Paylaş
“Kendileri neyi başardılar da çağrı yapıyorlar?” demiş. HDP’nin buna karşılık verdiği cevabı “Kem küm, yani, ee” şeklinde özetleyebiliriz kanımca: “Üzerimize aldığımız yükün farkındayız, kapatılma baskısı da var, akan kanın durması için daha yoğun çalışmalıyız, önümüzdeki seçimde toplumun verdiği kredi yükselebilir” vs. vs.
Bana göre bir terör örgütü, barajı geçmiş, milyonlardan oy almış bir siyasi partiye çan çan konuşup nasihat vermeye kalkıyorsa, onlara verilecek tek cevap vardır:
Sana ne? Sen kimsin ki?
Bir partinin görevini iyi yapıp yapmadığına seçmen karar verir, oyuyla da bunu gösterir. HDP’nin yok efendim PKK’ya “sırtını dayaması”, PKK tarafından performansının değerlendirilmesi, ne yapması gerektiğinin söylenmesi filan, bunlar:
1- Silah vesayetidir, terör saltanatıdır, bence bir rezalettir.
2- Bunlar devam ettiği sürece, HDP’nin demokrasi ve özgürlükle ilgili edeceği hiçbir laf ciddiye alınmayacak, fasa fiso olarak görülecektir.
PKK, elinde silah, ülkenin, milletin ihtiyaç ve istekleriyle ilgili HDP’nin burnunun doğru koku almasını, ağzının doğru sözler söylemesini engellemektedir.
Yani PKK her gün resmen HDP’nin ağzını burnunu kırmaktadır!
Böyle devam ederse, HDP, kampanyasında el ele halay çektirdiği, bu toprakların farklı kesimlerini birbirine bağlama amacını hiç gerçekleştiremeyecek ve hikâyeden geriye sadece bir bağlama kalacaktır...
Vıdı vıdı etmeyin, oy verin!
SEÇİM tarihi belli oldu, 1 Kasım’da yine sandık başındayız.
Şu tesadüfe bakın ki, 29 ve 30 Ekim’le birlikte tam da 4 günlük tatilin sonuna denk geliyor seçim günü!
Bu konu çok konuşulacak. “Kıyılara gidenler oy vermesin” diye yapılıyor denecek. Sonra “Ne alakası var, esas köyüne kasabasına gidenler oy veremez o tarihte” yorumları yapılacak. Bazıları “Kendi memleketinde okumayan üniversite öğrencileri oy veremesin diye mi bu tarih seçildi?” diye şikâyet edecek.
Bu kadar konuşacağınıza oy verin! Cep telefonunun başında, ofiste kedi videosu seyrederken, sigara içerken, kötü diziler izlerken ne kadar vakit harcadığınızı düşünün. Hah, toplayın o saatleri, bir 29 Ekim tatili etmeyecektir!
O hafta sonu seyahate gitmeyin, çay bahçesine gidin; kasabadaki yakınlara SMS atın, fotoğraf yollayın, şimdiden kaydınızı okuduğunuz şehre aldırın...
Ama hangi partinin seçmeni olursanız olun, gidip oy verin.
Sonra öyleydi böyleydi, oy veremedim çünkü şeyin şeyi şey oldu diye vıdı vıdı etmeyin!
Yağmur yağdı, kaç kaç kaç!
ARTVİN’de selde 7 vatandaşımızı yitirdik, 3 kişi de kayıp.
Siz bu felaket yağmurdan mı oldu sanıyorsunuz?
- Olmadık yerlere imar izni verilmesinden ve çarpık yapılaşmadan oldu.
- Karadeniz otoyolu gibi teoride faydalı bir projenin, pratikte, derelerin denize nasıl ulaşacağını hesaba katmayan, çevreyi göz önüne almayan bir kafayla yapılmasından oldu.
- HES’lerle temiz enerji elde edeceğiz niyetiyle, yine doğayı hiç takmadan dere yataklarının değiştirilmesi ve daha çok su taşımak için kurulan regülatörler sebebiyle oldu.
- “Biz yaparız olur, kimseye bir şey sormayız; itiraz eden, farklı fikir söyleyen de vatan hainidir” zihniyetinden oldu.
Yağmurun ne suçu var? Yüzlerce yıldır orada yağıyor o yağmur...
Kimse sorumluluktan kaçmasın! Kimse “Tabiatın cilvesi, ne yapabiliriz” filan demesin! Bizim yüzümüzden oldu. Yağmurdan değil.
Paylaş