Paylaş
Bunlar Türkiye’de üniversiteye öğrenci sokma başarısı en yüksek okullardı ve öğretmenleri de öğrencileri de sınavlardan geçerek geliyordu.
2 yıl önce, öğretmen kadroları değiştirilmeye başlandı. Yeni uygulamaya göre öğretmenler, sınavsız, “Milli Eğitim Bakanı oluru” ile atanacak. Bazı okulların velileri ve öğrencileri itiraz ettiler, gösteriler yaptılar. Bu esnada, ara sınıflara düşük puanlı öğrenci nakilleri başlatıldı.
İyi kalitede eğitim veren kurumlara bu niye yapılır, çalışan saatlere niye dokunulur, meçhul.
Ancak ortaya çıkan bir video ilginç. Bu proje okullarından Kabataş Erkek Lisesi’ne geçen yıl atanan müdür yardımcısı, bir dini vakıfta konuşma yapıyor.
“Bütün okullarımızın imam hatip lisesi gibi olmasının zamanı geldi” diyor. Diğer yandan öğrencinin imam hatipli olmasının, içki içmeyip namaz kılmasının da yetmeyeceğini, öğrencileri okul çıkışı alıp (o esnada konuşma yaptığı) dini vakıfla, veya başka “Değerli camialarla” tanıştırmanın, “Yavrularımızın bu camialara devam etmesinin şart olduğunu” ifade ediyor. “Her imam hatibin kapısında bu teşkilatın bir çalışması olacak” diyor.
Dünyada gelecekte İslami kurallarla yönetilecek ülkelerin çoğalacağını, gidişatın bu yönden iyi olduğunu, ümit kesilmemesi gerektiğini anlatıyor.
Herhangi bir vatandaşın fikirleri bu yönde olabilir, kimse karışamaz.
Ama eğitimle ilgili bu kadar ideolojik düşünen birinin, devletin eğitim sisteminde önemli bir pozisyonda olması çok düşündürücü. Mesela, bu fikirlere katılmayan ailelerin çocukları Kabataş Erkek Lisesi’nde nasıl bir muameleyle karşılaşacak?
Dini camiaların okulların kapısında teşkilatlanması, öğrenci bulup, öğrencilerin o cemaate “devam etmelerine” çalışması hukukumuzda nasıl bir yere tekabül ediyor?
Veya bir sormak lazım kendisine, bütün okullar imam hatip lisesi olursa, İmam Hatip’e gitmek istemeyenler ne yapacak?
Başımıza camialar, cemaatler, abiler ablalar, şunlar bunlar yüzünden çok şey geldi de, o bakımdan!
Şöyle diyenler çıkacaktır: Sen ne anlarsın eğitimden? Ayrıca her tarikat, her vakıf aynı mı sanki? İyileri yok mu? Ayrıca tek bir okuldaki tek bir eğitimciyle genelleme yapılır mı?
Doğru... Ancak...
2010 yılında ‘emo’larla ilgili bir yazı yazmışım, şöyle ironik bir ifadeyle de bitirmişim:
“Ülkenin gençlerine bak. Tarikat yurtlarında yetiştirilen çocuklar, polise atsın diye eline taş verilenler, bir de ‘emo’lar! Gelecekten çok umutluyum!”
Yani gelecek tahminlerim çok da isabetsiz değil demek ki. O bakımdan, haddim olmayarak, yetkililer yukarıdakileri okuyup bir miktar ciddiye alabilir diyorum!
DÜNYA HIZLA DELİRİYORDU, BİRİNCİLİĞİ AMERİKA'YA VERDİLER!
MİLLETÇE son yıllarda bir tahtamızın eksildiği, depresyonla, hele ki 15 Temmuz sonrası büyük bir psikolojik travmayla uğraştığımız zaten biliniyor.
Psikiyatrlar, psikologlar pek çok insanın darbe girişimi sonrası uykusuzluk, öfke patlamaları, endişe bozuklukları gibi şikâyetlerle kendilerine başvurduğunu ifade ediyor. Çocuklarda uçak, helikopter sesinden korkma, gece sebepsiz uyanmalar, korkular vs görüldüğü de malum.
Bu esnada gözünün üstünde kaşın var diyene tekme-tokat saldırmaya, eve “Bulunsun” diye pompalı tüfek almaya filan da başladık. Hayırlısı!
Fakat dünyanın hali de bizden çok iyi değil. Ortadoğu zaten kafada huniyle geziyor ama, ben Donald Trump’ın danışmanlarından biri olduğu söylenen şahsın son iddiasını dünya delilik skalasında yeni bir çıta olarak görüyorum.
Alex Jones isimli bu komplo teorisyeni ve radyo programcısı, Hillary Clinton ve Barack Obama’nın aslında şeytan olduklarını söyledi!
Bu tezini, ikisinin de sülfür kokuyor olduğu iddiasıyla da kanıtladı, kendine göre!
Obama’nın üzerine sinek konduğu anları gösteren düzinelerce fotoğrafı varmış. Niye kimseye sinek konmazken ona konuyormuş? Hillary’nin yanında çalışanlar ise kendisinin şeytani özellikleri yüzünden geceleri sürekli kâbus görüyorlarmış. Bir de “Önemli insanlar” kendisine Obama’nın da Hillary’nin de feci koktuklarını söylemiş ve gayet net ki, bu şeytanda ve cehennemde bulunan sülfür kokusuymuş! Komplo teorilerine en meraklı milletlerden biri olarak, biz bile inanmazdık buna!
Delilik mi acaba? Yoksa buna inanacak cahil kalabalıkları kafakola almaca mı?
Hitler’in propaganda bakanı Goebbels’in tekniği neydi? Büyük bir yalan atın, mutlaka inanan çıkacaktır!
Paylaş