Paylaş
Pek güneşli olmayan bu havada, mevcut sarsıntılarla boğuşan kulübü futbolda pek çok artçı şiddet de etkileyecek.
Zira; her ne kadar karamsar bir havayı oluşturmak fayda getirmese de, ‘polyannacılığın’ da pek de fayda sağlamadığını yakın süreçte deneyimledik.
Bu yüzdendir ki, Mustafa Er’in ‘hayal satmayacağız’ sözü altındaki gerçekçi bakış, kulübün sportif ve mali yönden yarınlarına ilişkin kilit önem arz ediyor.
TOPUN ARKASINA SAKLANMAK ESKİDE KALDI
Kulübün nasıl bu noktaya geldiğine ilişkin pek çok done var elbet, ancak saha içerisinde kalacak olursak; Süper Lig’e veda edilen dönemle birlikte son iki sezondur Bursaspor’un modern futboldan git gide uzaklaştığını görüyoruz.
2000’li yılların başında Brezilya ekolü ile beklerin hücuma katkısından gelişen kanat oyunu, yerini daha kompakt merkez oyununa bırakmış durumda.
Bununla birlikte, savunma kendi yarı alanın sınırını aşmış, hatta Avrupa’nın üst düzey liglerinde ve takımlarında üçüncü bölgeden başlıyor.
Savunma kanadında topun arkasına saklanarak beklemek değil, ön alan baskısıyla yaratılacak fırsatlar artık gollerin başlangıç noktasını oluşturuyor.
Orta alandan, hücuma destek bulunamayan, oyuncu fazlalığı ile zenginleştirilemeyen ataklar da ya bireysel yeteneğe kalıyor, ya da sadece istatistiklere +1 şut olarak yansıyor.
ETKİLİ FUTBOL OYNAMAK YETMİYOR
Şöyle bir son iki sezona bakalım;
Bursaspor’un hem Süper Lig, hem de TFF 1’inci Lig performanslarında iç sahadaki maçlarının genelinde etkili bir futbol oynadığını gördük; pek çok kez topa daha fazla sahip olan, pek çok kez rakip kaleye gol girişimlerinde bulunan, hatta hızlı kanat oyuncularıyla sonuca gitmeyi hedefleyen...
Ancak buna karşın sportif başarısızlık söz konusu...
Nedeninde ise; ‘sahanın hakimiymiş’ gibi oynaması, üçüncü bölgedeki zafiyet, savunmada birliktelik ve konsantrasyon eksikliği gibi pek çok saha içi etken sayabiliriz.
MUSTAFA ER ÖNCELİKLE KIRILGANLIĞI KALDIRMALI
Hatırlayalım; Adana Demirspor deplasmanında, Play-Off rövanşında oynanan maçta rakibin savunma oyuncu, hızlı atak sonucu rakip fileleri havalandırdı.
Söz konusu tek bir örnek dahi, Bursaspor’un ne denli dağılgan bir saha içi oyun kimliğine sahip olduğunu gösteriyor.
Üstelik sezon boyunca da buna defalarca tribünlerden şahit olduk.
Dolayısıyla; Mustafa Er ve ekibinin, ilk önceliği bu kırılganlık sorunu ortadan kaldırmak olacaktır.
ANALİZ YA DA TEKNİK ÜSTÜNLÜK GÖREMEDİK
Bunun yanında, yalnızca mücadele maç kazandırmıyor.
Mücadeleci futbolu, akıl ve bilimsel verilerin ışığında harmanlayan ekipler mutlu sona ulaşıyor.
Ne yazık ki bugüne kadar Bursaspor’da, bu yönde bilimsel bir çalışma, analiz yahut teknik üstünlük göremedik.
Geçtiğimiz sezon belki takım, en çok gol sevinci yaşayan ekiplerden biri olabilir ancak kopuk futbol, hem daha fazla golden etti, hem de savunmanın birçok maçta bocalamasına neden oldu.
Ki, bunlar yalnızca saha içerisinden gördüklerimiz. Saha dışı etkenler de bir hayli fazla...
GENÇLEŞMİŞ VE KISITLI BİR KADRO OLACAK
İşte böyle bir ortamda, yeni yeni belirsizlikler son bulurken Bursaspor sezona hazırlanıyor.
Şu bir gerçek ki, geçtiğimiz sezon art arda yapılan ‘deneyimli’ transferler, Bursaspor kimyasını bulamadığından sonuca götüremedi.
Bu sezon daha kısıtlı, daha gençleşmiş, kağıt üzerinde daha az heyecan veren bir kadro yer alacak.
Transfer tahtası açılsa dahi, direkt olarak nokta atışlar gelmedikçe maliyeti yükseltmekten başka bir işe yaramayacak.
Üstelik, lige yeni gelen ekipler dahi üst üste gerçekleştirdiği transferler ve yakaladığı atmosferler ile direkt olarak ‘şampiyonluk’ hedefini belirlemişken, Bursaspor’un ne ölçüde başarı sergileyebileceğini kestiremiyoruz.
BURSASPOR YENİ BİR KİMLİK ARAYIŞINDA
Gerçek olan şu ki, Bursaspor yeni bir kimlik arayışında sezonun önemli bölümünü geride bırakırsa, benzer sonuçlara herkesin kendisini hazırlaması gerekiyor.
Bir de ‘fedakarlık’ konusu var...
Bursaspor yapılan fedakarlıkları, en kötüye doğru gittiği günlerde hatırlamamalı...
Mustafa Er’in takımın başına getirilmesi için, 2 yıl beklenildi.
Hoca, aldığı sorumluluklar çerçevesinde bu görevi hak edebileceğini daha önce de gösterdi.
Bu sebeple, mali açıdan güçlük yaşandığında, sportif başarısızlıklar üst üste sıralandığında değil; gelecek planlamasıyla, ivme yakalandığında kulüp camianın evlatlarına sarılmalı.
Aksi halde, geç ödüllendirilen fedakarlıklar, ne sağlam temellere dayalı güven inşa ediyor, ne de kalıcı oluyor.
Bursaspor Kulübü ve yönetimleri artık, camianın fedakarlarını, acil durum butonu olarak görmemeli...
Paylaş