Beşiktaş harika bir 35 dakika oynayarak başladı Bodo karşılaşmasına. İkinci bölgeyi 10 kişilik bir blokla alan daraltarak baskılayan temsilcimiz, bu bölümde Gedson Fernandes ile golü buldu, pozisyonlar yakaladı, Rafa Silva ile çok net ikinci gol şansını değerlendiremedi.
HERKESi MUTLU EDEMEZSiN
Kaleci Ersin Destanoğlu’nun eliyle oyuna soktuğu toptaki hatalı pası, ardından nedense atılan şutta gereksiz yere aşağı doğru küçülerek çıkarabileceği toptaki hatasıyla skor 1-1’e geldi. Rotasyon yapılması çok doğal, şans bulan Cher N’dour, Bahtiyar Zaynutdinov ve hatta Onur Bulut ilk 45 dakika iyi performans gösterdi. Ancak Serdar Toptaktepe, şunu bilmeli ki asla herkesi mutlu etmek zorunda değil.
Bu kritik bir Avrupa Ligi maçı ve Mert Günok sağlıklı ise o oynar. Neden Ersin Destanoğlu 11 başlar ki? Mert ile Ersin arasında büyük fark var. Kaleci pozisyonu eforlu bir mevkii değil. Rotasyon tamamen bir fantazi.
İkinci yarıda oyun Bodo’nun istediği tempoda seyrederken Beşiktaş etkili hücumlar yapamadı. Hızlı çıkamadı, topa sahip olamadı, oyunu kontrol edemedi. Ne yazık ki Beşiktaş küçük detaylar ile dün geceki maçı puansız kapattı.
Kabul etmek gerekir ki Athletic Bilbao, Fenerbahçe’den daha güçlü bir takım. Böyle bir rakibe karşı ilk yapmanız gereken; çok iyi mücadele etmek, sabırlı oynamak ve bireysel hata yapmamak. Fenerbahçe yüksek mücadele gücüyle başladı ancak Samet’in bireysel hatasıyla 1-0 geriye düştü.
MOURiNHO NEDEN BU KADAR ISRAR EDiYOR?
İnaki Williams’ın birinci golünden sonra moral olarak da düşen Fenerbahçe, son derece iyi organize olan Athletic Bilbao karşısında ne akan oyunda ne de duran toplarda rakip kalede etkili olamadı. Sarı lacivertli temsilcimizin hücumda bu kadar yetersiz kalmasının sebebi, Youssef En-Nesyri rakip savunmaları zorlayan bir oyuncu asla değil. Pasör değil, hızlı değil, dribblingi yok. Szymanski de bağlantı oyuncusu değil. Gol tehdidi yok.
Bir şeyler yapıyormuş gibi görünen Allan Saint-Maximin ise çok top kaybı yapıyor. Attığı pasların yarısı rakibe. Şut atmadan pozisyona girmeden “0” gol beklentisiyle oynadı aldığı sürede. İsmail-Amrabat Szmansyki orta sahasından yaratıcılık beklemek mümkün mü? Değil. Hal böyle olunca Amrabat sürekli uzun top atmak zorunda kaldı.
Jose Mourinho gibi büyük kariyere sahip, dağ gibi tecrübesi olan bir teknik adam Samet, En-Nesyri ve Szmansyki’de neden bu kadar ısrar ediyor? Anlamak mümkün değil.
Sıradaki Avrupa maçı Lyon ile. Fenerbahçe, Fransız temsilcisini yenemezse bu ligden çıkma şansını da iyice zora sokar.
Beşiktaş, uzun yıllardır en olumsuz koşullarda, kadro kalitesi ne olursa olsun, eksikler, cezalar, maç içinde eksik kalmalar gibi felaket senaryolarına rağmen her daim Fenerbahçe’yi yenmeyi bilmiştir. Dün de böyle oldu. 26 maçtır deplasmanda maç kaybetmeyen, formda ve süper geniş kadroya sahip Fenerbahçe dün maça favori çıkmasına rağmen Beşiktaş kadar galibiyeti istemedi.
DiSiPLiNLi VE ORGANiZE iDi
Beşiktaş, top Fenerbahçe’nin ayağındayken son derece disiplinli idi ve haftalar sonra yüksek yardımlaşma ve organizasyonla oynadılar. Hem de Gabriel Paulista ve Felix Uduokhai yokken. Gedson Fernandes ve Emirhan Topçu olağanüstü bir futbol oynadılar. Rafa Silva Fenerbahçe orta sahası ve savunmasını çok yıprattı. Kaleci Mert Günok kritik pozisyonlarda görevini yaptı. Jonas Svensson da çok çalıştı.
Ancak dün Beşiktaş’ın galibiyetindeki en önemli faktör Serdar Topraktepe’nin kurguladığı oyun planı idi. Fenerbahçe’nin oyunu kontrol etmesine izin vermeyen Beşiktaş, haklı bir galibiyet elde etti.
DZEKO NEDEN OYUNDAN ÇIKTI?
Fenerbahçe’de ise dün bir coşku problemi vardı. Bu anlamsız durgunluk, iştahlı Beşiktaş’ı deplasmanda yenmek için yeterli olmadı. Ayrıca Jose Mourinho, neden Edin Dzeko’yu oyundan çıkardı, anlayamadık. Edin Dzeko çıktıktan sonra Beşiktaş savunması çok rahatladı. Fenerbahçe son bölümdeki karambol pozisyonları hariç Edin Dzeko çıktıktan sonra ne top tutabildi ne de etkili hücum yaptı. Hakem sahada Alexander Djiku olmasaydı gerçekten de iyi bir yönetim gösterecekti. Her şeyi gördü Djiku’nun kartlık pozisyonlarını görmedi.
Beşiktaş deplasmandaki Hatayspor karşılaşmasında son haftalara oranla daha yüksek bir kazanma arzusuyla oynasa da özellikle 2’nci yarıda yakaladığı fırsatları değerlendiremeyince beraberlikle yetinmek zorunda kaldı. Van Bronckhorst sonrası takımın başında sahaya çıkan teknik sorumlu Serdar Topraktepe, orta alanın merkezinde Gedson Fernandes-Salih Uçan ikilisi, onların önlerinde Rafa Silva ile maça başladı. Siyah beyazlı takımın dün en iyi iki oyuncusu da Gedson ve Salih idi. Ancak kanatlarda oynayan Semih çok top kaybetti ve her zamanki gibi ayağında çok top tuttu.
BEŞiKTAŞ SERT RAKiPLER KARŞISINDA ZORLANIYOR
Sağ kanatta görev alan Rashica da görev aldığı süre boyunca hiçbir varlık gösteremedi. Serdar Topraktepe, yaptığı değişikliklerle takımın ritmini yukarıya çekse de Hatayspor’un sert ve faullü oyunu karşısında gereken kararlılıkla cevap veremedi. Beşiktaş’ın bu kadrosu ikili mücadelelerde çok yumuşak kalıyor ve bu tip sert rakipler karşısında zorlanıyor. Ben uzun yıllardır 90 dakikalık bir maçta 9 sarı kart gören bir takım hatırlamıyorum. Rıza Çalımbay, Hatayspor’un mücadele gücünü çok yukarıya çekmiş ancak sertliğin dozajını da abartmış.
DERBi DE KAYBEDiLiRSE KRiZ DAHA DA BÜYÜR
Kaotik günler geçiren Beşiktaş, önümüzdeki hafta derbide Fenerbahçe’ye kaybederse kriz daha da derinleşir. Dün kazanıp moral bulma şansı Beşiktaş’ın avuçlarındaydı ancak girilen pozisyonlardan sonuç gelmeyince siyah beyazlılar bu fırsatı tepti.
Aylardır oynamayan Tayyip Talha da iyi bir maç çıkarttı.
Son 5 maç 4 mağlubiyet, 1 beraberlik. Galatasaray derbisine kadar yenilgi yüzü görmeyen takım, kazanmayı unuttu. Sadece skorlar kötü değil, oyun da her geçen maç daha kötüye gidiyor. Maccabi Tel Avvi bu maça ‘0’ puanla çıktı. Dün açık konuşalım; oyunun büyük bölümünde üstün olan taraf İsrail temsilcisiydi. Sezona çok güçlü girip de bu kadar gerileyen bir takım nasıl olabilir?
KRiZ ÜSTÜNE KRiZ
Açık ve net bir şekilde görülüyor ki bu takım iyi çalışmıyor. Antrenmanları takip etmiyorum ama çok belli ki antrenman yoğunluğu düşük, sıkı çalışan bir takım yok. Duran toplarda aylardır etkili olan bir Beşiktaş yok. Van Bronckhorst umursamaz tavırlarda ve bu takıma artık verebileceği bir şey kalmamış. Joao Mario’nun yürüyecek hali yok, hâlâ 11 başlıyor. Yönetimde kriz, saha içinde dev kriz.. Beşiktaş’ta bu durumu düzeltmek için kimse bir şey yapıyor mu? Veya yapma niyetinde mi acaba? Bir kulüp, bir takım bu kadar sahipsiz bırakılabilir mi acaba? Yenilgiyi bu kadar kolay kabullenmek, reaksiyon göstermemek normal mi?
TUHAF ŞEYLER OLDU
Dün tuhaf şeyler oldu. Gedson ofsaytta olduğu halde İmmobile’nin atacağı golü topa giderek adeta sabote etti, İmmobile penaltı kaçırdı. Herşeye rağmen bu maç dönerdi. Bir cümle de Semih için. Bir futbolcu ayağına her aldığı topta çalım veya şut dener mi? Birileri Semih’e futbolda pas diye bir şey olduğunu anlatmalı. Kan değişikliği olmadan bu takımın düzelmesi imkansız.
Son 3 maçta sadece 1 puan alan Beşiktaş dün evinde piyango gibi bir başlangıçla 10’uncu dakikada 2-0’ı buluyor ve maçı 4-2 kaybediyor. Bir futbol takımı düşünün sezona müthiş başlamış, ancak her geçen hafta geriye gidiyor. Hiç ilerleme yok! Sürekli geriye gidiş var. Saha içi organizasyonu top ayağında iken de top rakipte iken de yok. Topu ayağına alan kafasına göre oynuyor. Duran topları, kornerleri ne savunabiliyor ne de kullanabiliyor.
BU TAKIM SIKI ÇALIŞMIYOR
Fiziksel olarak da sürekli düşüş var. Çok belli ki bu takım sıkı çalışmıyor. Zaten milli arada bırakın maçı 5 gün izin yapmış bir takımdan bahsediyoruz. Öyle görünüyor ki Giovanni Van Bronckhorst çok rahat bir teknik adam. Ayrıca problem çözecek, kriz yönetecek biri asla değil. Al-Musrati’nin yürüyecek hali olmadığını. 3 stoperin arasında Semih Kılıçsoy’un tek başına yapamadığını 60’ıncı dakikada görebilmesi de eleştiri gerektiren diğer noktalar.
TEK SORUMLU BRONCKHORST
Trabzonspor, Gaziantep, Kasımpaşa, Başakşehir ve dün Göztepe... Beşiktaş bu maçların hepsini kazanabilirdi, kazanırdı da.. Ama tüm bu maçlarda kaybedilen puanların sorumlusu Giovanni Van Bronckhorst. Yanlış tercihleri ile 15 puan alacak iken sadece 3 puan aldı.
Beşiktaş’ta bu yönetim teknik adam seçmesin... Fernando Santos felaket bir tercih idi. Van Bronckhorst da olmadı. Daha kasım ayında zirve Beşiktaş için çok uzak. Maccabi maçı ve Fenerbahçe derbisine bakalım Hollandalı hoca ile mi çıkılacak?
Göztepe, genç, fizik kapasitesi yüksek, savaşçı bir takım. Teknik direktör Stanimir Stoilov, zeki bir teknik adam. Dün tarihi bir galibiyet elde ettiler Maçın hakemi Alper Akarsu’yu da beğendim.
Jose Mourinho, haftalar ilerledikçe takımını, oyuncu grubunu ve ligi daha iyi tanıyor. Dünkü 11 bunun göstergesi. Sivasspor maçının yıldızı Mert Hakan dün 11 başladı ve oyunda kaldığı sürece harika işlere imza attı. İlk kez 11’de sahaya çıkan Oğuz Aydın da verilen bu şansı çok iyi kullandı ve Fenerbahçe’ye neden transfer olduğunu net bir şekilde ortaya koydu. 2 gol, 1 asistin ötesinde ortaya koyduğu mücadele de alkışı hak etti.
KOSTiC ‘CUK’ OTURDU
Dün açık bir şekilde gördük Fenerbahçe, iyi çalışıyor. Jose Mourinho ciddiyeti ve disiplini net bir şekilde görülüyor. Ayrıca Filip Kostic de sol kanada “cuk” oturdu. Jayden Oosterwolde sağlıklıyken Fenerbahçe, sol kanattan Ferdi Kadıoğlu sonrası ofansif verim alamıyordu. Kostic ile bunu da yakaladı. Fenerbahçe için dün sevindirici olan sadece skor değil, geniş kadroda büyük bir forma rekabeti var.
YENiLEN GOLLER ALDATMASIN
Tek sorun sezon başından beri 40 ila 60. dakikalar arası olduğu gibi baskı ile karşılaşınca yarı sahasından çıkmakta bocaladığı anlar. 2 veya daha fazla farkı yakaladıktan sonra F.Bahçe anlamsızca oyunu kendi yarı alanında kabul ediyor. Yine de yenilen goller aldatmasın. İlki Djiku’nun ters vuruşu; 2’ncisi de Livakovic’in hatasıyla geldi. Son olarak gol atmasına rağmen ilk 11’de En-Nesyri değil, her zaman Dzeko oynar.
Beşiktaş, oyunun son bölümü hariç kazanmak için hiçbir şey yapmadığı bir maç oynadı Başakşehir karşısında. Sahaya çıkarken lider Galatasaray’ın 11 puan gerisinde olduklarını herhalde siyah beyazlı futbolculara hiç kimse söylemedi!
SANTRFORSUZLUĞUN ACISI
Semih Kılıçsoy’un santrfor pozisyonunda hiç etkili olamadığını gördük. Ne pozisyona girebildi ne de top taşıdı. Semih’in yardımlaşma, doğru pas açısına gelme konusunda ciddi eksikleri var. Dün Beşiktaş, santrforsuzluğun acısını fazlasıyla çekti. Santrforun yoksa oyunu rakip ceza alanına zor taşırsın. İstasyon bulamadıkları için dün topu Başakşehir ceza alanına Gedson ve Rafa Silva driblingler ile taşımaya çalıştı.
DURAN TOP ÇALIŞILMIYOR MU?
Beşiktaş, dün Başakşehir’i zorlayamadı bile. Ayrıca açık söyleyelim, bu takım deplasmanda kolay kolay maç kazanamaz, oyuncu karakteri bu ligde deplasmanda maç kazanacak karaktere ve öz güvene sahip bir grup değil. Dün Gedson çok çabaladı. Ama saha içinde dağınık ve ne yaptığını bilmeyen Beşiktaş, 90 dakika boyunca “bu maçı kazanırım” mesajını taraftarına veremedi. Ayrıca bu takım hiç duran top çalışmıyor mu? Kötü oynasan da duran topla işi çözme şansı her zaman vardır.
KADRO PLANLAMASINI KiM YAPTI?
2 soruyla yazıyı bitirmek istiyorum. İLKI: Bu kadro planlamasını kim yaptı? Yedek sol bek yok , İmmobile’yi yedekleyecek santrforların biri 17 diğeri 18 yaşında! Yedek sol bek yok. Kanatta oynayacak gole yakın futbolcuları yok. Yedek kulübesi zayıf.
İkincisi: Beşiktaş Teknik Direktörü Giovanni Van Bronckhorst ısrarla oynatmadığı Salih Uçan’ın attığı 2 gollük pası gördü mü?