Paylaş
Ülkemizde antidepresan kullanımı son dokuz yılda yüzde 160 arttı! Profesyonel yardım gerektiren psikolojik bozukluk oranına bakıldığında, doktorlar beşte bir gibi bir sayı veriyorlar. Bu ara en çok görülenlerse depresyon ve panik bozukluklar.
Ülkenin son dönemdeki ‘aydınlık, ferah ve huzur dolu’ manzarasını da resme eklersek, keçiler hızla kaçıyor sevgili okuyucular!
Genel olarak güçlü sayılabilecek, hayatını antidepresan ve psikolog desteği olmadan bugüne kadar sürdürmüş bir kişiyim. Aşırı çalışsam, yorgunluktan ölsem bile, uyur kalkar, mutlu mutlu gezerim. Serotoninim yerindedir. Şükrederim, affederim, kadere bırakırım. Sesimi yükseltme âdetim yoktur, kırk yılda bir duygulanıp ağlarım, bol gülerim, fobim yoktur.
Ancak son aylarda ben bile karardım! Gelecekle ilgili ümitlerim azaldı. Ve araştırıp, eşe dosta sorup soruşturup, öğrendiklerimi kendi tecrübelerimle birleştirip, hepimizi etkisi altına alan depresyondan çıkma yollarını listelemeye karar verdim. Buyurun:
Spor yapmak iyi geliyormuş. “Hem iyi görünmek moral düzeltir, hem de spor vücuda serotonin salgılatır” diyorlar. Henüz denemedim!
Meditasyona gönül vermiş dostlar, müthiş rahatlattığını, günde birkaç saat daha fazla uyumuş gibi olunduğunu anlattılar. Alaycı alaycı güldüm ama şimdi ciddi ciddi yazıyorum.
Sosyallik hepimizin ilaçlarından. Doktorlardan da teyit ettim, eşini dostunu aileni yakın tutup, acık çenebaz olmak, ruh kurtarıcıymış.
Kendini meşgul tutmak faydalı diyorlar. Örgü örün, komşunun evi boyamasına yardım edin, haftada bir kitap bitirin, her gün üç kilometre yürüyüp erzak alışverişinizi yapın, neyse... Ama faydalı bir hedef koyup o hedefe yönelik çalışmak, otu böceği kafada kurmayı engelliyormuş.
Biraz kadere inanmak, “Allah bilir”, “Hayırlısı” demek, akışa bırakmak stresi azaltıyormuş. Mutluluk konulu araştırmaların ortak çıkarımlarından biri de bu.
Müzik elle tutulamayan bir ruh ilacı. “Güne sizi yükselten bir müzikle başlayın, farkı göreceksiniz” dedi depresyon atlatan arkadaşlar!
Şimdi geldik benim antidepresanıma: Bilgi!
Serotonin iğnesi
En morali bozuk anımda, bana belgesel seyrettir, hayatım anlam kazanır. Farklı bir konuya konsantre olmak, ‘pek mühim’ günlük
hayatımın dünyadaki önemsizliğini anlamak, gidilecek çok yer, keşfedilecek milyonlarca insan ve yaşam olduğunu görmek, bana serotonin iğnesi gibi gelir!
Bu noktada Khan Academy’den bahsetmeliyim. Bu, başta çocuklar ve gençler ama esasında herkes için nefis bir öğrenme platformu. Matematikten sanat tarihine, ekonomiden sağlığa, neşeli çizim, fotoğraf ve anlatımlarla, harika bir internet okulu. Daha iyi eğitimi amaçlayan bir vakıf bu. Üniversiteden eski arkadaşım Alp Taşkent ve ekibi, birçok gönüllü kişi ve kuruluşun yardımıyla dersleri Türkçeleştirerek www.khanacaodemy.org.tr’yi kurmuşlar. Birinci sınıftan on ikinci sınıfa, öğrencilerin, kendi zamanları ve ritmlerinde, eğlenerek öğrenmesi için muhteşem bir yöntem. Eğitim alamayan, kalabalık sınıflarda arada kaynayan ve/veya ailesi ödevlerine yardım edemeyen çocuklar için müthiş bir fırsat. Milli Eğitim Bakanlığı’nın da yeni tablet sisteminde kullanacağı kaynaklardan biri. Açıp bir bakın. Hem akşam eve gelip yavrunuzun derslerine yardım etme zorunluluğunu ortadan kaldırma hem de ilginizi çeken konuları zevkle öğrenme açısından depresyonunuza bire bir! Ben, mesela sanat tarihi derslerine bir takıldım, bir daha bırakamadım.
Aynı şekilde Ted Talks da benim kafa tatili yöntemlerinden biri. Sahne korkusundan, diyetlerin niye işe yaramadığına akla gelecek her konuda, yepyeni bulgu ve fikirlerle dolu, en fazla 18 dakikalık eğlenceli konuşmalar seyretmek istiyorsanız, doğru adres. Bazı Türk gönüllüler, binlerce ilginç insanın yaptığı konuşmaları Türkçeye çevirmiş. www.ted.com/translate/tr’den altyazılı ulaşabilirsiniz.
İlim Çin’de de olsa gidip alacaksın ama şimdi senin evinde! Sevgili okuyucu, ülkenin karanlık gündeminden ve günlük hayatının sıkıntılarından bir adım geri at ve hayata uzaktan bak.
Belki uydu resmi o kadar iç karartıcı değildir!
Paylaş