapı taşlarından biri haline gelebilmesinin önünü açıyor.
Frutti Extra Bursaspor Basketbol Kulübü Başkanı Sezer Sezgin, en büyük amaçlarının sürdürebilirlik olduğunun altını çiziyor.
Özellikle basketbolun kurulması ve sürekli olarak başarı çıtalarının daha yükseğe taşınmasında mücadelesiyle en etkin rollerden birine sahip olan Sezgin, bu durumu şöyle açıklıyor;
“Bursaspor Kulübü’nün elindeki en değerli ürün Basketbol A.Ş.’dir. Ne zaman Bursaspor Kulübü üzerindeki bu dalgalar durulur, Bursaspor Basketbol Kulübü ait olduğu Bursaspor Kulübü Derneği’ne geri döner. Bizim tek amacımız Bursaspor Basketbol Takımının 2030-2040 yıllarında da izlemesini amaçlamaktadır. Basketbol A.Ş.’yi kurduğumuzda futbol tarafının alacaklılarının basketbol tarafına gelmesini engelledik.”
*
Açıklamada da belirtildiği üzere, her şey Bursaspor basketbolunun ileriye dönük kalıcı adımlar atabilmesi amacıyla gerçekleşiyor.
Frutti Extra Bursaspor Basketbol Kulübü Yönetim Kurulu üyesi Yalçın Cambaz da, bugünkü süreci doğru bir ifade ile, “Elimizde yeni doğmuş bir bebek var. Biz bu çocuğu ya orada bırakıp öldüreceğiz, ya da oradan emanet alıp yaşatacağız” şeklinde tanımlıyor.
Şunu görmek gerekiyor ki; artık romantizme dayalı anlayış ve yönetimsel hamleler geride kaldı.
Daha akılcı, daha rasyonel adımlar, kulübün geleceğini belirliyor.
*
Basketbol yapısını korumak adına alınan bu önlemin, önümüzdeki yıllarda fayda sağlayacağı aşikar gibi görünüyor.
Bunun yanında bir de işin, marka değeri söz konusu.
Frutti Extra Bursaspor adıyla bütünleşen kulübün bu dönüşümü, her türlü iştirakına katkı sunuyor.
Sponsorluk anlaşmalarıyla birlikte firmalar, hem basketbola verdiği destek ile sporseverler ve camianın gönlüne dokunuyor, hem de markalarını –pazar payı ve izlenililirliği yüksek- mecralarda perçinleme fırsatı yakalıyor.
Dolayısıyla; bu iş birliğinden de kazanan Bursaspor basketbolu oluyor.
Paylaş