Paylaş
Terör amaçladığını başaramasın diye, mizahçıdan acık karanlık da olsa bir destek gelecek şimdi. Mizahçıdan değil de matematikten daha doğrusu. İhtimal hesapları marifetiyle bakın nasıl korkunuzu yeneceksiniz şimdi...
Öncelikle şunu hatırlatmak isterim: Mizahçı acımasız gibi görünen yufka yürekli bir zavallıdır.
Üzerinden zaman geçmiş trajedi komedidir. Mizahçıysa o zamanı üzülerek geçiremeyecek kadar dayanıksız bir ödlektir. Üzüntüyü, acıyı, travmayı sünger gibi emer. Ama ağlayıp rahatlamayı da kendine yediremez. Zira ağlayan palyaço feci bir klişedir.
Dolayısıyla mizahçı, üzüntülü hikâyeler, korku, panik gördüğünde, hemen bunları konu alan espriler yapmaya başlar. İster ki onları hemen komediye çevirelim, geçsin gitsin.
Dayanıksız, espri yapmaktan başka bir işe yaramayan, derde deva olmayan, ancak ağrı kesici olabilen bir tiptir çünkü.
Terörü ayakkabınızın ucuyla ezip atın
Affınızı isteyerek bir terör saldırısında ölme ihtimalimiz üzerine bazı ‘trajedinin hızlıca komediye çevrilip acıya deva olması’ türünde düşüncelerimi yazmak isterim.
AVM’lerde söyleşilerim, imza günlerim filan oluyor. İptal miptal etmiyorum. Sokaklarda dolaşıyorum, alışverişe çıkıyorum, toplantılarımı yapıyorum, yemekler yiyorum. Sürekli geleceğe dair iş ve eğlence planları yapıyorum.
Oysa, özellikle benden genç arkadaşlarım ‘Nereye kaçıp gitsek, nasıl etsek’ ruh halinde.
Bense arkadaşlarımı sinir edecek derecede, o ‘Bu rahatlık nereden geliyor’ diyen içecek reklamındaki gibi bir havadayım. Ve bunun sebebini düşünüyorum günlerdir.
Karanlık bir ihtimal hesabı
Sonunda buldum! Ben 70’lerin bir bölümünü çocuk yaşta da olsa gördüm. Her gün altı-yedi kişi ölüyordu. Biz o çatışmaların göbeğinde, İstanbul’un merkezinde oturuyorduk. Abim ve ablam çatışmaların göbeğinin de göbeğinde, İstanbul Üniversitesi’nde okuyorlardı. Ne yapıyorduk biliyor musunuz? Yemek pişiriyor, alışveriş ediyor, eşe dosta misafirliğe, restorana, sinemaya gidiyor, dedikodu yapıyor, ders çalışıyor, televizyon seyrediyorduk. Evet, bu kadar! Çok kötüydü. Ama alışmıştık ne yazık ki. ‘Normal’imiz oydu. Ben ve yaşıtlarım o ortama doğduk. İnşallah bir daha alışmak zorunda kalmayız böyle günlere. Şimdi sizin korkularınızı da bir parça yenmenize yardımcı olabilecek birkaç laf edeceğim.
Birincisi; söylentilere, sosyal medyada dönen, ‘1.5 milyon kadar hiç şüphelenilmeyecek temiz yüzlü teröristin Kaleşnikof’larla şehirlerde dehşet saçacağı’ gibi mesajlara inanmayın. ‘Deri eldivenli 50 tane üstü çıplak erkek’ten bile daha düşük ihtimaller bunlar.
Terör tehdidi çok yüksek, evet. Ama biraz daha dikkatli olmak dışında yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Ve uyanık olmak, bu saçma sapan rivayetlere karşı uyanık olmayı da kapsıyor.
Allah korusun, trafik kazası, deprem...
Son aylarda, sizin, benim, hepimizin bir terör saldırısında hayatımızı kaybetme ihtimalimiz, büyük bir şehirde, aşağı yukarı 350 binde 1’di. Burada nüfusu yedi milyon, saldırıdaki kaybımızı 20 olarak varsaydım. Karanlık bir hesap, kabul ediyorum. Ama bir de şuna bakalım. Aynı ‘kayıplar bölü nüfus’ hesabıyla, herhangi bir büyük şehirde, trafik kazasında ölme ihtimalimiz kaç? AYNISI!
Allah korusun -olmayacağından eminim- ama her ay berbat bir saldırı yaşadığımızı varsaysak bile, yani en kötü senaryoda, trafik kazalarındaki kayıplarla aynı sayısal ihtimal ortaya çıkıyor. Zira sadece İstanbul’da, trafikte her ay 20-25 vatandaşımız hayatını kaybediyor.
Başka bir örnek vereyim: Her an olabilecek, o büyük İstanbul depreminde, uzmanlar 87 bin kişinin öleceğini söylüyor. Yani ihtimal binde 12. Başka bir deyişle, her an olabilecek depremde hayatınızı kaybetme ihtimaliniz, terör olayında kaybetmenizden 4 bin 200 kat daha fazla!
Hayatınıza devam etmekten korkmayın
Araba kullanmaya korkuyor musunuz? Deprem korkusundan şehir dışına çıkıp yaylada bir ahşap evde mi yaşamaya başladınız?
E o zaman hayatınıza devam etmeye de korkmayın.
Ve hep birlikte bu kâbusun bir an önce bitmesini, mizahçıların böyle ihtimalleri değil, ‘Beğendiğiniz kişinin sizi beğenme ihtimalinin
10 milyarda kaç olduğu’ gibi
konuları hesaplayacağı günlerin gelmesini dileyelim...
Paylaş